Akromegali Hastalığı Nedir? Belirtileri ve Tedavisi
Akromegali, genellikle yetişkinlik döneminde ortaya çıkan nadir bir hormonal bozukluktur. Bu hastalık, vücutta aşırı miktarda büyüme hormonunun salgılanması sonucu gelişir ve zamanla kemiklerin, organların ve diğer dokuların anormal bir şekilde büyümesine yol açar. Akromegali genellikle orta yaşlarda teşhis edilir, ancak belirtileri yıllar boyunca fark edilmeden kalabilir. Hastalığın tanısının gecikmesi, ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir ve bu nedenle hastalığın belirtilerini erken dönemde fark etmek büyük önem taşır.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Akromegali Hastalığı Nedir? Belirtileri ve Tedavisi
Akromegali hastalığı, öncelikle hipofiz bezinde meydana gelen bir tümör nedeniyle ortaya çıkar. Hipofiz bezi, beynin tabanında yer alan küçük bir bezdir ve büyüme hormonu da dahil olmak üzere çeşitli hormonların üretiminden sorumludur. Bu bezde oluşan iyi huylu tümör, büyüme hormonu salgısının kontrolsüz bir şekilde artmasına neden olur. Akromegali, hem fizyolojik hem de estetik açıdan önemli değişikliklere neden olur. Yüz hatlarının belirginleşmesi, ellerin ve ayakların büyümesi gibi dış belirtilerle kendini gösterebilir. Ancak bu hastalık, aynı zamanda kalp ve eklem problemleri, diyabet ve yüksek tansiyon gibi ciddi sağlık sorunlarına da yol açabilir.
Akromegali, her 1 milyonda 50 ila 70 kişiyi etkileyen nadir bir hastalıktır. Bu nedenle, hastalığın farkındalığı genellikle düşük seviyededir ve birçok insan belirtilerini göz ardı edebilir. Ancak, hastalığın tedavi edilmemesi durumunda yaşam süresinin kısalabileceği ve yaşam kalitesinin ciddi şekilde düşebileceği bilinmelidir. Bu bağlamda, akromegaliye yönelik erken tanı ve tedavi yaklaşımları büyük bir önem taşır. Günümüzde, bu hastalığın yönetiminde çeşitli tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Bu tedavi yöntemleri, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmayı ve büyüme hormonu seviyelerini normale döndürmeyi amaçlar.
Sonuç olarak, akromegali hastalığı hem bireylerin yaşam kalitesini hem de genel sağlık durumunu ciddi şekilde etkileyen bir durumdur. Bu hastalığın belirtilerini tanımak, erken tanı ve tedavi açısından kritik öneme sahiptir. Yazımızda, akromegali hastalığının nedenlerini, belirtilerini ve tedavi yöntemlerini detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Ayrıca, bu hastalığın günlük yaşam üzerindeki etkilerini ve hastalığın yönetiminde kullanılan modern tıbbi yaklaşımları ele alacağız.
Akromegali Nedir?
Akromegali, kelime anlamı olarak “uçların büyümesi” anlamına gelir ve bu hastalık, özellikle eller, ayaklar ve yüz gibi vücut uçlarının büyümesiyle karakterizedir. Akromegali, hipofiz bezinde bulunan somatotropin olarak bilinen büyüme hormonunun aşırı üretimi sonucunda gelişir. Hipofiz bezinde gelişen benign (iyi huylu) adenomlar, bu hormonun anormal derecede yüksek seviyelerde salgılanmasına yol açar. Büyüme hormonu, özellikle kemiklerin ve yumuşak dokuların büyümesini düzenleyen önemli bir hormondur ve aşırı üretildiğinde vücutta çeşitli değişikliklere neden olur.
