İmmün Trombositopenik Purpura ITP: 10 Belirtisi Ve Tedavisi

100 / 100

İmmün Trombositopenik Purpura (ITP), bağışıklık sisteminin yanlışlıkla trombosit adı verilen kan hücrelerine saldırdığı ve bu hücrelerin sayısının anormal derecede azalmasına neden olduğu otoimmün bir hastalıktır. Trombositler, kanın pıhtılaşmasında kritik bir rol oynar ve eksiklikleri durumunda kolayca kanama meydana gelir. ITP, hem çocuklarda hem de yetişkinlerde görülebilen bir hastalık olmakla birlikte, yetişkinlerde genellikle daha kronik seyir gösterir. Çocuklarda ise hastalık genellikle viral bir enfeksiyondan sonra ortaya çıkar ve çoğu durumda kısa sürede iyileşir. Bu yazıda, ITP’nin ne olduğu, belirtileri, ITP nedenleri, tanı yöntemleri ve tedavi süreçleri detaylandırılacaktır.

İmmün Trombositopenik Purpura ITP: 10 Belirtisi, Tanısı Ve Tedavisi

Hastalığın adı, bu bozukluğun temel özelliklerini tanımlar: “İmmün”, bağışıklık sisteminin işleyişi ile ilgili olduğunu, “trombositopeni” ise kandaki trombosit sayısının azaldığını ifade eder. “Purpura” ise cilt altında oluşan kanamaların, ciltte kırmızı veya mor lekeler halinde görünmesini tanımlar. Bu hastalıkta trombosit sayısının azalması, vücudun farklı bölgelerinde kanamaların ortaya çıkmasına yol açabilir ve bu durum hastanın yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. İmmün Trombositopenik Purpura, nadir görülmesine rağmen ciddi bir sağlık sorunu olabilir ve hastaların düzenli izlem ve tedavi gereksinimi olabilir.

İmmün Trombositopenik Purpura, primer ve sekonder olarak iki ana kategoriye ayrılır. Primer ITP, hastalığın başka bir durumdan kaynaklanmadığı vakaları ifade ederken, sekonder ITP, bir başka hastalığa ya da duruma bağlı olarak ortaya çıkan trombositopeniyi tanımlar. Örneğin, lupus veya HIV gibi hastalıklar sekonder ITP’ye neden olabilir. Primer ITP’nin sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte, bağışıklık sisteminin yanlış bir şekilde trombositleri hedef alması sonucu ortaya çıktığı düşünülmektedir. Ayrıca, genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin de rol oynayabileceği öne sürülmektedir.

Bu yazıda, ITP’nin çeşitli yönleri ayrıntılı olarak ele alınacaktır. ITP belirtileri, hastalığın tanı ve tedavi süreçlerine kadar olan aşamalar, hastaların karşılaştığı zorluklar ve bu hastalığın nasıl yönetilebileceği üzerinde durulacaktır. Ayrıca, ITP’nin yaşam kalitesine etkileri ve hastaların günlük yaşamında nasıl bir rol oynadığı da incelenecektir. Son olarak, hastalıkla ilgili son yıllarda yapılan araştırmalardan elde edilen veriler de değerlendirilerek, ITP’nin tedavisindeki son gelişmeler gözden geçirilecektir.

İmmün Trombositopenik Purpura ITP: 10 Belirtisi, Tanısı Ve Tedavisi

İmmün Trombositopenik Purpura Nedir?

İmmün Trombositopenik Purpura, vücudun bağışıklık sisteminin trombositleri hedef alarak yanlışlıkla yok etmesiyle karakterize edilen bir otoimmün bozukluktur. Normal şartlarda, trombositler yaralanma veya kesi durumunda kanın pıhtılaşmasını sağlayarak kanamayı durdurur. Ancak, ITP hastalarında trombosit sayısı ciddi şekilde azalır, bu da vücutta küçük kanamalardan geniş çaplı iç kanamalara kadar çeşitli komplikasyonlara neden olabilir. Trombosit sayısı düştükçe, kanamaların görülme sıklığı ve şiddeti de artar.

