Şizofreniform bozukluk, şizofreni ile benzer belirtiler gösteren ancak süre açısından farklılık gösteren bir ruh sağlığı sorunudur. Bu bozukluk, genellikle şizofreninin erken bir aşaması veya daha kısa süreli bir varyantı olarak tanımlanır. Şizofreniform bozuklukta, bireyler en az bir ay ve en fazla altı ay süren psikoz belirtileri yaşarlar. Bu belirtiler arasında halüsinasyonlar, sanrılar, düşünce bozuklukları ve davranışlarda belirgin değişiklikler yer alır. Bu makalede, şizofreniform bozukluğun belirtilerini, nedenlerini ve tedavi yöntemlerini kapsamlı bir şekilde ele alacağız.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Şizofreniform Bozukluk Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi
Şizofreniform bozukluk, çoğu zaman diğer ruhsal hastalıklarla karıştırılabilir ve bu nedenle doğru bir tanı koymak zordur. Tanı sürecinde, belirtilerin süresi ve şiddeti büyük önem taşır. Örneğin, şizofrenide belirtilerin en az altı ay boyunca sürmesi gerekirken, şizofreniform bozuklukta bu süre altı ayı geçmez. Bu durum, hastalığın seyrini ve tedavi yöntemlerini önemli ölçüde etkiler. Ayrıca, bu bozukluk şizofreni kadar yaygın olmadığından, genellikle halk arasında daha az bilinir ve yanlış anlaşılmalara neden olabilir.
Şizofreniform bozukluğun nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik, biyolojik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir. Ailede şizofreni veya diğer psikiyatrik bozuklukların bulunması, kişinin bu bozukluğa yakalanma riskini artırabilir. Ayrıca, beyin kimyasındaki dengesizlikler ve stresli yaşam olayları da bu bozukluğun gelişiminde rol oynayabilir. Bu faktörlerin anlaşılması, tedavi sürecinde daha etkili stratejiler geliştirilmesine yardımcı olabilir.
Tedavi edilmediğinde, şizofreniform bozukluk, kişinin sosyal ve mesleki işlevselliğini ciddi şekilde etkileyebilir. Bozukluğun erken teşhisi ve tedavisi, hastaların yaşam kalitesini artırmak için kritik öneme sahiptir. Tedavi seçenekleri arasında ilaç tedavisi, psikoterapi ve destekleyici tedaviler yer alır. Bu makalede, şizofreniform bozukluğun tedavi yöntemlerini ve hastaların bu süreçte karşılaştıkları zorlukları detaylı bir şekilde ele alacağız.
Şizofreniform Bozukluk Nedir?
Şizofreniform bozukluk, şizofreniye benzer belirtiler gösteren ancak süresi ve etkileri açısından farklılık taşıyan bir ruh sağlığı bozukluğudur. Bu bozukluk, bireylerde genellikle psikotik belirtilerin ortaya çıkmasıyla karakterizedir. Halüsinasyonlar, sanrılar, düşünce bozuklukları ve duygusal düzlemdeki değişiklikler gibi semptomlar, kişinin günlük yaşamını ciddi şekilde etkileyebilir. Ancak, şizofreniform bozukluk, şizofreniden farklı olarak genellikle altı aydan daha kısa bir süre boyunca devam eder ve tam bir iyileşme ile sonuçlanabilir. Bu durum, teşhis koyma ve tedavi planlaması açısından önemli bir ayrım noktasıdır.
Bu bozukluk, bireylerde işlevsellikte belirgin bir düşüşe yol açsa da, bazı hastalarda belirtiler daha hafif seyredebilir. Şizofreniform bozukluk, genellikle bir psikolojik ya da biyolojik stres faktörünün tetiklemesiyle ortaya çıkar. Stresli yaşam olayları, genetik yatkınlık ve beyin kimyasındaki düzensizlikler, bu rahatsızlığın gelişiminde önemli rol oynar. Örneğin, dopamin ve glutamat gibi nörotransmitterlerdeki dengesizlikler, semptomların ortaya çıkmasında etkili olabilir. Bu biyolojik ve çevresel etkenlerin etkileşimi, bozukluğun nedenlerini anlamayı ve bireysel tedavi planlarının geliştirilmesini gerektirir.