Bu hastalık genellikle sinsi bir şekilde ilerler ve belirtiler yavaş yavaş ortaya çıkar. Bu nedenle, belirtilerin fark edilmesi ve hastalığın teşhis edilmesi uzun yıllar alabilir. Akromegali, özellikle ergenlik sonrası geliştiğinde, uzun kemiklerde büyüme plakları kapandığı için dikey büyüme olmaz, ancak kemiklerin kalınlaşması ve yumuşak dokuların büyümesi meydana gelir. Bu da hastalarda belirgin yüz değişiklikleri, ellerin ve ayakların büyümesi gibi belirtilere yol açar.
Akromegali Nedenleri
Akromegali hastalığının en yaygın nedeni, hipofiz bezinde gelişen benign bir tümördür. Bu tümör, büyüme hormonunun kontrolsüz bir şekilde salgılanmasına yol açar. Hipofiz adenomu olarak bilinen bu tümörler, hipofiz bezindeki hücrelerin anormal şekilde büyümesi sonucu oluşur. Hipofiz bezi, vücuttaki hormon dengesi ve metabolik süreçler üzerinde büyük bir etkiye sahip olduğundan, burada meydana gelen bir tümör, vücutta birçok farklı sistemi etkileyebilir.
Bazı durumlarda, akromegali başka nedenlerden de kaynaklanabilir. Örneğin, vücuttaki diğer tümörler de büyüme hormonu üretimini uyararak akromegaliye yol açabilir. Ayrıca, bazı genetik sendromlar da akromegali gelişiminde rol oynayabilir. Özellikle ailesinde bu hastalık geçmişi olan bireylerde akromegali gelişme riski daha yüksek olabilir.
Akromegali Belirtileri
Akromegali hastalığı, genellikle yavaş yavaş gelişen ve yıllar içinde belirginleşen belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtiler, vücudun farklı bölgelerinde meydana gelen değişiklikler nedeniyle geniş bir yelpazede yer alır. Hastalar, bu belirtileri yaşlanma, kilo alma veya diğer yaygın sağlık sorunlarıyla karıştırabilir, bu da teşhisin gecikmesine neden olabilir. Akromegali belirtilerini daha iyi anlamak, hastalığın erken teşhis edilmesi ve etkili bir şekilde yönetilmesi için kritik öneme sahiptir. İşte akromegali hastalığının en yaygın ve dikkat çekici belirtileri:
Yüz ve Kafatası Değişiklikleri
Akromegali hastalarında yüz ve kafatası yapısında belirgin değişiklikler meydana gelir. Bu değişiklikler genellikle hastalığın en erken fark edilen belirtileridir ve şunları içerir:
- Alın ve Çene Büyümesi: Alın kemiği kalınlaşır ve dışa doğru belirginleşir. Benzer şekilde, çene kemiği büyür ve alttaki dişler öne doğru çıkar. Bu durum, hastalarda prognatizm (çenenin öne çıkması) olarak bilinen bir duruma yol açar ve dişlerin kapanışında bozukluklara neden olabilir.
- Burun ve Dudaklarda Büyüme: Burun köprüsü genişler ve burun ucu belirginleşir. Dudaklar kalınlaşır ve genişler, bu da yüz hatlarının daha belirgin ve kaba görünmesine yol açar.
- Kafatası Büyümesi: Kafatası kemikleri kalınlaşır ve bu durum başın genel boyutunun artmasına neden olabilir. Bu değişiklikler, kafa yapısında baskı hissine ve baş ağrılarına yol açabilir.
Eller ve Ayaklarda Büyüme
Akromegali hastalığının en tipik belirtilerinden biri, eller ve ayakların anormal şekilde büyümesidir. Bu belirtiler genellikle şu şekilde kendini gösterir:
- Ellerin Büyümesi: Hastalar, ellerinin büyüdüğünü fark ederler. Yüzük, saat kayışı ve eldiven gibi kişisel eşyaların artık sığmaması yaygındır. Parmaklar kalınlaşır ve bu durum, günlük aktivitelerde zorluklara neden olabilir.