Sağlıklı bir insanda, trombosit sayısı mikrolitre başına 150.000 ila 450.000 arasında değişir. Ancak ITP hastalarında bu sayı genellikle 100.000’in altına düşer ve bazı vakalarda bu sayı 10.000’in bile altına inebilir. Bu durum, hastaların cilt altında purpura olarak bilinen mor veya kırmızımsı lekeler geliştirmesine, diş eti kanamaları veya burun kanamaları yaşamasına neden olabilir. Daha nadir olarak, iç organlarda ve beyin gibi hayati organlarda kanamalar da görülebilir.

İmmün Trombositopenik Purpura, hem akut hem de kronik formlarda olabilir. Çocuklarda genellikle akut formda görülür ve çoğu zaman bir enfeksiyon sonrası gelişir. Bu tür ITP vakaları genellikle kısa süre içinde tedavi gerektirmeden düzelir. Ancak yetişkinlerde kronik ITP daha yaygındır ve tedavi edilmediği takdirde yıllar boyu sürebilir. Kronik ITP, hastaların hayatını etkileyen uzun vadeli bir hastalık olabilir ve düzenli takip ile tedavi planları gerektirir.

ITP Belirtileri

İmmün Trombositopenik Purpura, bağışıklık sisteminin yanlışlıkla trombositlere saldırdığı ve bu nedenle trombosit sayısının düştüğü bir hastalıktır. Trombosit sayısının azalması, kanın pıhtılaşma yeteneğini olumsuz etkiler ve hastalarda çeşitli belirtiler ortaya çıkar. ITP belirtileri hafif düzeyde olabileceği gibi, ciddi komplikasyonlara yol açacak kadar şiddetli de olabilir. ITP belirtileri, trombosit seviyesine, kişinin yaşına, genel sağlık durumuna ve bağışıklık sisteminin tepkisine göre değişiklik gösterebilir. İşte ITP’nin en yaygın belirtileri:

1. Ciltte Morluklar ve Kanamalar (Purpura ve Peteşi)

ITP’nin en karakteristik belirtilerinden biri, ciltte görülen küçük kırmızı veya mor lekeler (peteşi) ile geniş, mor renkteki düzensiz lekeler (purpura) oluşumudur. Peteşi, trombosit eksikliği nedeniyle kılcal damarların çatlamasıyla meydana gelir ve genellikle bacaklar, ayaklar veya alt karın bölgesinde görülür. Bu lekeler ağrısızdır ve deriye hafif baskı uygulandığında kaybolmaz.

Purpura, genellikle vücudun travmaya maruz kalan bölgelerinde oluşur ve cilt altındaki kanamalar nedeniyle daha belirgin hale gelir. Bazı durumlarda bu morluklar, hastaların herhangi bir çarpma ya da darbe almadığını belirttiği durumlarda bile ortaya çıkar.

2. Burun ve Diş Eti Kanamaları

ITP’li bireylerde sık görülen bir başka belirti de spontan burun kanamalarıdır. Trombosit sayısının düşük olması nedeniyle burun içindeki kılcal damarlar kolayca çatlar ve kanamalar kontrol altına alınmakta zorlanabilir. Benzer şekilde, diş eti kanamaları da sıkça rapor edilir. Özellikle diş fırçalarken veya yemek yerken oluşan bu kanamalar, trombosit eksikliğinin bir göstergesidir.

Bu tür kanamalar genellikle hafif olsa da, uzun süre durmayan veya tekrarlayan kanamalar daha ciddi komplikasyonların habercisi olabilir ve dikkatle izlenmelidir.

3. Adet Kanamalarında Artış (Menoraji)

Kadın hastalarda, ITP adet döngüsünü de etkileyebilir. Adet kanamalarının normalden daha uzun sürmesi ya da miktar olarak fazla olması (menoraji), trombosit eksikliğinden kaynaklanır. Bu durum, hem demir eksikliğine hem de kansızlığa yol açarak hastanın genel sağlık durumunu olumsuz etkileyebilir.

Bazı kadınlarda, ITP ile birlikte adet döneminde yoğunlaşan ağrı ve halsizlik gibi ek semptomlar da gözlenebilir.

4. Kolay Çürük Oluşumu

ITP’li bireylerde, vücudun farklı bölgelerinde çürükler sık ve kolay bir şekilde oluşur. Çürüklerin büyüklüğü ve rengi trombosit eksikliğinin ciddiyetine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Çoğu zaman bu çürükler, ufak bir çarpmayla ya da hafif bir travmayla ortaya çıkar.

