ARDS Nedir? Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu

Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu (ARDS), akciğerlerin ani ve ciddi bir şekilde hasar görmesi sonucu ortaya çıkan, solunum yetmezliğine yol açan klinik bir durumdur. Genellikle zatürre, sepsis, travma gibi ciddi hastalıkların komplikasyonu olarak gelişir ve hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürür. Hastalığın tanımlandığı ilk yıllardan itibaren, teşhis ve tedavi yöntemlerinde büyük ilerlemeler kaydedilmiştir. Ancak, hastalığın karmaşık yapısı ve altta yatan mekanizmaların tam olarak anlaşılamaması, tedavi süreçlerinin etkinliğini sınırlamaktadır. Bu nedenle, patofizyolojisi, klinik özellikleri ve yönetimi hakkında kapsamlı bilgi sahibi olmak, hastaların prognozunu iyileştirmek için kritik öneme sahiptir.

ARDS Nedir? Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu

Genellikle altta yatan bir sağlık sorununun tetiklemesiyle akciğerlerdeki kılcal damarlarda sızıntı ve ödem gelişmesi sonucu ortaya çıkar. Bu durum, akciğerlerde oksijen ve karbondioksit değişiminin sağlandığı hava keseciklerinin (alveoller) işlevini bozar ve akciğerlerde yaygın enflamasyon ile sonuçlanır. Bu tablo, hipoksemi (kandaki oksijen seviyesinin düşmesi) ve hiperkapni (kandaki karbondioksit seviyesinin artması) ile karakterizedir. ARDS gelişme riski, hastanın yaşına, genel sağlık durumuna ve altta yatan hastalığın ciddiyetine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Dolayısıyla, erken tanı ve tedavi, hastalığın seyrini ve hasta sonuçlarını önemli ölçüde etkileyebilir.

ARDS tanısı, klinik ve radyolojik bulgulara dayanarak konur. Klinik olarak, hasta şiddetli solunum sıkıntısı, taşipne (hızlı soluk alıp verme) ve hipoksemi belirtileri gösterir. Radyolojik incelemelerde ise akciğerlerde bilateral (iki taraflı) infiltratlar izlenir. Bu infiltratlar, akciğerlerin geniş alanlarını etkileyen ve tipik olarak plevral efüzyon (akciğer zarı sıvı birikimi) olmaksızın gözlemlenen yoğun beyazlıklar şeklindedir. ARDS’nin şiddeti genellikle PaO2/FiO2 oranına göre hafif, orta ve şiddetli olarak sınıflandırılır. Hafif ARDS’de bu oran 200-300 arasındayken, orta şiddetli ARDS’de 100-200 ve şiddetli ARDS’de 100’ün altındadır. Bu sınıflandırma, hastaların tedavi planını belirlemede ve prognoz tahmininde önemli bir role sahiptir.

Tedavi açısından, multidisipliner bir yaklaşım gerektirir ve genellikle yoğun bakım ünitelerinde yönetilir. Mekanik ventilasyon, ARDS tedavisinin temel taşını oluşturur ve hastanın oksijenlenmesini sağlamak için düşük tidal volüm stratejileri kullanılır. Bunun yanı sıra, prone pozisyonu (yüzüstü yatış), nöromüsküler blokaj ve ektrakorporal membran oksijenizasyonu (ECMO) gibi ileri tedavi yöntemleri de uygulanabilir. Ancak bu tedavi yöntemlerinin etkinliği, hastadan hastaya değişiklik gösterebilir ve her hasta için bireyselleştirilmiş bir tedavi planı gerektirir. Hastalığın yönetiminde sıvı dengesi, enfeksiyon kontrolü ve altta yatan nedenin tedavisi gibi destekleyici tedaviler de hayati öneme sahiptir.