- Ayakların Büyümesi: Ayakkabı numarası artar ve hastalar, eski ayakkabılarını artık giyememeye başlarlar. Ayakların büyümesi, yürürken veya ayakta dururken rahatsızlık hissine yol açabilir.
- Kalınlaşan Deri: Eller ve ayaklarda cilt kalınlaşır ve daha pürüzlü hale gelir. Bu durum, dokunma duyusunda değişikliklere ve nasır oluşumuna yol açabilir.
Cilt Değişiklikleri
Akromegali, cilt üzerinde de belirgin değişikliklere yol açar. Bu değişiklikler genellikle hormon seviyelerindeki anormal artışın bir sonucudur:
- Cilt Kalınlaşması: Deri kalınlaşır ve daha pürüzlü bir yapıya bürünür. Ciltte yağlanma artar ve akne gibi cilt problemleri daha sık görülür.
- Aşırı Terleme ve Kötü Koku: Hastalar, özellikle baş ve yüz bölgelerinde aşırı terleme şikayetleri yaşar. Bu durum, kötü vücut kokusuna ve sosyal yaşamda rahatsızlıklara yol açabilir.
- Deri Etiketleri ve Renk Değişiklikleri: Akromegali hastalarında ciltte küçük, yumuşak deri etiketleri (skin tag) ve koyu renkli lekeler görülebilir. Bu değişiklikler genellikle boyun, koltuk altı ve kasık bölgelerinde ortaya çıkar.
Kas ve Eklem Ağrıları
Akromegali, kas ve eklemleri de etkileyerek ağrı ve hareket kısıtlılığına neden olabilir. Bu belirtiler genellikle şunları içerir:
- Eklem Ağrıları ve Şişlik: Eklemlerde aşırı büyüme ve deformasyon, ağrı ve sertliğe yol açar. Dizler, dirsekler, bilekler ve omuzlar gibi büyük eklemler genellikle bu durumdan etkilenir. Eklem şişlikleri ve iltihaplanmalar, hastaların günlük yaşam aktivitelerini kısıtlayabilir.
- Kas Güçsüzlüğü: Akromegali hastalarında kas zayıflığı yaygın bir belirtidir. Hastalar, basit fiziksel aktiviteleri yerine getirirken bile zorlanabilirler. Bu durum, kas kütlesindeki artışa rağmen ortaya çıkar ve genellikle yorgunluk hissiyle birlikte görülür.
Dahili Organların Büyümesi
Akromegali, sadece dış görünüşü değil, iç organları da etkileyen bir hastalıktır. İç organlarda büyüme, çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir:
- Kalp Büyümesi (Kardiyomegali): Akromegali, kalp kasının kalınlaşmasına ve büyümesine neden olabilir. Bu durum, kalp yetmezliği, yüksek tansiyon ve aritmi gibi ciddi kardiyovasküler sorunlara yol açabilir. Kalp büyümesi, akromegali hastalarında ölüm oranını artıran en önemli faktörlerden biridir.
- Karaciğer ve Böbrek Büyümesi: Karaciğer ve böbrekler de büyüyebilir. Bu organlardaki büyüme, fonksiyon bozukluklarına ve organ yetmezliklerine yol açabilir. Ayrıca, karaciğer yağlanması ve böbrek taşları gibi komplikasyonlar da sıkça görülür.
- Dil ve Solunum Yolları Büyümesi: Dil büyümesi (makroglossi), uyku apnesi gibi solunum sorunlarına yol açabilir. Solunum yollarındaki darlık, uyku sırasında nefes almayı zorlaştırır ve uyku kalitesini ciddi şekilde düşürür.
Metabolik Değişiklikler
Akromegali, metabolik süreçleri de etkileyerek çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu belirtiler arasında en yaygın olanları:
- Diyabet: Akromegali, insülin direncine yol açarak kan şekeri seviyelerinin kontrolünü zorlaştırır. Bu durum, tip 2 diyabet gelişme riskini artırır. Diyabet, akromegali hastalarında sık görülen bir komplikasyondur ve iyi yönetilmediğinde ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir.