Çürüklerin bu kadar sık görülmesi, kan damarlarının çevresindeki koruyucu mekanizmanın zayıfladığına işaret eder ve hastanın günlük yaşamını etkileyebilir.

5. Sık Görülen ve Uzun Süren Kanamalar

Trombosit seviyelerindeki azalma nedeniyle, ITP’li hastalarda kanamalar yalnızca daha kolay oluşmakla kalmaz, aynı zamanda daha uzun süre devam eder. Kesik, sıyrık ya da cerrahi müdahaleler sonrasında kanamanın durdurulması normalden daha zor hale gelebilir.

Ayrıca, sindirim sistemi veya idrar yollarında gizli kanamalar da görülebilir. Bu durum, dışkıda veya idrarda kan tespit edilmesi şeklinde kendini gösterebilir ve ciddi komplikasyonların habercisi olabilir.

6. Yorgunluk ve Halsizlik

ITP’li hastalar, özellikle ciddi trombosit düşüklüğü olanlar, genellikle sürekli bir yorgunluk ve halsizlik hissi yaşar. Bu durum, hem trombosit eksikliğinin vücutta yarattığı stresle hem de sık kan kaybıyla ilişkilidir.

Yorgunluk, hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürebilir ve günlük aktivitelerini yerine getirmekte zorlanmalarına neden olabilir.

7. İç Kanama Riski

Trombosit seviyelerinin çok düşük olduğu vakalarda, daha ciddi bir belirti olan iç kanama riski ortaya çıkar. Bu durum karın ağrısı, baş dönmesi, bayılma ya da bilinç kaybı gibi semptomlarla kendini gösterebilir. İç kanamalar, genellikle mide, bağırsaklar veya beyinde meydana gelir ve acil tıbbi müdahale gerektirir.

Beyin kanaması gibi durumlar nadir olsa da, ITP’nin ciddi komplikasyonlar yaratabileceğinin bir göstergesidir ve hastaların düzenli olarak kontrol edilmesi bu nedenle önemlidir.

8. Kanlı Kusma veya Kanlı Dışkı (Hematemez ve Melena)

ITP’nin daha ileri safhalarında, mide ya da bağırsak kanamaları görülebilir. Hastalar, kusmalarında taze ya da kahverengi görünümlü kan fark edebilir (hematemez). Benzer şekilde, dışkının siyah renk alması ya da taze kan içermesi (melena), gastrointestinal sistemde kanama olduğuna işaret eder.

Bu belirtiler, trombosit eksikliğinin neden olduğu ağır bir kanama problemi olduğunun göstergesidir ve acil müdahale gerektirir.

9. Baş Ağrısı ve Nörolojik Belirtiler

Nadir olmakla birlikte, ITP’nin şiddetli vakalarında beyinde kanama oluşabilir. Bu, şiddetli baş ağrıları, görme problemleri, bilinç kaybı, nöbetler ya da ani hareketlerde zorluk gibi belirtilerle kendini gösterebilir.

Beyin kanaması, ITP’nin en tehlikeli komplikasyonlarından biridir ve hızlı müdahale edilmediği durumlarda ölümcül olabilir.

10. Çocuklarda ITP Belirtileri

Çocuklarda ITP genellikle enfeksiyonlardan sonra ortaya çıkar ve belirtileri yetişkinlerle benzerlik gösterse de, daha hafif seyredebilir. Ancak burun kanamaları ve kolay çürük oluşumu çocuklarda daha yaygın görülür. Çocukların fiziksel aktiviteler sırasında çarpma ve düşmelere karşı daha hassas olması, bu ITP belirtilerinin daha sık fark edilmesine neden olabilir.

ITP Nedenleri

ITP nedenleri bilinmemekle birlikte, bağışıklık sisteminin bir anormalliği olarak kabul edilir. Bağışıklık sistemi normalde vücuda giren yabancı maddelere saldırırken, ITP’de bu sistem trombositleri yabancı olarak algılar ve onları yok etmeye çalışır. Trombositlere karşı geliştirilen otoantikorlar, trombositlerin dalakta tahrip olmasına yol açar. Sonuç olarak, kemik iliği yeni trombositler üretmeye çalışsa da, bu yıkım süreci hızla devam eder ve trombosit sayısında ciddi bir azalma görülür.