ARDS Nedir? Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu

ARDS’nin Patofizyolojisi ve Gelişim Mekanizmaları

Patofizyolojisi, akciğerlerdeki inflamatuar yanıtın kontrolsüz bir şekilde artmasıyla ilişkilidir. Altta yatan hastalık veya travma, akciğer kapillerlerinde ve alveollerde inflamatuar hücrelerin ve sitokinlerin birikmesine yol açar. Bu inflamatuar yanıt, kapiller damar geçirgenliğini artırarak, protein açısından zengin sıvının alveollere sızmasına neden olur. Bu durum, alveol-kapiller membranın hasar görmesi ve gaz değişiminin bozulmasıyla sonuçlanır. Akciğerlerde oluşan bu difüz hasar, akut fazda (erken dönem) ve fibroproliferatif fazda (geç dönem) olmak üzere iki aşamada incelenir.

  • Akut Faz: Erken dönemde, altta yatan nedenin etkisiyle akciğerlerdeki kapiller damarlar ve alveoler hücreler zarar görür. Bu süreçte, lökositlerin (özellikle nötrofillerin) aktivasyonu ve sitokinlerin (örneğin IL-1, IL-6, TNF-α) salınımı ile akciğer dokusunda yaygın inflamasyon meydana gelir. Akciğerlerde alveol-kapiller bariyerin bütünlüğü bozulduğunda, alveollerde ödem ve hyalen membranlar oluşur. Bu yapı, gaz değişimini daha da zorlaştırır ve hipoksemiye neden olur.
  • Fibroproliferatif Faz: İlerleyen dönemde, akciğer dokusunda fibroblastların artışı ve fibrin birikimi gözlemlenir. Bu süreç, akciğerlerdeki elastik yapının kaybına ve fibrozis gelişimine yol açar. Fibrozis, akciğer kompliyansını (esneklik) azaltarak solunum fonksiyonlarının daha da bozulmasına neden olur. Tedavi edilmeyen veya etkili bir şekilde yönetilmeyen vakalarda, bu fibroproliferatif faz, kronik solunum yetmezliği ve hatta ölüme yol açabilir.

Patofizyolojik mekanizmalar karmaşık ve çok yönlüdür. Bu nedenle, hastalığın tedavisinde hedeflenen yaklaşımlar, inflamasyonu kontrol altına almak, kapiller damar geçirgenliğini azaltmak ve akciğerlerin yapısal bütünlüğünü korumak üzerine odaklanır. Ancak, günümüzde bu hedefleri tamamen karşılayan bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır ve hala yüksek mortalite oranlarına sahip ciddi bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır.

ARDS Belirtileri Nelerdir?

ARDS belirtileri genellikle ani başlangıçlıdır ve hastalığın şiddetine bağlı olarak değişir.

  1. Şiddetli Solunum Sıkıntısı: Hasta nefes almakta zorlanır ve solunum hızı artar. Solunum sıkıntısı, genellikle dinlenme durumunda bile mevcuttur.
  2. Taşipne (Hızlı Soluk Alıp Verme): Solunum hızı normalden çok daha yüksektir. Bu durum, hastanın yeterli oksijen alabilmek için daha sık nefes alması gerektiğini gösterir.
  3. Hipoksemi (Düşük Oksijen Seviyesi): Kandaki oksijen seviyesi düşer ve bu durum, oksijen desteğine rağmen düzelmeyebilir. Hipoksemi, dudaklarda ve parmak uçlarında mavimsi bir renk değişikliği olan siyanoz ile belirgin hale gelebilir.
  4. Hırıltılı Solunum ve Öksürük: Bazı hastalarda, akciğerlerdeki sıvı birikimi nedeniyle hırıltılı solunum ve öksürük görülebilir. Öksürük genellikle kuru, nadiren balgamlıdır.
  5. Siyanoz: Cilt ve mukozalarda mavi-mor renk değişikliği meydana gelir. Özellikle dudaklar ve parmak uçlarında görülür ve kandaki oksijen eksikliğine işaret eder.
  6. Düşük Kan Basıncı ve Şok: Şiddetli vakalarda, düşük kan basıncı ve organ yetmezliği ile karakterize edilen septik şok gelişebilir.
  7. Konsantrasyon Bozukluğu ve Uyuşukluk: Beyne yeterli oksijen gitmemesi sonucu, bilinç bulanıklığı, uyuşukluk ve ciddi durumlarda bilinç kaybı ortaya çıkabilir.