Şizofreniform bozukluk, erken teşhis ve müdahale ile yönetilebilecek bir durumdur. Tedavi sürecinde farmakolojik yöntemler, psikoterapi ve destekleyici yaklaşımlar bir arada kullanılır. Hastalar genellikle antipsikotik ilaçlarla tedavi edilirken, aynı zamanda bireyin yaşam kalitesini artırmak için aile eğitimi ve bireysel terapiler de uygulanabilir. Eğer tedavi süreci ihmal edilirse, bozukluk ilerleyerek şizofreniye dönüşebilir. Bu nedenle, erken dönem belirtilerin fark edilmesi ve bir uzmana başvurulması, hastalığın seyrini olumlu yönde etkileyebilir.
Şizofreniform Bozukluk Nedenleri ve Risk Faktörleri
Şizofreniform bozukluk nedenleri oldukça karmaşıktır ve tam olarak anlaşılmış değildir.
Ancak, araştırmalar ve klinik gözlemler, bu bozukluğun olası nedenleri ve risk faktörleri hakkında bazı önemli bilgiler sunmaktadır.
- Genetik Yatkınlık: Aile geçmişi, şizofreniform bozukluğun gelişiminde önemli bir rol oynayabilir. Şizofreniform bozukluğu olan birinci derece akrabalara sahip bireylerde risk daha yüksek olabilir. Genetik faktörler, hastalığın olasılığını artırabilir, ancak tek başına yeterli değildir.
- Biyokimyasal Denge: Beyindeki kimyasal maddelerin dengesizliği veya dopamin gibi nörotransmitterlerin aşırı aktivitesi şizofreniform semptomlara katkıda bulunabilir. İlaçlar, bu kimyasal dengesizlikleri düzeltmeye yardımcı olabilir.
- Çevresel Faktörler: Çevresel etkenler, şizofreniform bozukluğun gelişiminde etkili olabilir. Annenin hamilelik sırasında maruz kaldığı enfeksiyonlar, beslenme eksiklikleri, toksinlere maruziyet gibi faktörler riski artırabilir.
- Beyin Yapısı ve Fonksiyonu: Beyin yapısı ve işlevi ile şizofreniform bozukluk arasında ilişki vardır. Özellikle prefrontal korteks ve limbik sistemdeki anormallikler bu bozukluğun gelişimine katkıda bulunabilir.
- Stres ve Travma: Şiddetli stres veya travmatik deneyimler, bazı kişilerde şizofreniform benzeri semptomlara yol açabilir. Bu nedenle, travmatik olaylar ve psikososyal stres faktörleri dikkate alınmalıdır.
- Uyuşturucu Madde Kullanımı: Uyuşturucu maddelerin kötüye kullanımı, özellikle ergenlik döneminde, şizofreniform benzeri semptomların ortaya çıkmasına neden olabilir veya semptomları kötüleştirebilir.
- Sosyal Faktörler: İzolasyon, aile içi sorunlar ve sosyal destek eksikliği gibi sosyal faktörler de şizofreniform bozukluğun gelişiminde etkili olabilir.
Şizofreniform Bozukluk Belirtileri Nelerdir?
Şizofreniform bozukluk belirtileri kişiden kişiye farklılık gösterebilir, ancak genellikle aşağıdaki semptomları içerebilir:
- Sanrılar (Delüzyonlar): Şizofreniform bozukluğu olan kişiler, gerçek olmayan inançlara sahip olabilirler. Bu inançlar, kendilerini tehdit eden birilerinin olduğunu veya kendilerinin özel bir misyonları olduğunu düşünmeyi içerebilir.