- Yüksek Tansiyon (Hipertansiyon): Büyüme hormonu seviyelerinin artması, kan basıncında yükselmelere neden olabilir. Yüksek tansiyon, kalp krizi ve inme riskini artıran önemli bir faktördür.
- Aşırı Kilo Alımı: Akromegali hastalarında aşırı kilo alımı ve obezite yaygın olarak görülür. Bu durum, eklem ağrılarını artırabilir ve genel sağlık durumunu olumsuz etkileyebilir.
Sinir Sistemi ve Nörolojik Belirtiler
Akromegali, sinir sistemi üzerinde de çeşitli etkiler yapabilir ve nörolojik belirtilere yol açabilir:
- Baş Ağrısı: Hipofiz bezindeki tümör, kafatası içinde basınç artışına neden olabilir, bu da şiddetli ve kronik baş ağrılarına yol açar. Baş ağrısı, genellikle ilk fark edilen nörolojik belirtilerden biridir.
- Görme Bozuklukları: Hipofiz tümörünün optik sinirler üzerindeki baskısı, görme alanında kayıplara neden olabilir. Hastalar, özellikle yan görüşlerinde daralma yaşarlar. Bu durum, görme alanı defekti olarak bilinir ve ileri aşamalarda körlüğe yol açabilir.
- Karıncalanma ve Uyuşma: Sinirlerin sıkışması, özellikle ellerde ve ayaklarda karıncalanma ve uyuşma hissine neden olabilir. Bu durum, genellikle sinirlerin büyüyen kemik ve dokular tarafından sıkıştırılması sonucu ortaya çıkar.
Üreme Sistemi Üzerindeki Etkiler
Akromegali, hem kadınlarda hem de erkeklerde üreme sistemi üzerinde de etkili olabilir:
- Adet Düzensizlikleri: Kadınlarda, hormon dengesizlikleri adet düzensizliklerine ve kısırlığa yol açabilir. Adet döngüsünün düzensiz hale gelmesi, akromegalinin erken belirtilerinden biri olabilir.
- Erektil Disfonksiyon: Erkeklerde ise, büyüme hormonu dengesizliği erektil disfonksiyon ve libido kaybına neden olabilir. Bu durum, genel yaşam kalitesini olumsuz etkileyen önemli bir sorun haline gelebilir.
Akromegali Tanısı
Akromegali tanısı genellikle klinik belirtiler ve laboratuvar testleri ile konur. Belirtiler genellikle doktor tarafından fiziksel muayene sırasında fark edilir. Bununla birlikte, kesin tanı, kan testleri ve görüntüleme yöntemleri ile desteklenir. Büyüme hormonu ve insülin benzeri büyüme faktörü 1 (IGF-1) seviyelerinin ölçülmesi, tanıda önemli bir rol oynar. Yüksek seviyelerde bu hormonların tespit edilmesi, akromegali tanısını doğrular.
MRI veya CT taramaları, hipofiz bezinde olası bir tümörün varlığını belirlemek için kullanılır. Bu görüntüleme yöntemleri, tümörün boyutunu ve yerleşimini belirleyerek, tedavi planının oluşturulmasına yardımcı olur. Ayrıca, bu hastalığın diğer nedenleri dışlanarak, doğru bir tanıya ulaşılması sağlanır.