Bu belirtiler, genellikle altta yatan bir enfeksiyon, travma veya sepsis gibi ciddi bir sağlık durumunun ardından hızla gelişir ve acil tıbbi müdahale gerektirir.

ARDS Nedenleri Nelerdir?

ARDS gelişimine yol açan nedenler genellikle akciğerleri doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen ciddi hastalıklar ve durumlarla ilişkilidir.

Başlıca ARDS nedenleri şunlardır:

  1. Pnömoni (Zatürre): Akciğer enfeksiyonları, özellikle bakteriyel veya viral pnömoniler, En yaygın nedenlerinden biridir. Enfeksiyon nedeniyle akciğer dokusunda inflamasyon ve hasar meydana gelir, bu da ARDS gelişimine yol açabilir.
  2. Sepsis: Kan dolaşımında ciddi enfeksiyon ve inflamasyon durumu olan sepsis, önde gelen nedenlerindendir. Sepsis, akciğer kapillerlerinde ve alveollerinde inflamatuar yanıtı artırarak akciğer hasarına yol açar.
  3. Travma: Göğüs travması, akciğer kontüzyonu (ezilme), çoklu travmalar veya yanıklar gibi ciddi yaralanmalar, akciğerlerde inflamatuar yanıtı tetikleyerek ARDS’ye neden olabilir.
  4. Aspirasyon: Mide içeriğinin veya yabancı maddelerin akciğerlere kaçması sonucu meydana gelen aspirasyon, akciğer dokusunda hasara ve inflamasyona neden olur. Bu durum, özellikle bilinç kaybı veya yutma güçlüğü yaşayan hastalarda sıklıkla görülür.
  5. Pankreatit: Şiddetli akut pankreatit, sistemik inflamatuar yanıtın bir parçası olarak akciğerlerde inflamasyona ve ARDS gelişimine yol açabilir.
  6. Transfüzyon İlişkili Akciğer Hasarı (TRALI): Kan transfüzyonları sırasında ortaya çıkan bu durum, bağışıklık sisteminin kan hücrelerine verdiği aşırı yanıt sonucu akciğerlerde inflamasyona ve ARDS’ye neden olabilir.
  7. Duman veya Kimyasal Madde Soluma: Zehirli gazlar, duman veya kimyasal maddelerin solunması, akciğer dokusunda doğrudan hasara neden olarak ARDS’ye yol açabilir.
  8. İnflamatuar Hastalıklar: Sistemik inflamatuar hastalıklar (örneğin, sistemik lupus eritematozus veya vaskülit) akciğerleri etkileyerek ARDS’ye neden olabilir.

Bu nedenler, tetikleyen temel faktörlerdir. Hastalığın prognozu ve tedavi yaklaşımı, altta yatan nedenin doğru bir şekilde belirlenmesine ve tedavi edilmesine bağlıdır.

Risk Faktörleri

Birçok farklı tıbbi durumun komplikasyonu olarak ortaya çıkabilir.

Aşağıda, gelişmesine neden olabilecek başlıca risk faktörleri özetlenmiştir:

  1. Sepsis: En yaygın nedenlerden biridir. Vücudun enfeksiyona verdiği aşırı yanıt sonucu sistemik inflamatuar yanıt sendromu (SIRS) gelişir ve bu durum akciğerlerde inflamasyona yol açarak ARDS’yi tetikleyebilir.
  2. Pnömoni: Akciğer enfeksiyonları, özellikle de zatürre (pnömoni), ARDS’ye neden olabilen önemli bir risk faktörüdür. Enfeksiyon akciğer dokusunda yaygın iltihaplanmaya yol açar.
  3. Travma: Ciddi fiziksel travmalar (örneğin; trafik kazaları, düşme) ve akciğer kontüzyonu, riski artırabilir. Ayrıca yanıklar ve kafa travmaları da bu riski yükseltir.
  4. Aspirasyon: Mide içeriğinin solunum yollarına kaçması (aspirasyon), kimyasal pnömonite ve ARDS’ye yol açabilir. Özellikle bilinç kaybı olan hastalarda bu risk daha yüksektir.
  5. Kronik Alkol Kullanımı: Alkolizm, akciğerlerdeki savunma mekanizmalarını zayıflatır ve inflamatuar yanıtı artırarak ARDS gelişimini kolaylaştırabilir.
  6. Yoğun Bakım ve Cerrahi Müdahaleler: Büyük cerrahi operasyonlar ve yoğun bakımda uzun süreli kalışlar, özellikle de ventilatör kullanımı, riski artırır.
  7. Kan Transfüzyonu: Özellikle çoklu kan transfüzyonu yapılan hastalarda, transfüzyon ilişkili akut akciğer hasarı (TRALI) riski vardır ve bu durum ARDS ile sonuçlanabilir.
  8. Akut Pankreatit: Pankreas iltihabı, sistemik inflamatuar yanıtı tetikleyerek akciğerlerde yaygın hasara ve ARDS’ye yol açabilir.