- Halüsinasyonlar: Kişiler, gerçekte olmayan sesler, görüntüler veya dokunsal hisler duyabilirler. Örneğin, sesler işitmek veya gölgeler görmek gibi.
- Düşünce Bozuklukları: Bu, kişinin düşünce süreçlerinin anormal olduğu ve mantıklı bir şekilde düşünemediği durumları içerir. Kişi, düşüncelerinin dağınık, karışık veya anlamsız olduğunu hissedebilir.
- Sosyal İzolasyon: Şizofreniform bozukluğu olan bireyler, toplumsal etkileşimlerden çekinebilir ve izole olabilirler. Arkadaşlık ilişkileri ve sosyal etkileşimler azalabilir.
- Duygusal Düzeyde Sorunlar: Şizofreniform bozukluğu olan kişiler, duygusal dalgalanmalar yaşayabilirler. Bu, aniden mutluluktan üzgünlüğe veya öfkeye geçiş yapabilen duygusal değişimleri içerebilir.
- Dil Sorunları: Konuşma paternlerinde anormallikler görülebilir. Bu, kelime seçiminde veya cümle yapılarında anlamsızlıkları içerebilir.
- İşlevsellik Kaybı: Şizofreniform bozukluğu olan kişiler, günlük yaşam aktivitelerini sürdürmede zorluk yaşayabilirler. İş, okul ve kişisel bakım gibi alanlarda işlevsizlik gösterebilirler.
- Algı Sorunları: Kişiler, gerçekliği yanlış yorumlayabilirler ve olayları doğru bir şekilde algılamada zorluk yaşayabilirler.
- İçe Kapanma: Bu bireyler, kendilerini içe kapatma eğiliminde olabilirler, başkalarıyla iletişim kurmak yerine iç dünyalarına çekilebilirler.
Şizofreniform bozukluğun belirtileri, genellikle en az altı ay süren bir dönemde görülen semptomlardır. Bu semptomların kişinin işlevselliğini önemli ölçüde etkilediği görülür. Eğer bir kişide bu tür semptomlar görülüyorsa, derhal bir uzmana başvurmak önemlidir. Profesyonel destek ve tedavi, bu tür durumların yönetilmesinde kritik öneme sahiptir.
Şizofreniform Bozukluk Tanısı Nasıl Konur?
Şizofreniform bozukluk, şizofreniye benzer belirtiler sergileyen, ancak süresi ve seyri bakımından farklılık gösteren bir psikiyatrik rahatsızlıktır. Bu bozukluğun tanısı, genellikle kapsamlı bir psikiyatrik değerlendirme ve belirtilerin süresine dayalı olarak konulur. Tanı koyma süreci, bireyin semptomlarının ayrıntılı bir şekilde incelenmesini, aile öyküsünün analizini ve diğer olası tıbbi durumların dışlanmasını içerir.
Tanı Kriterleri
Şizofreniform bozukluk, DSM-5 (Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı, Beşinci Baskı) kriterlerine göre şu özelliklerle tanımlanır:
- Temel Semptomlar:
- Pozitif semptomlar: Sanrılar, halüsinasyonlar, dezorganize konuşma ve davranışlar.
- Negatif semptomlar: Duygusal tepkisizlik, motivasyon eksikliği ve sosyal çekilme.
- Şizofreniform bozukluk tanısı konulabilmesi için bireyde bu semptomlardan en az ikisinin bulunması gerekir. Bu semptomlardan birinin sanrı, halüsinasyon ya da dezorganize konuşma olması zorunludur.
- Süre:
- Belirtiler en az 1 ay süreyle kesintisiz olarak devam etmeli, ancak toplam süre 6 ayı aşmamalıdır. Şizofreni tanısı ise genellikle 6 aydan uzun süren belirtilerle konulur. Bu süre, şizofreniform bozukluğun şizofreniden ayrılmasında kilit bir kriterdir.
