Periferik Ön Sineşinin 4 Belirtisi, Nedenleri Ve Tedavisi
Göz sağlığı, genel sağlığımızın çok önemli bir parçasıdır ve göz yapısındaki herhangi bir değişiklik veya bozulma, görme kaybı ve ciddi göz hastalıklarına yol açabilir. Bu bağlamda periferik ön sineşi (PAS), göz sağlığını tehdit eden ve özellikle glokom gibi ciddi göz rahatsızlıklarıyla yakından ilişkili olan bir durumdur. PAS, gözün ön kamara açısında anormal bir yapının oluşmasına neden olan bir patolojidir ve genellikle göz içi basıncında artışla sonuçlanır. Göz içi basıncındaki bu artış, optik sinire zarar verebilir ve tedavi edilmediği takdirde görme kaybına yol açabilir.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Periferik Ön Sineşinin 4 Belirtisi, Nedenleri Ve Tedavisi (PAS)
Bu rahatsızlık, özellikle yaşlı bireylerde daha yaygın olmakla birlikte, diğer yaş gruplarında da ortaya çıkabilir. PAS, gözdeki drenaj açısının bozulması ve trabeküler ağın üzerine çekilen iris dokusunun, sıvı drenajını engellemesiyle oluşur. Bu yapısal değişiklik, genellikle uzun süreli ve tedavi edilmediğinde kalıcı hasarlara neden olabilecek ciddi bir durumdur. Bu nedenle erken teşhis ve tedavi, PAS’ı yönetmede büyük bir önem taşır.
PAS, yalnızca göz içi basıncının artması ile sınırlı kalmaz; aynı zamanda çeşitli göz hastalıklarının da bir habercisi olabilir. Glokom, PAS ile en sık ilişkilendirilen göz rahatsızlığıdır ve PAS’lı bireylerde glokom gelişme riski oldukça yüksektir. Glokomun neden olduğu geri dönüşü olmayan görme kaybı göz önüne alındığında, PAS’ın erken teşhisi ve uygun tedavi protokollerinin uygulanması hayati bir önem taşır. Bu makalede, periferik ön sineşi hakkında kapsamlı bir bilgi sunulacak, nedenleri, belirtileri, tedavi yöntemleri ve bu duruma yol açan faktörler detaylı olarak ele alınacaktır.
Son yıllarda oftalmoloji alanında kaydedilen ilerlemeler, PAS’ın tanı ve tedavisinde önemli yenilikler sunmuştur. Ancak bu gelişmelere rağmen, PAS’ın hala yeterince bilinmeyen yönleri bulunmaktadır. Bu yazıda, hem oftalmologların hem de genel halkın PAS hakkında daha fazla bilgi sahibi olmasına yardımcı olacak temel konular üzerinde durulacaktır. Makale boyunca PAS’ın anatomik yapısı, tanı kriterleri, risk faktörleri ve güncel tedavi seçenekleri ile ilgili kapsamlı bilgiler paylaşılacak. Göz sağlığının korunması ve görme kaybının önlenmesi için PAS gibi rahatsızlıkların ciddiyetinin anlaşılması büyük önem arz etmektedir.
Periferik Ön Sineşi Nedir?
Periferik ön sineşi (PAS), gözün ön kamara açısında anormal yapısal değişikliklerle karakterize edilen bir durumdur. Gözün ön kamara açısı, göz içindeki sıvının (aköz hümör) dışarıya doğru drenajını sağlayan bir yapıdır. Bu açının düzgün çalışması, göz içi basıncının normal seviyelerde kalmasını sağlar. PAS, bu açının iris dokusuyla kaplanması sonucu trabeküler ağın engellenmesi ve sıvı akışının bozulması durumudur. PAS, gözdeki sıvı drenaj sisteminin bozulmasına neden olarak göz içi basıncının artmasına ve bunun sonucunda glokom gibi göz hastalıklarına zemin hazırlar.
PAS genellikle göz içi enflamasyonlar, travma, cerrahi müdahaleler veya belirli göz hastalıkları sonucu gelişir. Bu durumun erken teşhisi ve tedavi edilmesi, uzun vadede oluşabilecek ciddi göz hasarlarını önlemede kritik bir rol oynar. PAS’ın oluşumuna katkıda bulunan temel faktörler arasında gözdeki yapısal anomaliler ve kalıtsal yatkınlıklar yer alır. Aynı zamanda göz içi iltihaplanmalar (üveit gibi), travmalar, göz ameliyatları ve bazı ilaçlar da PAS oluşumuna neden olabilmektedir.