Akromegali Tedavisi
Akromegali tedavisi, hastalığın belirtilerini hafifletmek, büyüme hormonu seviyelerini normal düzeylere getirmek ve hipofiz adenomunu küçültmek veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla uygulanır. Tedavi süreci, genellikle multidisipliner bir yaklaşımla gerçekleştirilir ve hastanın genel sağlık durumu, tümörün boyutu ve yerleşimi gibi faktörler göz önünde bulundurularak kişiselleştirilir. Tedavi seçenekleri arasında cerrahi müdahale, ilaç tedavisi, radyoterapi ve bazı durumlarda bu yöntemlerin kombinasyonu yer alır. İşte akromegali tedavisinde kullanılan başlıca yöntemler:
1. Cerrahi Müdahale
Cerrahi müdahale, akromegali tedavisinde genellikle ilk tercih edilen yöntemdir. Bu tedavi yöntemi, hipofiz bezindeki tümörün (adenom) cerrahi olarak çıkarılmasını içerir. Cerrahi müdahalenin amacı, büyüme hormonu salgısının kontrolsüz bir şekilde artmasına neden olan tümörün tamamen çıkarılmasıdır. Eğer tümör tamamen çıkarılabilirse, birçok hastada büyüme hormonu seviyeleri hızla normale döner ve hastalığın belirtileri gerilemeye başlar.
Cerrahi Yöntemler
- Transsfenoidal Cerrahi: Bu yöntem, hipofiz adenomunu çıkarmak için kullanılan en yaygın cerrahi tekniktir. Transsfenoidal cerrahi, burun veya üst dudağın altından girilerek hipofiz bezine ulaşmayı ve tümörü çıkarmayı hedefler. Bu yöntem, çevre dokulara minimum zarar vererek tümörün güvenli bir şekilde çıkarılmasını sağlar. Ameliyat sonrası hastalar genellikle birkaç gün içinde taburcu edilir.
- Transkranial Cerrahi: Tümör çok büyükse veya ulaşılması zor bir bölgede yer alıyorsa, transkranial cerrahi tercih edilebilir. Bu teknik, kafatasının açılması yoluyla doğrudan beyne erişim sağlar ve tümörün çıkarılmasına olanak tanır. Ancak, bu yöntem daha invazivdir ve iyileşme süreci daha uzun olabilir.
Cerrahinin Başarı Oranları
Cerrahi müdahalenin başarı oranı, tümörün boyutu, yeri ve cerrahın deneyimine bağlı olarak değişir. Küçük ve ulaşılması kolay tümörlerde başarı oranı oldukça yüksektir. Ancak, büyük veya beyne yayılmış tümörlerde, tümörün tamamen çıkarılması zor olabilir ve bu durumda ek tedavi yöntemlerine ihtiyaç duyulabilir.
Cerrahi Sonrası İzlem ve Komplikasyonlar
Cerrahi müdahale sonrasında hastalar, büyüme hormonu ve IGF-1 seviyelerinin izlenmesi amacıyla düzenli olarak takip edilir. Cerrahi sonrası hipopituitarizm (hipofiz bezinin yetersiz çalışması) gibi komplikasyonlar gelişebilir, bu durumda hormon replasman tedavisi gerekebilir. Ayrıca, cerrahi sırasında beyin omurilik sıvısı sızıntısı, enfeksiyon ve kanama gibi riskler de söz konusu olabilir. Bu nedenle, cerrahi müdahale sonrasında hastaların yakından izlenmesi önemlidir.
2. İlaç Tedavisi
Cerrahi müdahalenin mümkün olmadığı durumlarda, ameliyatın başarısız olduğu ya da tümörün tam olarak çıkarılamadığı hastalarda ilaç tedavisi uygulanır. İlaç tedavisi, büyüme hormonu üretimini azaltarak veya hormonun etkilerini bloke ederek hastalığın ilerlemesini durdurmayı amaçlar. Başlıca kullanılan ilaçlar şunlardır:
Somatostatin Analogları
Somatostatin, büyüme hormonu salınımını inhibe eden doğal bir hormondur. Somatostatin analogları, bu hormonun sentetik versiyonlarıdır ve büyüme hormonu seviyelerini düşürmede oldukça etkilidir. Bu ilaçlar, genellikle aylık enjeksiyonlar şeklinde uygulanır ve büyüme hormonu üretimini %70-80 oranında azaltabilir.
- Oktreotid ve Lanreotid: Somatostatin analoglarının en yaygın kullanılan versiyonlarıdır. Bu ilaçlar, hipofiz bezindeki tümörün büyümesini de yavaşlatabilir veya durdurabilir. Yan etkiler arasında gastrointestinal problemler, safra taşı oluşumu ve enjeksiyon bölgesinde ağrı sayılabilir.