- İşlevsellik:
- Bireyin sosyal, mesleki ya da akademik işlevselliği önemli ölçüde bozulmuş olabilir; ancak bu bozulma, şizofrenide olduğu kadar derin ve kalıcı olmayabilir.
- Organik Nedenlerin Dışlanması:
- Belirtiler, madde kullanımı (örneğin, uyuşturucu ya da alkol) ya da başka bir tıbbi durum (örneğin, nörolojik hastalıklar) nedeniyle açıklanamamalıdır.
- Diğer Psikiyatrik Bozukluklarla Ayrım:
- Bipolar bozukluk, şizoaffektif bozukluk veya kısa psikotik bozukluk gibi diğer psikiyatrik rahatsızlıklarla ayırt edilmesi gerekir. Şizofreniform bozukluk, genellikle kısa psikotik bozukluktan daha uzun süreli, ancak şizofreniden daha kısa süreli bir seyir izler.
Değerlendirme Süreci
Tanı koyma sürecinde kullanılan temel yöntemler şunlardır:
- Psikiyatrik Görüşme:
- Bireyin ruhsal durumunun kapsamlı bir değerlendirmesi yapılır. Bu görüşmelerde belirtilerin ne zaman başladığı, süresi ve şiddeti detaylı olarak sorgulanır.
- Aile Öyküsü ve Psikososyal Durum:
- Ailede şizofreni ya da diğer psikiyatrik bozuklukların varlığı tanı için önemli bir ipucu olabilir. Ayrıca, bireyin yaşamındaki stres faktörleri ve sosyal destek sistemleri değerlendirilir.
- Psikometrik Testler ve Ölçekler:
- Semptomların şiddetini ve bireyin bilişsel işlevlerini ölçmek için çeşitli test ve ölçekler kullanılabilir. Örneğin, Pozitif ve Negatif Sendrom Ölçeği (PANSS) gibi araçlar, semptomların değerlendirilmesinde yardımcı olabilir.
- Laboratuvar ve Görüntüleme Tetkikleri:
- Beyin tümörleri, enfeksiyonlar ya da diğer nörolojik hastalıklar gibi altta yatan organik nedenleri dışlamak için kan testleri, beyin görüntüleme yöntemleri (örneğin, MRI veya CT taramaları) ve EEG kullanılabilir.
Şizofreniform Bozukluk ile Şizofreni Arasındaki Farklar
Şizofreniform bozukluk, semptomların süresi ve işlevsellik düzeyine bağlı olarak şizofreniden ayrılır. Şizofrenide belirtiler genellikle kroniktir ve işlev kaybı daha belirgindir. Şizofreniform bozukluk ise, erken müdahale ile tamamen iyileşme potansiyeline sahiptir. Bu durum, tanı sürecinde doğru bir şekilde belirlenmeli ve tedavi buna uygun olarak planlanmalıdır.
Bu kriterler ışığında, şizofreniform bozukluğun doğru şekilde tanımlanması ve tanı koyulması, bireyin uygun tedavi alması ve yaşam kalitesinin korunması açısından hayati önem taşır.
Şizofreniform Bozukluk Tedavisi Nasıl Yapılır?
Şizofreniform bozukluk, şizofreniye benzer semptomlar gösteren ancak süre ve prognoz açısından farklılık gösteren bir psikiyatrik rahatsızlıktır. Tedavisi, hem semptomları kontrol altına almayı hem de bireyin genel yaşam kalitesini iyileştirmeyi hedefler. Tedavi süreci multidisipliner bir yaklaşım gerektirir ve farmakolojik tedavi, psikoterapi, destekleyici terapiler ve çevresel düzenlemeleri içerir.
1. Farmakolojik Tedavi
Farmakolojik yaklaşım, şizofreniform bozukluğun tedavisinde birinci basamak olarak kabul edilir. Antipsikotik ilaçlar, semptomların giderilmesinde ve yeni atakların önlenmesinde etkilidir. İlaç seçimi ve dozaj, hastanın semptomlarının şiddetine ve yanıtına göre bireyselleştirilir.