Göz yapısındaki bu bozukluk, genellikle glokomla ilişkilendirilir ve özellikle açık açılı glokom gibi durumların temel nedenlerinden biri olarak kabul edilir. Göz içi basıncının artması, optik sinir hasarına yol açarak kalıcı görme kaybına neden olabilir. Bu nedenle PAS’ın erken teşhisi ve doğru tedavi protokollerinin uygulanması, göz sağlığı açısından son derece önemlidir. Oftalmologlar, PAS’ı değerlendirmek ve teşhis etmek için gonioskopi gibi özel teknikler kullanırlar.
Periferik Ön Sineşi Nedenleri
PAS oluşumu, birkaç farklı faktöre bağlı olarak gelişebilir. Bunlar arasında:
- Göz içi inflamasyonlar: Üveit gibi göz içi inflamatuar hastalıklar, PAS oluşumunda önemli bir rol oynar. Gözdeki iltihaplanmalar, trabeküler ağın üzerine iris dokusunun yapışmasına neden olarak drenajın engellenmesine yol açar.
- Travma: Göz bölgesine alınan darbeler veya göz ameliyatları sırasında oluşabilecek komplikasyonlar, PAS’ın gelişmesine neden olabilir. Cerrahi müdahaleler sırasında göz yapısında meydana gelen hasarlar, ön kamara açısının bozulmasına yol açabilir.
- Yaşlanma: Yaşla birlikte gözün yapısında meydana gelen değişiklikler, PAS riskini artırır. Özellikle yaşlı bireylerde görülen gözdeki elastikiyet kaybı, bu durumun gelişmesine zemin hazırlar.
- Genetik yatkınlık: PAS, genetik faktörlerle de ilişkili olabilir. Ailede PAS veya glokom öyküsü olan bireylerde bu durumun gelişme riski daha yüksektir.
Bu faktörlerin yanı sıra gözdeki yapısal bozukluklar, iris-keratometri ilişkileri ve göz içi basıncını etkileyen diğer durumlar da PAS’ın gelişmesinde rol oynar. Örneğin, doğumsal anomaliler sonucu göz yapısındaki bozukluklar PAS oluşumuna neden olabilir. Bu yüzden bireylerin düzenli göz muayeneleri yaptırması ve gözde meydana gelen en ufak bir değişiklikte doktora başvurması büyük önem taşır.
Periferik Ön Sineşi Belirtileri
Periferik ön sineşi genellikle sinsi bir şekilde ilerler ve erken aşamalarda belirgin bir belirti vermeyebilir. Bu durum, PAS’ın teşhis edilmesini zorlaştırır ve hastalık ilerledikçe kalıcı görme kaybına yol açma riski artar. Ancak ilerleyen aşamalarda bazı belirtiler ortaya çıkabilir:
- Görme alanında daralma: Gözdeki basınç artışı ve optik sinirin hasar görmesi, görme alanında daralmaya yol açabilir. Bu durum, özellikle periferik görmede belirgin hale gelir.
- Gözde ağrı ve rahatsızlık hissi: Bazı hastalar gözde ağrı, baskı veya rahatsızlık hissi yaşayabilir. Bu belirtiler genellikle göz içi basıncının artmasıyla ilişkilidir.
- Baş ağrısı: Göz içi basıncının artması, baş ağrılarına neden olabilir. Bu durum, özellikle şiddetli basınç artışlarında belirgin hale gelir.
- Işığa duyarlılık: Gözdeki yapısal bozukluklar ve basınç artışı, ışığa karşı duyarlılığın artmasına neden olabilir. Hastalar parlak ışıklarda rahatsızlık hissedebilir.
Bu belirtiler PAS’ın ilerlemesiyle ortaya çıkabilir ve tedavi edilmezse kalıcı görme kaybına yol açabilir. Bu yüzden bireylerin bu tür belirtilerle karşılaştıklarında bir göz doktoruna başvurması oldukça önemlidir.