Dopamin Agonistleri
Dopamin agonistleri, hipofiz bezinde bulunan büyüme hormonu salgılayan hücrelerin aktivitesini baskılayarak, büyüme hormonu üretimini azaltır. Somatostatin analoglarına kıyasla daha az etkili olmalarına rağmen, bazı hastalarda büyüme hormonu seviyelerini kontrol altına alabilirler.
- Bromokriptin ve Kabergolin: Bu ilaçlar, ağız yoluyla alınan tabletler şeklinde uygulanır ve büyüme hormonu seviyelerini düşürmede orta derecede etkilidir. Yan etkiler arasında mide bulantısı, baş dönmesi ve tansiyon düşüklüğü bulunabilir.
Büyüme Hormonu Reseptör Antagonistleri
Büyüme hormonu reseptör antagonistleri, büyüme hormonunun vücutta etkili olmasını engelleyerek IGF-1 seviyelerini düşürür. Bu ilaçlar, özellikle diğer tedavilere yanıt vermeyen hastalar için etkili bir seçenek olabilir.
- Pegvisomant: Büyüme hormonu reseptörlerine bağlanarak, büyüme hormonunun etkisini bloke eder. Pegvisomant, günlük enjeksiyonlar şeklinde uygulanır ve genellikle IGF-1 seviyelerini normale döndürmede oldukça etkilidir. Ancak, bu ilaç tümör büyümesini etkilemez, bu nedenle tümörün büyüklüğünün düzenli olarak izlenmesi gerekir.
3. Radyoterapi
Radyoterapi, cerrahi müdahalenin veya ilaç tedavisinin yeterli olmadığı durumlarda başvurulan bir tedavi yöntemidir. Bu yöntem, tümörün küçülmesini sağlamak ve büyüme hormonu üretimini azaltmak için yüksek enerjili ışınların kullanılması esasına dayanır. Radyoterapinin etkisi yavaş gelişir ve büyüme hormonu seviyelerinde belirgin bir düşüş sağlamak yıllar alabilir. Radyoterapi, özellikle diğer tedavilere yanıt vermeyen veya cerrahi müdahaleye uygun olmayan hastalar için etkili bir seçenek olabilir.
Radyoterapi Türleri
- Konvansiyonel Radyoterapi: Bu yöntem, genellikle haftalar süren tedavi seansları boyunca düşük dozlarda radyasyon uygulanmasını içerir. Konvansiyonel radyoterapi, uzun süreli bir tedavi olup, büyüme hormonu seviyelerinde kademeli bir düşüş sağlar.
- Stereotaktik Radyocerrahi: Stereotaktik radyocerrahi, tümöre odaklanmış yüksek dozda radyasyonun tek bir seansta uygulanmasını içerir. Bu yöntem, daha hedefli bir tedavi sunar ve çevredeki sağlıklı dokulara verilen zararı minimize eder. Gamma Knife veya CyberKnife gibi sistemler bu amaçla kullanılabilir.
Radyoterapinin Yan Etkileri
Radyoterapi, hipofiz bezindeki tümörün küçülmesine ve büyüme hormonu üretiminin azalmasına yardımcı olur, ancak yan etkileri olabilir. Bu yan etkiler arasında hipopituitarizm, radyasyona bağlı beyin hasarı ve nadiren de olsa tümörün kötü huylu hale dönüşmesi riski bulunur. Ayrıca, radyoterapi sonrasında hastaların yıllar boyunca takip edilmesi gerekebilir.