Bu risk faktörleri, erken tanı için önemlidir. Yüksek riskli hastalarda bu faktörlerin dikkate alınması, hastalığın erken evrede tespit edilmesine ve yönetilmesine yardımcı olabilir.

ARDS Komplikasyonları

Hastaların sağkalım oranını etkileyen birçok ciddi komplikasyonla ilişkilidir. Bu komplikasyonlar, hem ARDS’nin doğrudan etkilerinden hem de yoğun bakım tedavisi sürecinden kaynaklanabilir.

  1. Pnömotoraks ve Barotravma:
    • ARDS tedavisinde kullanılan mekanik ventilasyon, akciğer dokusuna zarar vererek pnömotoraks (akciğer zarları arasında hava birikimi) ve barotravma (basınç hasarı) riskini artırır. Bu durum, akciğerlerin havalanmasını engelleyebilir ve solunum yetmezliğini daha da kötüleştirebilir.
  2. Akciğer Fibrozu:
    • İlerleyen aşamalarda akciğerlerde fibrozis (bağ dokusu artışı) gelişebilir. Fibrozis, akciğerlerin elastikiyetini kaybetmesine ve kalıcı solunum fonksiyon bozukluklarına yol açar. Bu durum, hastaların iyileşme sürecini uzatır ve yaşam kalitesini düşürür.
  3. Enfeksiyonlar:
    • Yoğun bakım ortamında ve uzun süreli mekanik ventilasyon tedavisi sırasında, hastalar pnömoni ve sepsis gibi ciddi enfeksiyonlara yatkın hale gelir. Bu enfeksiyonlar, hastalarda mortalite oranını artırabilir.
  4. Ventilatöre Bağlı Zatürre (VAP):
    • Uzun süre mekanik ventilatöre bağlı kalan hastalarda ventilatöre bağlı zatürre gelişme riski yüksektir. VAP, yoğun bakımda tedavi gören hastaların sık karşılaştığı ve tedavisini zorlaştıran ciddi bir komplikasyondur.
  5. Multiorgan Yetmezliği:
    • ARDS, hipoksemi nedeniyle vücuttaki diğer organların da işlevlerini bozabilir. Böbrek, karaciğer ve kalp gibi hayati organlarda yetmezlik gelişebilir ve bu durum hastaların genel prognozunu olumsuz etkiler.
  6. Kritik Hastalık Miyopatisi ve Nöropatisi:
    • Yoğun bakımda uzun süreli tedavi gören hastalarda kas güçsüzlüğü ve sinir hasarı (miyopati ve nöropati) gelişebilir. Bu komplikasyonlar, hastaların fiziksel rehabilitasyon sürecini uzatır ve iyileşme sonrası dönemde hareket kabiliyetini kısıtlayabilir.
  7. Psikolojik ve Nörolojik Sorunlar:
    • ARDS’den sağ kurtulan hastalar, yoğun bakım ünitesi sonrası dönemde depresyon, anksiyete, post-travmatik stres bozukluğu (PTSB) ve bilişsel fonksiyon bozuklukları gibi psikolojik ve nörolojik sorunlarla karşılaşabilirler. Bu durum, hastaların günlük yaşam aktivitelerine dönüşünü zorlaştırabilir.