- Atipik Antipsikotikler (Yeni Nesil): Olanzapin, risperidon, aripiprazol ve ketiapin gibi ilaçlar genellikle tercih edilir. Daha az yan etkiye sahip olmaları ve hastaların daha iyi tolere etmesi nedeniyle yaygın olarak kullanılır.
- Tipik Antipsikotikler (Eski Nesil): Haloperidol ve klorpromazin gibi ilaçlar, özellikle akut semptomların hızlı kontrolünde etkili olabilir ancak ekstrapiramidal yan etkiler riski taşır.
- Benzodiazepinler ve Ek Tedaviler: Anksiyete ve ajitasyonu yönetmek için kısa süreli benzodiazepin tedavisi uygulanabilir.
Tedavi sürecinde ilaçların düzenli kullanımı ve hasta uyumu büyük önem taşır. Ayrıca, yan etkilerin izlenmesi ve gerektiğinde ilaçların ayarlanması için düzenli doktor kontrolleri gereklidir.
2. Psikoterapi
Psikoterapi, şizofreniform bozukluğun yönetiminde farmakolojik tedaviyi destekleyen kritik bir bileşendir. Hastanın duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılamayı hedefler.
- Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Gerçeklik algısını güçlendirmek, yanlış inanç ve düşünceleri ele almak için kullanılır. Ayrıca, sosyal beceri geliştirme ve semptomlarla başa çıkma stratejileri sunar.
- Psikoeğitim: Hastanın ve ailesinin rahatsızlık hakkında bilgi sahibi olması sağlanır. Psikoeğitim, tedaviye bağlılığı artırır ve olası tetikleyicilerden kaçınmayı öğretir.
3. Destekleyici Terapiler
Şizofreniform bozukluk tanısı konan bireylerde destekleyici terapiler, bireyin sosyal entegrasyonunu ve bağımsız yaşam becerilerini artırmada yardımcıdır.
- Mesleki Rehabilitasyon: İşe geri dönme veya yeni bir iş becerisi kazanma sürecinde rehberlik sağlar.
- Sosyal Beceriler Eğitimi: İletişim, problem çözme ve çatışma yönetimi becerilerini geliştirmeyi hedefler.
- Aile Terapisi: Aile dinamiklerini iyileştirmek ve bireyin çevresinden daha fazla destek almasını sağlamak amacıyla uygulanır.
4. Hastane Yatışı ve Kriz Yönetimi
Akut dönemde şiddetli semptomlar gösteren veya kendine ya da başkalarına zarar verme riski taşıyan hastalar için hastane yatışı gerekebilir. Bu süreçte, güvenli bir ortam sağlanır ve ilaç tedavisinin hızlı bir şekilde başlatılması sağlanır.
Hastane yatışı sonrası iyileşme sürecinde, bireyin tekrar topluma entegre edilmesi için kapsamlı bir tedavi planı oluşturulur.
5. Yaşam Tarzı ve Çevresel Düzenlemeler
Şizofreniform bozukluğun yönetiminde sağlıklı yaşam alışkanlıklarının teşvik edilmesi, bireyin genel iyilik halini artırabilir.
- Düzenli Uyku ve Beslenme: Uyku düzeninin sağlanması ve dengeli beslenme, zihinsel sağlık üzerinde olumlu etkilere sahiptir.
- Stres Yönetimi: Meditasyon, yoga ve diğer rahatlama teknikleri, stresin azaltılmasına yardımcı olur.
- Destek Grupları: Benzer durumlarla karşılaşan bireylerle bağlantı kurmak, hastaya güçlü bir sosyal destek sistemi sunar.