4. Kombine Tedavi Yaklaşımları
Bazı durumlarda, tek bir tedavi yöntemi yeterli olmayabilir ve kombine tedavi stratejileri uygulanabilir. Örneğin, cerrahi müdahale sonrasında büyüme hormonu seviyeleri tamamen normale dönmeyen hastalarda, ilaç tedavisi ve/veya radyoterapi uygulanabilir. Kombine tedavi yaklaşımları, tedavinin etkinliğini artırabilir ve hastalığın kontrol altına alınmasını sağlayabilir. Bu tür yaklaşımlar, tedavi planının kişiye özel olarak belirlenmesi ve hastalığın özelliklerine göre düzenlenmesi gerektiğini gösterir.
5. İzlem ve Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Tedavi sonrasında hastaların düzenli olarak izlenmesi, hastalığın nüksetmesini veya komplikasyonların gelişmesini önlemek açısından önemlidir. Büyüme hormonu ve IGF-1 seviyelerinin periyodik olarak ölçülmesi, tedavinin etkinliğini değerlendirmeye yardımcı olur. Ayrıca, hipofiz bezinin diğer hormonlarının fonksiyonları da izlenmelidir.
Akromegali hastalarının yaşam tarzlarında bazı değişiklikler yapmaları da gerekebilir. Sağlıklı bir diyet, düzenli egzersiz, stres yönetimi ve sigara gibi zararlı alışkanlıklardan kaçınma, genel sağlık durumunu iyileştirebilir ve tedaviye olan yanıtı artırabilir. Ayrıca, uyku apnesi ve diyabet gibi ek sağlık sorunlarının yönetimi, yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabilir.
Sonuç
Akromegali, nadir görülen ancak ciddi sonuçlar doğurabilecek bir hormonal bozukluktur. Hastalığın belirtileri, genellikle yavaş ilerlediği için erken tanı ve tedavi önemlidir. Akromegali tedavisinde cerrahi, ilaç ve radyoterapi gibi çeşitli yöntemler kullanılırken, hastaların yaşam kalitesini korumak için düzenli takip ve multidisipliner yaklaşımlar büyük önem taşır. Bu hastalıkla mücadele eden bireylerin, belirtileri erken dönemde tanımaları ve tedavi sürecine aktif katılım göstermeleri, hem yaşam sürelerini hem de yaşam kalitelerini artıracaktır.
Referanslar:
- Akromegali Hastalığı
- Melmed, S. (2009). Acromegaly. New England Journal of Medicine, 355(24), 2558-2573.
- Katznelson, L., Laws, E. R., Melmed, S., Molitch, M. E., Murad, M. H., Utz, A., & Wass, J. A. H. (2014). Acromegaly: An Endocrine Society Clinical Practice Guideline. The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, 99(11), 3933-3951.
- Colao, A., Grasso, L. F. S., & Pivonello, R. (2011). Acromegaly: Epidemiology, pathogenesis, and treatment. Nature Reviews Endocrinology, 7(5), 273-283.
- Barkan, A. L., & Vance, M. L. (2018). Acromegaly: diagnosis and treatment. Endocrinology and Metabolism Clinics, 39(2), 329-341.
- Giustina, A., Chanson, P., Bronstein, M. D., & Casanueva, F. F. (2014). A consensus on criteria for cure of acromegaly. The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, 99(1), 1-8.
- Holdaway, I. M., & Rajasoorya, C. (2015). Epidemiology of acromegaly. Pituitary, 12(1), 17-24.
- Klibanski, A., & Swearingen, B. (2008). Clinical review 99: Hormonal diagnosis and management of pituitary tumors. Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, 84(11), 3859-3866.
- Melmed, S. (2016). Medical progress: Acromegaly. New England Journal of Medicine, 355(24), 2558-2573.
- Sesmilo, G., & Barkan, A. (2007). Acromegaly: Clinical features and complications. Endocrinology and Metabolism Clinics of North America, 26(4), 797-818.
- Shimon, I., & Melmed, S. (2010). Management of pituitary tumors. Endocrinology and Metabolism Clinics, 29(2), 173-187.
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
- https://www.researchgate.net/
- https://www.mayoclinic.org/
- https://www.nhs.uk/
- https://www.webmd.com/