PAS Teşhis ve Tanı Yöntemleri
Periferik ön sineşi teşhis etmek için çeşitli oftalmik testler ve görüntüleme yöntemleri kullanılmaktadır. Gonioskopi, PAS’ın teşhisinde en sık kullanılan yöntemlerden biridir. Bu yöntem, gözdeki drenaj açısının incelenmesine olanak tanır ve iris dokusunun trabeküler ağa yapışıp yapışmadığını tespit eder. Bunun yanı sıra göz içi basıncının ölçülmesi (tonometri) ve optik sinirin detaylı bir şekilde değerlendirilmesi de tanı sürecinde önemli rol oynar.
Optik koherens tomografi (OCT) ve ultrason biyomikroskopi (UBM) gibi ileri görüntüleme teknikleri, gözün ön kamara yapısının detaylı bir şekilde incelenmesine olanak tanır. Bu teknikler, PAS’ın neden olduğu yapısal değişiklikleri ortaya koyarak doğru bir tanı konulmasına yardımcı olur.
Periferik Ön Sineşi Tedavisi
Periferik ön sineşi (PAS) tedavisi, gözdeki basınç artışını ve trabeküler ağın üzerindeki yapısal değişiklikleri yönetmeyi amaçlar. PAS tedavisinde kullanılan yöntemler, hastalığın ilerleme seviyesine, göz içi basıncına ve diğer komplikasyonlara bağlı olarak değişiklik gösterir. Tedavi planı belirlenirken, öncelikle PAS’ın neden olduğu göz içi basıncı artışı kontrol altına alınmalıdır. PAS tedavisi temelde üç ana yaklaşımdan oluşur: medikal tedavi, lazer tedavisi ve cerrahi müdahale. Tedavi seçenekleri hastanın genel durumuna göre şekillendirilir ve erken teşhis ile tedavi, daha ciddi sonuçları önleyebilir.
1. Medikal Tedavi
Medikal tedavi, PAS’ın neden olduğu göz içi basıncını kontrol altına almak için ilk tercih edilen yöntemlerden biridir. Medikal tedaviye başvuran hastalarda genellikle göz damlaları, basıncı düşürmek amacıyla kullanılır. Aşağıda en yaygın kullanılan ilaç grupları ve işleyiş mekanizmaları detaylandırılmıştır:
- Prostaglandin Analogları: Bu ilaçlar, aköz hümörün dışa doğru akışını artırarak göz içi basıncını düşürür. Prostaglandin analogları, göz içi basıncında belirgin bir düşüş sağlayarak PAS’ın neden olduğu optik sinir hasarını önleyebilir. Genellikle günde bir kez uygulanır. Yaygın kullanılan prostaglandin analogları arasında latanoprost, travoprost ve bimatoprost bulunur.
- Beta Blokerler: Beta blokerler, gözde üretilen aköz hümör miktarını azaltarak göz içi basıncını düşürür. Bu ilaçlar genellikle PAS hastalarında göz içi basıncını kontrol altına almak için kullanılır. Timolol ve betaksolol bu grupta yer alan ilaçlardandır. Beta blokerler genellikle günde iki kez uygulanır ve sistemik yan etkileri olabilir, bu nedenle dikkatli kullanılmalıdır.
- Alfa Adrenerjik Agonistler: Bu ilaçlar, hem aköz hümör üretimini azaltır hem de sıvının dışa akışını artırır. PAS tedavisinde etkili olan bu ilaçlar arasında brimonidin ve apraklonidin yer alır. Bu ilaçlar, göz içi basıncını etkili bir şekilde düşürebilir ancak yan etkileri arasında ağız kuruluğu ve baş ağrısı olabilir.
- Karboanhidraz İnhibitörleri: Bu grup ilaçlar, gözdeki sıvı üretimini azaltarak göz içi basıncını düşürür. Asetazolamid ve dorzolamid gibi ilaçlar, PAS hastalarında basınç kontrolü için sıkça kullanılır. Oral olarak alınabilirler ancak genellikle topikal göz damlası formunda tercih edilirler.
- Rho Kinaz İnhibitörleri: Bu daha yeni ilaç sınıfı, trabeküler ağın sıvıyı dışa atma kapasitesini artırarak çalışır. Rho kinaz inhibitörleri, PAS tedavisinde yeni bir tedavi seçeneği olarak kabul edilmektedir ve göz içi basıncını düşürmekte etkili olabilirler.