6. Tedaviye Uyum ve İzlem
Tedaviye bağlılık, şizofreniform bozukluğun başarılı bir şekilde yönetilmesinde temel taşlardan biridir. Düzenli takip randevuları, hastanın ilerlemesinin değerlendirilmesi, ilaç yan etkilerinin izlenmesi ve gerektiğinde tedavi planının güncellenmesi için önemlidir. Ayrıca, psikiyatrist, psikolog, sosyal hizmet uzmanı ve diğer sağlık profesyonellerinin ortak çalışması, tedavi başarısını artırır.
Şizofreniform bozukluk tedavisi, bireye özgü ihtiyaçları dikkate alan bir yaklaşımı gerektirir. Farmakolojik tedavi ile semptomlar kontrol altına alınırken, psikoterapi ve destekleyici terapilerle bireyin yaşam kalitesi artırılır. Tedavi sürecinin başarıyla yürütülmesi için hasta ve ailesinin aktif katılımı esastır.
Şizofreniform Bozukluk ile Yaşamak: Hastalar ve Aileleri için İpuçları
Şizofreniform bozuklukla yaşamak, hem hasta hem de aile üyeleri için zorlu bir süreç olabilir. Ancak, uygun tedavi ve destekle bu süreç daha yönetilebilir hale gelebilir. Hastalar ve aileleri için bazı önemli ipuçları şunlardır:
- Tedaviye Devamlılık: İlaç ve terapi tedavilerine düzenli olarak devam etmek, belirtilerin kontrol altında tutulmasında önemlidir.
- Eğitim ve Farkındalık: Hastalık hakkında bilgi edinmek ve belirtileri tanımak, hastalığın yönetiminde önemli bir adımdır.
- Destek Grupları: Benzer deneyimlere sahip kişilerle bir araya gelmek, hastaların ve aile üyelerinin destek almasına yardımcı olabilir.
- Stres Yönetimi: Stresle başa çıkma teknikleri öğrenmek ve uygulamak, belirtilerin şiddetini azaltabilir.
- Sağlıklı Yaşam Tarzı: Düzenli egzersiz, dengeli beslenme ve yeterli uyku, genel ruh sağlığını iyileştirebilir ve hastalığın seyrini olumlu etkileyebilir.
Bu ipuçları, şizofreniform bozuklukla başa çıkmada hastalar ve aileleri için rehber niteliğindedir. Tedavi sürecinde profesyonel destek almak ve hastalığı anlamak, iyileşme sürecinde önemli rol oynar.
Referanslar:
- Şizofreniform Bozukluk Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi
- American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (5th ed.). Washington, DC: American Psychiatric Publishing.
- Andreasen, N. C. (1984). Scale for the Assessment of Positive Symptoms (SAPS). Iowa City: University of Iowa.
- Andreasen, N. C. (1982). Negative symptoms in schizophrenia. Definition and reliability. Archives of General Psychiatry, 39(7), 784–788.
- Birchwood, M., Trower, P., Brunet, K., Gilbert, P., Iqbal, Z., & Jackson, C. (2007). Social anxiety and the shame of psychosis: A study in first-episode psychosis. Behaviour Research and Therapy, 45(5), 1025-1037.
- Bleuler, E. (1950). Dementia Praecox or the Group of Schizophrenias. International Universities Press.
- Cannon, T. D., & Keller, M. C. (2006). Endophenotypes in the genetic analyses of mental disorders. Annual Review of Clinical Psychology, 2(1), 267-290.
- Carpenter, W. T., & Buchanan, R. W. (1994). Schizophrenia. The New England Journal of Medicine, 330(10), 681-690.
- Chapman, L. J., & Chapman, J. P. (1987). The search for symptoms predictive of schizophrenia. Schizophrenia Bulletin, 13(3), 497-503.
- Cheniaux, E., et al. (2008). Diagnostic concordance of DSM-IV and ICD-10 criteria for schizophrenia. Psychopathology, 41(5), 301-306.