ARDS tedavisi ve yönetimi sırasında bu komplikasyonların önlenmesi ve erken tanısı, hastaların sağkalım oranını artırmak ve yaşam kalitesini iyileştirmek açısından büyük önem taşır.

ARDS Tanısı Nasıl Konulur?

ARDS tanısı, genellikle Berlin Tanı Kriterleri’ne göre konur ve aşağıdaki başlıca unsurları içerir:

  1. Zamanlama: ARDS belirtileri, hastada tetikleyici bir olay (örneğin sepsis, zatürre, ciddi travma) sonrası genellikle bir hafta içinde ortaya çıkar.
  2. Radyolojik Bulgular: Akciğer grafisi veya bilgisayarlı tomografi (BT) görüntülerinde, plevral efüzyon olmaksızın iki taraflı (bilateral) opasiteler görülür. Bu opasiteler, akciğerlerin geniş alanlarını etkileyen yoğun beyazlıklar şeklindedir ve kalp yetmezliği gibi kardiyak nedenlerle açıklanamaz.
  3. Oksijenlenme Durumu: PaO2/FiO2 oranına (arteriyel oksijen basıncı / inspire edilen oksijen fraksiyonu) göre ARDS şiddeti belirlenir:
    • Hafif ARDS: PaO2/FiO2 oranı 200-300 arasında.
    • Orta şiddetli ARDS: PaO2/FiO2 oranı 100-200 arasında.
    • Şiddetli ARDS: PaO2/FiO2 oranı 100’ün altında.
  4. Kardiyak Nedenlerin Dışlanması: ARDS tanısı koyulurken, sol kalp yetmezliği veya sıvı yüklenmesi gibi kardiyojenik nedenlerin dışlanması gereklidir. Bu durum, klinik ve hemodinamik değerlendirmelerle doğrulanmalıdır.

Bu kriterler, ARDS’nin diğer solunum yetmezliği nedenlerinden ayırt edilmesini sağlar ve hastalığın erken tanısında büyük öneme sahiptir.

ARDS Nedir? Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu

ARDS Tedavisi Nasıl Yapılır?

ARDS tedavisi, hastanın solunum fonksiyonlarını desteklemek ve altta yatan nedeni tedavi etmek üzerine odaklanır. Tedavi süreci genellikle yoğun bakım ünitelerinde gerçekleştirilir ve multidisipliner bir yaklaşım gerektirir.

1. Mekanik Ventilasyon

  • Düşük Tidal Volüm: 6 ml/kg ideal vücut ağırlığı hesaplanarak uygulanır. Bu, akciğerlerin aşırı gerilmesini ve hasar görmesini önlemeye yardımcı olur.
  • Pozitif Son Ekspiratuar Basınç (PEEP): Alveollerin açık kalmasını sağlayarak oksijenlenmeyi artırır.
  • Ventilasyon Modu: Genellikle kontrol ventilasyonu tercih edilir. Basınç kontrollü ventilasyon ve hacim kontrollü ventilasyon arasında seçim, hastanın klinik durumuna göre yapılır.

2. Prone Pozisyonu (Yüzüstü Yatış)

  • Şiddetli ARDS’de, hastayı yüzüstü pozisyona getirmek, akciğerlerin oksijenlenme kapasitesini artırabilir ve mortaliteyi azaltabilir.
  • Günde 12-16 saat arası uygulanması önerilir.

3. Nöromüsküler Blokaj

  • Solunum kaslarının hareketini geçici olarak durdurmak için kullanılan bu yöntem, ventilatör ile hasta uyumunu artırır.
  • Kısa süreli kullanım önerilir, uzun süreli kullanımda kas zayıflığı riski bulunur.

4. Ekstrakorporal Membran Oksijenizasyonu (ECMO)

  • Şiddetli ve konvansiyonel tedavilere yanıt vermeyen vakalarda, ECMO ile hastanın kanı vücut dışında oksijenlenir.
  • Özellikle deneyimli merkezlerde uygulanmalıdır.

5. Farmakolojik Tedavi

  • Kortikosteroidler: İnflamasyonu azaltarak akciğer fonksiyonlarını iyileştirebilir. Erken dönemde kullanımı önerilir.
  • Vazodilatörler ve Surfantanlar: Destekleyici tedavi olarak kullanılabilir ancak etkinlikleri sınırlıdır.