Medikal tedavinin başarısı, genellikle tedaviye erken başlanmasına bağlıdır. Ancak ilaç tedavisi, her zaman tek başına yeterli olmayabilir. Bu durumda diğer tedavi yöntemlerine başvurulması gerekebilir.
2. Lazer Tedavisi
PAS tedavisinde lazer tedavisi, göz içi basıncını düşürmek için yaygın olarak kullanılan bir diğer yöntemdir. Lazer tedavisi, medikal tedaviye cevap vermeyen ya da ilaca bağlı yan etkiler yaşayan hastalar için uygun bir seçenektir. Lazer tedavisinin birkaç farklı türü vardır:
- Lazer Trabeküloplasti: Trabeküloplasti, gözdeki trabeküler ağın drenaj kapasitesini artırmak için uygulanan bir lazer tedavisidir. Lazer trabeküloplasti, özellikle PAS nedeniyle trabeküler ağın daraldığı veya kapandığı durumlarda etkili olabilir. Seçici Lazer Trabeküloplasti (SLT) ve Argon Lazer Trabeküloplasti (ALT) olmak üzere iki temel türü vardır.
- Seçici Lazer Trabeküloplasti (SLT): SLT, trabeküler ağın belirli bölgelerine hedeflenmiş düşük enerjili lazer uygulayan bir yöntemdir. Bu yöntem, trabeküler ağdaki tıkanıklıkları gidererek aköz hümörün dışa akışını artırır. SLT, genellikle minimal yan etkilerle birlikte göz içi basıncını etkili bir şekilde düşürür.
- Argon Lazer Trabeküloplasti (ALT): ALT, SLT’ye benzer bir şekilde çalışır ancak daha yüksek enerji seviyeleri kullanılır. ALT, trabeküler ağın daha geniş bir bölgesine uygulanabilir ancak SLT’ye kıyasla yan etkiler daha fazla olabilir. Bununla birlikte, ALT bazı durumlarda göz içi basıncını düşürmede daha etkili olabilir.
- Lazer İridotomi: PAS’a neden olan yapısal tıkanıklıkların bir sonucu olarak iris dokusunun trabeküler ağa yapıştığı durumlarda kullanılan bir lazer tedavisidir. İridotomi, iris dokusuna küçük bir delik açarak aköz hümörün gözdeki ön kamara ile arka kamara arasında serbestçe akmasını sağlar. Bu işlem, özellikle dar açılı glokom veya pupiller blok gibi durumların tedavisinde tercih edilir.
- Lazer Siklik Fotokoagülasyon: Bu tedavi, göz içi basıncını düşürmek için gözdeki aköz hümör üretimini azaltmayı amaçlar. Siklik fotokoagülasyon, aköz hümörün üretildiği siliyer cisim üzerinde uygulanır ve genellikle diğer tedavi yöntemlerinin etkili olmadığı ileri aşamalarda kullanılır.
Lazer tedavileri genellikle minimal invazivdir ve hızlı bir iyileşme süreci sunar. Ancak bazı durumlarda etkileri geçici olabilir ve ek tedavi gerektirebilir.
3. Cerrahi Müdahale
Medikal ve lazer tedavilerinin yeterli olmadığı durumlarda cerrahi müdahaleler tercih edilir. Cerrahi tedavi, PAS’ın ilerlediği ve göz içi basıncının ilaçlar ve lazerle kontrol altına alınamadığı vakalarda uygulanır. Başlıca cerrahi tedavi yöntemleri şunlardır:
- Trabekülektomi: Trabekülektomi, PAS’ın ileri aşamalarında en yaygın kullanılan cerrahi tedavi yöntemlerinden biridir. Bu işlemde, gözde yeni bir drenaj kanalı açılarak aköz hümörün dışarıya akışı sağlanır ve göz içi basıncı düşürülür. Trabekülektomi, göz içi basıncını kontrol altına almakta oldukça etkilidir, ancak nadir de olsa enfeksiyon ve yara izi oluşumu gibi komplikasyonlar görülebilir.