- Crow, T. J. (1980). Molecular pathology of schizophrenia: More than one disease process? The British Medical Journal, 280(6207), 66–68.
- Freedman, R. (2003). Schizophrenia. The New England Journal of Medicine, 349(18), 1738–1749.
- Fusar-Poli, P., et al. (2012). The psychosis high-risk state: A comprehensive state-of-the-art review. JAMA Psychiatry, 69(1), 107-120.
- Gottesman, I. I., & Shields, J. (1972). Schizophrenia and Genetics: A Twin Study Vantage Point. New York: Academic Press.
- Green, M. F. (1996). What are the functional consequences of neurocognitive deficits in schizophrenia? The American Journal of Psychiatry, 153(3), 321-330.
- Harrison, P. J., & Weinberger, D. R. (2005). Schizophrenia genes, gene expression, and neuropathology: On the matter of their convergence. Molecular Psychiatry, 10(1), 40-68.
- Insel, T. R. (2010). Rethinking schizophrenia. Nature, 468(7321), 187-193.
- Jablensky, A. (2010). The diagnostic concept of schizophrenia: Its history, evolution, and future prospects. Dialogues in Clinical Neuroscience, 12(3), 271-287.
- Kay, S. R., Fiszbein, A., & Opler, L. A. (1987). The Positive and Negative Syndrome Scale (PANSS) for schizophrenia. Schizophrenia Bulletin, 13(2), 261-276.
- Kessler, R. C., et al. (2005). Lifetime prevalence and age-of-onset distributions of DSM-IV disorders in the National Comorbidity Survey Replication. Archives of General Psychiatry, 62(6), 593-602.
- Liddle, P. F. (1987). The symptoms of chronic schizophrenia: A re-examination of the positive-negative dichotomy. The British Journal of Psychiatry, 151(2), 145-151.
- McGlashan, T. H., & Johannessen, J. O. (1996). Early detection and intervention with schizophrenia: Rationale. Schizophrenia Bulletin, 22(2), 201-222.
- McGrath, J., Saha, S., Chant, D., & Welham, J. (2008). Schizophrenia: A concise overview of incidence, prevalence, and mortality. Epidemiologic Reviews, 30(1), 67-76.
- Murray, C. J., & Lopez, A. D. (1996). Evidence-based health policy: Lessons from the Global Burden of Disease Study. Science, 274(5288), 740-743.
- Owen, M. J., Sawa, A., & Mortensen, P. B. (2016). Schizophrenia. The Lancet, 388(10039), 86-97.
- Peralta, V., & Cuesta, M. J. (1994). Psychometric properties of the Positive and Negative Syndrome Scale (PANSS) in schizophrenia. Psychiatry Research, 53(1), 31-40.
- Puri, B. K., & Hall, A. (2014). Textbook of Psychiatry. London: CRC Press.
- Read, J., Fosse, R., Moskowitz, A., & Perry, B. (2014). The traumagenic neurodevelopmental model of psychosis revisited. Neuropsychiatry, 4(1), 65-79.
- Rossler, W., et al. (2005). Size of burden of schizophrenia and psychotic disorders. European Neuropsychopharmacology, 15(4), 399-409.
- Seeman, P. (1987). Dopamine receptors and the dopamine hypothesis of schizophrenia. Synapse, 1(2), 133-152.
- Tandon, R., Nasrallah, H. A., & Keshavan, M. S. (2009). Schizophrenia, “just the facts”: What we know in 2009. Schizophrenia Research, 110(1-3), 1-23.
- van Os, J., & Kapur, S. (2009). Schizophrenia. The Lancet, 374(9690), 635-645.
- Walker, E., & Diforio, D. (1997). Schizophrenia: A neural diathesis-stress model. Psychological Review, 104(4), 667-685.
- Yung, A. R., & McGorry, P. D. (1996). The initial prodrome in psychosis: Descriptive and qualitative aspects. Australian & New Zealand Journal of Psychiatry, 30(5), 587-599.
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