Bazı durumlarda, İmmün Trombositopenik Purpura viral bir enfeksiyondan sonra ortaya çıkabilir. Özellikle çocuklarda, grip, kızamık veya su çiçeği gibi yaygın enfeksiyonlardan sonra ITP geliştiği gözlemlenmiştir. Bu tür enfeksiyonlar, bağışıklık sistemini tetikleyebilir ve yanlış bir immün yanıtın ortaya çıkmasına neden olabilir. Bununla birlikte, yetişkinlerde bu tür bir ilişki daha nadir olup, hastalığın kronik hale gelme olasılığı daha yüksektir.

Ayrıca, bazı ilaçlar da ITP’ye neden olabilir. Özellikle antibiyotikler ve bazı antiviral ilaçlar, bağışıklık sisteminin trombositlere saldırmasına yol açabilir. Bunun yanı sıra, otoimmün hastalıklar, HIV, Hepatit C gibi viral enfeksiyonlar ve bazı kanser türleri de sekonder ITP nedenleri arasında sayılabilir.

ITP Tanısı

İmmün Trombositopenik Purpura, kan trombositlerinin bağışıklık sistemi tarafından yanlışlıkla hedef alınarak yıkıldığı otoimmün bir hastalıktır. Tanı süreci, trombosit sayısındaki düşüklüğün nedenini belirlemek için kapsamlı bir değerlendirmeyi gerektirir. ITP tanısı genellikle diğer olası nedenlerin dışlanmasıyla konur, bu nedenle ayrıntılı bir klinik öykü, fizik muayene ve laboratuvar testleri kritik öneme sahiptir.

1. Klinik Öykü ve Fizik Muayene

ITP tanısı koymada ilk adım, hastanın detaylı bir klinik öyküsünün alınmasıdır. Bu süreçte şu sorulara odaklanılır:

  • Kanama Hikâyesi: Hastanın burun kanaması (epistaksis), diş eti kanaması, deri altında peteşi (küçük kırmızı noktalar) veya purpura (morumsu döküntüler) gibi belirtiler yaşayıp yaşamadığı sorgulanır. Adet kanamalarının aşırı olduğu durumlar da dikkate alınır.
  • Enfeksiyon Geçmişi: Özellikle viral enfeksiyonlar (örneğin Epstein-Barr virüsü, HIV) sonrası trombositopeni gelişip gelişmediği araştırılır.
  • İlaç Kullanımı: Trombositopeniye neden olabilecek heparin, antibiyotikler veya diğer ilaçların kullanımı sorgulanır.
  • Aile Geçmişi: Ailede benzer kanama bozukluklarının olup olmadığı değerlendirilir.
  • Hastalığın Seyri: Semptomların aniden mi yoksa kronik olarak mı başladığı göz önünde bulundurulur. Akut başlangıç daha çok çocuklarda görülürken, kronik seyir yetişkinlerde daha yaygındır.

Fizik muayenede:

  • Hepatosplenomegali (karaciğer ve dalak büyümesi): Genellikle ITP’de görülmez, ancak diğer hastalıkları dışlamak için değerlendirilir.
  • Lenfadenopati (lenf bezi büyümesi): Genelde yoktur. Bunun varlığı, başka hematolojik hastalıkları düşündürür.
  • Deri Bulguları: Peteşi ve purpura tipik bulgular arasındadır.

2. Laboratuvar Testleri

Laboratuvar incelemeleri, ITP tanısını doğrulamak ve diğer nedenleri dışlamak için gereklidir.

  • Tam Kan Sayımı (Hemogram): Trombosit sayısı genellikle <100.000/mm³’tür. Diğer kan hücrelerinde (örneğin beyaz kan hücreleri veya kırmızı kan hücreleri) herhangi bir anormallik genellikle beklenmez. Ancak eşlik eden sitopeniler farklı bir tanıyı akla getirebilir.
  • Kan Yayması: Periferik kan yayması mikroskopla incelenerek trombositlerin morfolojisi ve sayısı değerlendirilir. Bu, yalancı trombositopeniyi dışlamak ve kemik iliği kaynaklı bozuklukları tespit etmek için önemlidir. Megakaryositler normal veya artmış olabilir, bu da kemik iliğinin trombosit üretmeye çalıştığını gösterir.
  • Kemik İliği Biyopsisi: Genellikle yalnızca atipik durumlarda, ileri yaşta olan hastalarda veya tedaviye yanıt vermeyen olgularda uygulanır. Bu biyopsi, lösemi veya miyelodisplastik sendrom gibi diğer hastalıkları dışlamak için yapılır.