- Glokom Drenaj İmplantları: Glokom drenaj implantları, göz içi sıvısının drenajını artırmak için kullanılan cihazlardır. Bu yöntem, özellikle PAS’ın neden olduğu ciddi göz içi basıncı artışını kontrol altına almak için uygulanır. Drenaj implantları, göz içi basıncını etkili bir şekilde düşürerek optik sinir hasarını önleyebilir.
- Derin Sklerektomi: Trabekülektomiye alternatif olarak kullanılan daha az invaziv bir cerrahi yöntemdir. Bu işlemde, gözün dış katmanında bir “filtre” alanı oluşturularak sıvının daha kolay dışarıya akışı sağlanır. Derin sklerektomi, trabekülektomiye göre daha az komplikasyon riski taşıyan bir işlemdir ancak her hastada etkili olmayabilir.
- Viskokanalostomi: Bu cerrahi işlem, gözdeki Schlemm kanalı adı verilen yapının genişletilerek aköz hümörün daha etkin bir şekilde drenajını sağlamak için uygulanır. PAS nedeniyle trabeküler ağın ve Schlemm kanalının kapandığı durumlarda bu yöntem tercih edilir.
- Endoskopik Siklik Fotokoagülasyon (ECP): Göz içi basıncını düşürmek için kullanılan bir diğer cerrahi yöntemdir. ECP, gözün içindeki siliyer cisimlerin lazerle tedavi edilmesi yoluyla sıvı üretimini azaltmayı amaçlar. Bu yöntem genellikle ileri aşamalarda başvurulan bir tedavi seçeneğidir.
4. Yaşam Tarzı ve Destekleyici Tedaviler
Medikal ve cerrahi tedavilerin yanı sıra, PAS yönetiminde yaşam tarzı değişiklikleri ve destekleyici tedaviler de önemli rol oynar. Aşağıdaki önlemler, PAS’ın ilerlemesini yavaşlatabilir ve tedaviye katkıda bulunabilir:
- Düzenli göz kontrolleri: PAS, erken evrelerde belirgin belirtiler vermeyebilir. Bu yüzden düzenli göz muayeneleri, PAS’ın erken teşhis edilmesine yardımcı olabilir.
- Göz damlalarının düzenli kullanımı: Tedavi edici damlaların doktor tarafından önerilen şekilde düzenli kullanımı, göz içi basıncını kontrol altında tutmanın en etkili yollarından biridir.
- Stres yönetimi: Göz içi basıncı, stres seviyelerindeki artışla birlikte yükselebilir. Meditasyon ve yoga gibi stres yönetim teknikleri, PAS yönetimine yardımcı olabilir.
- Sağlıklı beslenme: Göz sağlığını destekleyen vitamin ve mineralleri içeren dengeli bir diyet, PAS tedavisine katkıda bulunabilir. Özellikle A, C ve E vitaminleri, lutein ve zeaksantin gibi antioksidanlar göz sağlığı açısından önemlidir.
- Egzersiz: Düzenli egzersiz, göz içi basıncını düşürebilir. Ancak bazı egzersizler, basıncı artırabileceğinden, hastaların doktorlarına danışarak uygun bir egzersiz programı belirlemesi önerilir.
PAS’ın Glokomla İlişkisi
Periferik ön sineşi, özellikle glokom gibi ciddi göz hastalıklarıyla yakından ilişkilidir. Glokom, göz içi basıncının artmasıyla optik sinirin hasar gördüğü ve geri dönüşü olmayan görme kaybına neden olan bir hastalıktır. PAS, glokomun en önemli tetikleyicilerinden biri olarak kabul edilir. Özellikle açık açılı glokom ve sekonder glokom gibi türler, PAS ile yakından ilişkilidir. Bu nedenle PAS’ın erken teşhisi ve glokomun önlenmesi, göz sağlığı açısından kritik bir öneme sahiptir.
Sonuç
Periferik ön sineşi (PAS), göz sağlığını tehdit eden ve ciddi sonuçlara yol açabilen bir durumdur. Göz içi basıncının artmasına ve glokom gibi ciddi hastalıklara neden olabilen bu patoloji, erken teşhis edilip tedavi edilmediği takdirde kalıcı görme kaybına yol açabilir. PAS’ın nedenleri, belirtileri ve tedavi yöntemleri üzerine yapılan araştırmalar, bu durumun daha iyi anlaşılmasını sağlamakta ve tedavi seçeneklerinin geliştirilmesine katkıda bulunmaktadır. Göz sağlığını korumak ve görme kaybını önlemek için PAS gibi hastalıkların ciddiyetinin farkında olmak ve düzenli göz kontrollerini ihmal etmemek büyük önem taşımaktadır.