6. Destekleyici Tedavi

  • Sıvı Yönetimi: Dengeli sıvı yönetimi ile akciğer ödemi azaltılabilir. “Kısıtlı sıvı tedavisi” genellikle tercih edilir.
  • Beslenme Desteği: Hastanın enerji ve protein ihtiyacını karşılamak, iyileşme sürecinde önemlidir.
  • Enfeksiyon Kontrolü: Sepsis gibi enfeksiyonların yönetimi, ARDS tedavisinde kritik öneme sahiptir.

7. Diğer Yaklaşımlar

  • İntraalveolar Yıkama: Özel durumlarda, akciğerlerdeki inflamatuar sıvının temizlenmesi için uygulanabilir.
  • Antikoagülasyon: Venöz tromboembolizm riskini azaltmak için kullanılabilir.

ARDS tedavisi, her hasta için bireyselleştirilmiş bir yaklaşım gerektirir. Tedavi yöntemleri, hastanın klinik durumuna, ARDS’nin şiddetine ve altta yatan hastalıklara bağlı olarak seçilir. Bu süreçte, multidisipliner ekip çalışması ve sürekli hasta takibi hayati önem taşır.

Yaşam tarzı ve ev ilaçları

Aşağıdaki öneriler akciğerlerinizi korumanıza yardımcı olabilir:

  • Sigarayı bırakmak. Sigara içiyorsanız, bırakmak için yardım isteyin ve mümkün olduğunca pasif içicilikten kaçının.
  • Aşı olun. Yıllık grip (grip) aşısının yanı sıra her beş yılda bir zatürre aşısı akciğer enfeksiyonu riskinizi azaltabilir.

Başa çıkma ve destek

Hastlıktan kurtulmak uzun bir yol olabilir ve bol miktarda desteğe ihtiyacınız olacak. Herkesin iyileşmesi farklı olsa da, bu bozukluğa sahip diğer kişilerin karşılaştığı ortak zorlukların farkında olmak yardımcı olabilir. Şu ipuçlarını göz önünde bulundurun:

  • Yardım isteyin. Özellikle hastaneden çıktıktan sonra, kendi başınıza neler yapabileceğinizi öğrenene kadar günlük işlerinizde yardım aldığınızdan emin olun.
  • Pulmoner rehabilitasyona katılın. Artık birçok tıp merkezi, normal aktivitelerinize nasıl döneceğinizi ve ideal kilonuza nasıl ulaşacağınızı öğrenmenize yardımcı olmak için egzersiz eğitimi, eğitim ve danışmanlığı içeren pulmoner rehabilitasyon programları sunmaktadır.
  • Bir destek grubuna katılın. Kronik akciğer sorunları olan kişiler için destek grupları bulunmaktadır. Topluluğunuzda veya çevrimiçi ortamda nelerin mevcut olduğunu keşfedin ve benzer deneyimlere sahip diğer kişilere katılmayı düşünün.
  • Profesyonel yardım isteyin. Umutsuzluk ve olağan aktivitelere karşı ilgi kaybı gibi depresyon belirtileriniz varsa doktorunuza söyleyin veya bir ruh sağlığı uzmanına başvurun. ARDS hastası olan kişilerde depresyon yaygındır ve tedavi yardımcı olabilir.

Referanslar:

  1. ARDS Nedir? Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu
  2. Bellani, G., Laffey, J. G., Pham, T., & Fan, E. (2016). Epidemiology, patterns of care, and mortality for patients with acute respiratory distress syndrome in intensive care units in 50 countries. JAMA, 315(8), 788-800.
  3. Thompson, B. T., Chambers, R. C., & Liu, K. D. (2017). Acute respiratory distress syndrome. New England Journal of Medicine, 377(6), 562-572.
  4. Ranieri, V. M., Rubenfeld, G. D., Thompson, B. T., Ferguson, N. D., Caldwell, E., Fan, E., … & Slutsky, A. S. (2012). Acute respiratory distress syndrome: the Berlin definition. JAMA, 307(23), 2526-2533.
  5. Fan, E., Brodie, D., & Slutsky, A. S. (2018). Acute respiratory distress syndrome: advances in diagnosis and treatment. JAMA, 319(7), 698-710.
  6. Matthay, M. A., Ware, L. B., & Zimmerman, G. A. (2012). The acute respiratory distress syndrome. Journal of Clinical Investigation, 122(8), 2731-2740.
  7. ARDS Definition Task Force. (2012). Acute respiratory distress syndrome: the Berlin definition. Intensive Care Medicine, 38(10), 1573-1582.
  8. Brower, R. G., Matthay, M. A., Morris, A., Schoenfeld, D., Thompson, B. T., & Wheeler, A. (2000). Ventilation with lower tidal volumes as compared with traditional tidal volumes for acute lung injury and the acute respiratory distress syndrome. New England Journal of Medicine, 342(18), 1301-1308.
  9. Guérin, C., Reignier, J., Richard, J. C., Beuret, P., Gacouin, A., Boulain, T., … & Mercat, A. (2013). Prone positioning in severe acute respiratory distress syndrome. New England Journal of Medicine, 368(23), 2159-2168.
  10. Papazian, L., Forel, J. M., Gacouin, A., Penot-Ragon, C., Perrin, G., Loundou, A., … & Guervilly, C. (2010). Neuromuscular blockers in early acute respiratory distress syndrome. New England Journal of Medicine, 363(12), 1107-1116.
  11. Peek, G. J., Mugford, M., Tiruvoipati, R., Wilson, A., Allen, E., Thalanany, M. M., … & CESAR trial collaboration. (2009). Efficacy and economic assessment of conventional ventilatory support versus extracorporeal membrane oxygenation for severe adult respiratory failure (CESAR): a multicentre randomised controlled trial. Lancet, 374(9698), 1351-1363.
  12. Meduri, G. U., Headley, A. S., Golden, E., Carson, S. J., Umberger, R. A., Kelso, T., … & Tolley, E. A. (1998). Effect of prolonged methylprednisolone therapy in unresolving acute respiratory distress syndrome: a randomized controlled trial. JAMA, 280(2), 159-165.
  13. Villar, J., Pérez-Méndez, L., López, J., Belda, J., Blanco, J., Saralegui, I., … & Blanch, L. (2007). An early PEEP/FiO2 trial identifies different degrees of lung injury in acute respiratory distress syndrome. American Journal of Respiratory and Critical Care Medicine, 176(8), 795-804.
  14. Levy, M. M., Fink, M. P., Marshall, J. C., Abraham, E., Angus, D., Cook, D., … & Ramsay, G. (2003). 2001 SCCM/ESICM/ACCP/ATS/SIS international sepsis definitions conference. Intensive Care Medicine, 29(4), 530-538.
  15. Rubenfeld, G. D., Caldwell, E., Peabody, E., Weaver, J., Martin, D. P., Neff, M., … & Hudson, L. D. (2005). Incidence and outcomes of acute lung injury. New England Journal of Medicine, 353(16), 1685-1693.
  16. Zambon, M., & Vincent, J. L. (2008). Mortality rates for patients with acute lung injury/ARDS have decreased over time. Chest, 133(5), 1120-1127.
  17. Calfee, C. S., Delucchi, K., Parsons, P. E., Thompson, B. T., Ware, L. B., Matthay, M. A., & NHLBI ARDS Network. (2014). Subphenotypes in acute respiratory distress syndrome: latent class analysis of data from two randomised controlled trials. Lancet Respiratory Medicine, 2(8), 611-620.
  18. Ware, L. B., & Matthay, M. A. (2000). The acute respiratory distress syndrome. New England Journal of Medicine, 342(18), 1334-1349.
  19. Briel, M., Meade, M., Mercat, A., Brower, R. G., Talmor, D., Walter, S. D., … & Guyatt, G. (2010). Higher vs lower positive end-expiratory pressure in patients with acute lung injury and acute respiratory distress syndrome: systematic review and meta-analysis. JAMA, 303(9), 865-873.
  20. Google Scholar
  21. PubMed

ARDS Nedir? Akut Solunum Sıkıntısı Sendromu