3. İmmünolojik Testler

ITP’nin otoimmün bir hastalık olduğu düşünülürse, bağışıklık sistemiyle ilişkili testler de yapılabilir.

  • Antiplatelet Antikor Testleri: Trombositlere karşı üretilmiş otoantikorlar araştırılır. Ancak bu testler, her zaman kesin sonuç vermez ve tanıyı tek başına doğrulamak için kullanılmaz.
  • HIV ve Hepatit Testleri: Özellikle viral enfeksiyonların dışlanması için bu testler önerilir. HIV ve hepatit C gibi enfeksiyonlar, sekonder trombositopeniye neden olabilir.
  • Helicobacter pylori Testi: Helicobacter pylori enfeksiyonunun ITP ile ilişkili olduğu durumlar vardır. Bu nedenle, özellikle kronik ITP’li bazı hastalarda bu enfeksiyonun tespiti için testler yapılabilir.

4. Diğer Ayırıcı Tanılar

ITP tanısı, diğer nedenler dışlandıktan sonra konur. Bu nedenle, tanı koyarken aşağıdaki durumlar mutlaka dikkate alınmalıdır:

  • Lupus ve diğer otoimmün hastalıklar: Sistemik Lupus Eritematozus (SLE) gibi hastalıklar, ITP benzeri belirtilerle seyredebilir.
  • Trombositopenik Trombik Purpura (TTP): Farklı bir mekanizma ile trombositlerin tüketildiği bir bozukluktur ve mikrotrombuslarla ilişkilidir. TTP’nin erken tanısı hayat kurtarıcıdır.
  • Miyelodisplastik Sendrom: Özellikle ileri yaşlarda görülen ve ITP’ye benzer trombosit düşüklüğüne yol açabilen bir durumdur.
  • Kemoterapi veya Radyasyon: Bu durumların öyküsü sorgulanmalı, çünkü kemik iliği baskılanmasına bağlı trombositopeni görülebilir.

5. ITP Tanısında Kullanılan Tanı Kriterleri

ITP tanısı için evrensel olarak kabul edilmiş bir tek kriter bulunmamakla birlikte, genel olarak aşağıdaki unsurlar dikkate alınır:

  1. Trombosit Sayısı: Genellikle 100.000/mm³’ün altındadır.
  2. Kemik İliği Bulguları: Megakaryosit sayısında artış görülürken, diğer kan hücrelerinde genellikle anormallik yoktur.
  3. Sekonder Sebeplerin Dışlanması: Enfeksiyonlar, ilaçlar ve diğer hematolojik hastalıklar dışlandıktan sonra ITP düşünülür.

6. Tanı İçin Özel Durumlar

  • Çocuklarda ITP: Genellikle akut başlar ve viral enfeksiyonlardan sonra görülür. Çoğunlukla kendiliğinden iyileşir.
  • Yetişkinlerde ITP: Daha kronik bir seyir gösterir ve genellikle altta yatan bir bağışıklık sistemi bozukluğu ile ilişkilidir.
  • Hamilelikte ITP: Tanı zorlu olabilir, çünkü gebeliğin fizyolojik olarak trombosit sayısını düşürdüğü bilinmektedir.

Sonuç olarak, İmmün Trombositopenik Purpura tanısı, detaylı bir değerlendirme ve diğer olası ITP nedenlerinin dışlanmasını gerektirir. Doğru bir tanı koymak, uygun tedavinin planlanmasında hayati önem taşır.