Referanslar:
- Periferik Ön Sineşinin 4 Belirtisi, Nedenleri Ve Tedavisi (PAS)
- Kanski, J. J. (2016). Clinical Ophthalmology: A Systematic Approach. 8th ed. Elsevier.
- Shields, M. B. (2010). Textbook of Glaucoma. 6th ed. Lippincott Williams & Wilkins.
- Weinreb, R. N., & Khaw, P. T. (2004). Primary Open-Angle Glaucoma. Lancet, 363(9422), 1711-1720.
- Quigley, H. A., & Broman, A. T. (2006). The Number of People with Glaucoma Worldwide in 2010 and 2020. Br J Ophthalmol, 90(3), 262-267.
- Foster, P. J., & Buhrmann, R. (2002). The Definition and Classification of Glaucoma in Prevalence Surveys. Br J Ophthalmol, 86(2), 238-242.
- Tatham, A. J., & Medeiros, F. A. (2017). Detecting Structural Progression in Glaucoma with Optical Coherence Tomography. Ophthalmology, 124(12), 57-70.
- Sturmer, J. (2014). Anterior Segment Optical Coherence Tomography in Glaucoma. Am J Ophthalmol, 157(6), 1204-1212.
- Kass, M. A., Heuer, D. K., & Higginbotham, E. J. (2002). The Ocular Hypertension Treatment Study. Arch Ophthalmol, 120(6), 701-713.
- Quigley, H. A., & Addicks, E. M. (1981). Chronic Experimental Glaucoma in Primates. Invest Ophthalmol Vis Sci, 21(2), 149-157.
- Hitchings, R. A., & Grierson, I. (1992). Histology of Trabeculectomy. Eye, 6(3), 271-276.
- Muir, K. W., & Lee, P. P. (2010). Glaucoma Medication Adherence. J Glaucoma, 19(4), 230-236.
- Francis, B. A., Varma, R., & Chopra, V. (2011). Intraocular Pressure, Central Corneal Thickness, and Glaucoma. Am J Ophthalmol, 152(4), 714-723.
- Calkins, D. J. (2012). Critical Pathophysiology of Ganglion Cell Injury in Glaucoma. Prog Retin Eye Res, 31(6), 702-719.
- Prum, B. E., & Rosenberg, L. F. (2016). Primary Open-Angle Glaucoma. Ophthalmology, 123(1), 41-56.
- Foster, P. J., & Johnson, G. J. (2001). Glaucoma in China: How Big Is the Problem?. Br J Ophthalmol, 85(2), 1277-1282.
- Ritch, R., & Shields, M. B. (2003). The Glaucomas: Volume II – Open Angle Glaucoma and Angle Closure Glaucoma. Mosby.
- Alward, W. L. M. (2000). Medical Management of Glaucoma. N Engl J Med, 343(16), 1298-1307.
- Schuman, J. S., Hee, M. R., & Puliafito, C. A. (2004). Optical Coherence Tomography of Ocular Diseases. 2nd ed. SLACK Incorporated.
- Coleman, A. L. (1999). Glaucoma. Lancet, 354(9172), 1803-1810.
- Yücel, Y. H., & Gupta, N. (2008). Glaucoma and Retinal Ganglion Cell Loss. Am J Ophthalmol, 145(4), 748-755.
- Weinreb, R. N., Aung, T., & Medeiros, F. A. (2014). The Pathophysiology and Treatment of Glaucoma: A Review. JAMA, 311(18), 1901-1911.
- Tanna, A. P., & Johnson, M. (2018). Rho Kinase Inhibitors as a Novel Treatment for Glaucoma and Ocular Hypertension. Ophthalmology, 125(11), 1741-1756.
- Quaranta, L., Riva, I., & Gerardi, C. (2016). Quality of Life in Glaucoma: A Review of the Literature. Adv Ther, 33(6), 959-981.
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
- https://www.researchgate.net/
- https://www.mayoclinic.org/
- https://www.nhs.uk/
- https://www.webmd.com/