İmmün Trombositopenik Purpura ITP: 10 Belirtisi, Tanısı Ve Tedavisi

ITP Tedavisi

İmmün Trombositopenik Purpura, bağışıklık sisteminin trombositlere saldırması sonucu oluşan bir otoimmün hastalıktır. ITP tedavisi, hastanın yaşı, trombosit seviyeleri, kanama semptomlarının şiddeti ve genel sağlık durumu gibi birçok faktöre bağlı olarak bireyselleştirilir. Amaç, trombosit seviyelerini güvenli bir aralığa yükseltmek ve aşırı kanama riskini kontrol altına almaktır. ITP tedavisinde kullanılan yöntemler şu başlıklar altında incelenebilir:

1. Steroid Tedavisi

Steroidler, ITP’nin birinci basamak tedavisinde sıkça kullanılan ilaçlardır. Prednizon veya metilprednizolon gibi kortikosteroidler, bağışıklık sisteminin trombositlere saldırmasını baskılayarak trombosit sayısını artırabilir.

  • Etkili Mekanizma: Kortikosteroidler, bağışıklık hücrelerinin aşırı aktif tepkisini baskılayarak trombosit yıkımını azaltır.
  • Kullanımı: Steroid tedavisi genellikle kısa süreli uygulanır, çünkü uzun vadeli kullanım ciddi yan etkilere yol açabilir (örneğin, osteoporoz, kilo alımı, diyabet, enfeksiyon riski).
  • Yan Etkiler: İştah artışı, uyku bozukluğu, hipertansiyon ve mide sorunları gibi yan etkiler görülebilir.

Steroid tedavisine yanıt veren hastalarda, kanama semptomları hızla azalabilir ve trombosit seviyelerinde birkaç hafta içinde iyileşme gözlemlenebilir.

2. İmmünoglobulin (IVIG) ve Anti-D Tedavisi

IVIG (intravenöz immünoglobulin) ve Anti-D immünoglobulin, bağışıklık sistemi trombosit yıkımını artırdığında hızlı bir tedavi seçeneği sunar.

  • IVIG Tedavisi: Bağışıklık sistemindeki antikorların işleyişini geçici olarak değiştirerek trombosit yıkımını azaltır. Genellikle akut kanama riskini azaltmak için kısa süreli uygulanır.
  • Anti-D İmmünoglobulin: Özellikle Rh(D)-pozitif hastalarda kullanılan bir alternatiftir. Bu tedavi dalak tarafından trombositlerin yıkımını azaltarak trombosit seviyelerini yükseltir.

Bu tedaviler hızlı etki gösterse de etkileri genellikle geçicidir ve daha uzun süreli çözümler gerektiren durumlarda bir köprü tedavi olarak kullanılır.

3. Trombopoietin Reseptör Agonistleri (TPO-RA)

TPO-RA, trombosit üretimini artırmayı hedefleyen ilaçlardır. Romiplostim ve eltrombopag gibi ilaçlar, kemik iliğinde trombosit üretimini teşvik eder.

  • Etkili Mekanizma: Bu ilaçlar, trombosit üretimini kontrol eden trombopoietin reseptörlerini aktive ederek kemik iliğinde trombosit üretimini artırır.
  • Uzun Süreli Kullanım: Genellikle steroid tedavisine yanıt vermeyen veya kronik ITP hastalarında tercih edilir.
  • Yan Etkiler: Baş ağrısı, yorgunluk, mide bulantısı ve nadiren tromboz riski gibi yan etkiler gözlenebilir.

TPO-RA, kronik ITP yönetiminde etkili ve güvenli bir seçenek olarak kabul edilmektedir. Bu tedaviyle, hastaların çoğu stabil trombosit seviyelerine ulaşabilir.

4. Bağışıklık Baskılayıcı Tedaviler

Steroid ve IVIG gibi tedavilere yanıt vermeyen hastalarda bağışıklık sistemini baskılayan diğer ilaçlar kullanılabilir.

  • Rituksimab: B lenfositlerini hedef alan bir monoklonal antikordur. Bu hücreler, trombositlere saldıran otoantikorlardan sorumlu olduğu için rituksimab tedavisi, trombosit seviyelerinin yükselmesine yardımcı olabilir.
  • Diğer İmmünosupresanlar: Azatiyoprin, siklosporin veya mikofenolat mofetil gibi ilaçlar bağışıklık sistemini genel olarak baskılayarak trombosit kaybını azaltır.

Bu tedaviler genellikle ciddi veya kronik ITP vakalarında kullanılır ve dikkatli izlem gerektirir, çünkü bağışıklık sisteminin baskılanması enfeksiyon riskini artırabilir.

5. Dalak Ameliyatı (Splenektomi)

Splenektomi, dalak çıkarılmasını içeren bir cerrahi işlemdir ve steroid veya diğer tedavilere yanıt vermeyen hastalar için bir seçenektir.

  • Etkili Mekanizma: Dalak, trombositleri yok eden bağışıklık hücrelerinin çoğunun bulunduğu bir organdır. Dalak çıkarıldığında trombosit yıkımı önemli ölçüde azalır.
  • Başarı Oranı: Splenektomi, hastaların büyük bir bölümünde uzun vadeli bir çözüm sunar. Ancak tüm hastalarda etkili olmayabilir.
  • Riskler: Enfeksiyon riski artar, bu nedenle splenektomi geçiren hastalara yaşam boyu enfeksiyon önleyici tedaviler önerilebilir.

Splenektomi, özellikle diğer tedavilerden fayda görmeyen ve uzun vadeli stabil trombosit seviyelerine ihtiyaç duyan hastalarda değerlendirilen bir yöntemdir.

6. Kanama Riskine Yönelik Destekleyici Tedaviler

Trombosit seviyeleri çok düşük olduğunda veya ciddi kanama durumlarında, destekleyici tedaviler uygulanabilir:

  • Trombosit Transfüzyonu: Ciddi kanama riski olan veya aktif kanaması bulunan hastalarda trombosit seviyelerini geçici olarak yükseltmek için kullanılır.
  • Traneksamik Asit: Kanamayı azaltmak için antifibrinolitik ajan olarak kullanılır. Özellikle mukozal kanamalarda etkilidir.

Bu destekleyici yöntemler genellikle diğer tedavilerle birlikte kullanılır ve acil durumlarda hayati önem taşır.

7. Yaşam Tarzı ve Komorbidite Yönetimi

ITP tedavisinin bir diğer önemli yönü, hastaların yaşam tarzını düzenleyerek hastalığı yönetmesidir:

  • Kanama Riskini Azaltmak: Travmaya neden olabilecek sporlardan kaçınılmalı ve kesici alet kullanımı sırasında dikkatli olunmalıdır.
  • İlaçlardan Kaçınma: Aspirin, ibuprofen gibi kanamayı artırabilecek ilaçlardan kaçınılmalıdır.
  • Psikolojik Destek: Kronik ITP hastaları için stres ve kaygıyı yönetmek, hastalık semptomlarının kontrolünde yardımcı olabilir.

Tedaviye Yanıtın İzlenmesi

ITP tedavisinin etkinliği, trombosit sayıları, kanama belirtileri ve hastanın genel durumu üzerinden değerlendirilir. Hastaların düzenli aralıklarla hematolog kontrolüne gitmesi ve tedavi sürecinin dikkatle izlenmesi gereklidir. Tedavi planı, hastanın bireysel yanıtına göre gerektiğinde yeniden düzenlenebilir.

Sonuç olarak, ITP tedavisi çok yönlü bir yaklaşım gerektirir. Her hastanın tedaviye yanıtı farklılık gösterdiğinden, tedavi planı bireysel ihtiyaçlara göre optimize edilmelidir

Sonuç

İmmün Trombositopenik Purpura, bağışıklık sisteminin trombositlere saldırdığı ve bu hücrelerin sayısının ciddi şekilde azalmasına neden olan bir hastalıktır. Çeşitli belirtilerle kendini gösterebilen bu hastalık, doğru tanı ve tedavi ile yönetilebilir. ITP tedavisinde kullanılan yöntemler hastanın durumuna göre değişiklik gösterir. Hastaların düzenli kontrol altında tutulması, trombosit sayısının izlenmesi ve tedavi planlarının bu duruma göre düzenlenmesi oldukça önemlidir.

Referanslar:

  1. İmmün Trombositopenik Purpura ITP: 10 Belirtisi, Tanısı Ve Tedavisi
  2. https://scholar.google.com/
  3. https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
  4. https://www.researchgate.net/
  5. https://www.mayoclinic.org/
  6. https://www.nhs.uk/
  7. https://www.webmd.com/
İmmün Trombositopenik Purpura ITP: 10 Belirtisi, Tanısı Ve Tedavisi
İmmün Trombositopenik Purpura ITP: 10 Belirtisi, Tanısı Ve Tedavisi
Sağlık Bilgisi Paylaş !