Anal Kanser Belirtileri, Nedenleri, Tanısı, Tedavisi 2
Anal kanser, anüsün çevresindeki dokularda başlayan nadir bir kanser türüdür. Bu kanser, anüsün astarını oluşturan hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyüyerek tümör oluşturmasıyla ortaya çıkar. Anüs, dışkının vücuttan atıldığı sindirim sisteminin son bölümüdür. Anal kanser, diğer kanser türlerine kıyasla daha az yaygın olmasına rağmen, son yıllarda vaka sayısında artış gözlemlenmiştir. Bu artış, büyük ölçüde human papilloma virüs (HPV) enfeksiyonlarının ve diğer risk faktörlerinin yaygınlaşmasına bağlanmaktadır. Anal kanser erken dönemde tespit edildiğinde tedavi edilebilir bir hastalıktır, bu nedenle farkındalığın artırılması ve erken teşhis önem taşımaktadır.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Anal Kanser Belirtileri, Nedenleri, Tanısı, Tedavisi
Anal kanserin kesin nedenleri hala tam olarak anlaşılamamış olsa da, çeşitli risk faktörleri hastalığın gelişme olasılığını artırmaktadır. HPV enfeksiyonu, anal kanser gelişiminde en yaygın nedenlerden biridir. HPV, cinsel yolla bulaşan bir virüstür ve farklı türleri anal bölgede hücre değişimlerine yol açarak kansere neden olabilir. Aynı zamanda sigara kullanımı, zayıf bağışıklık sistemi ve bazı cinsel alışkanlıklar da anal kanser riskini artıran diğer faktörler arasındadır. Genetik faktörlerin de hastalığın gelişiminde rol oynayabileceği düşünülmektedir, ancak bu konu üzerinde yapılan araştırmalar sınırlıdır.
Belirtileri, diğer yaygın hastalıklarla karıştırılabileceği için anal kanserin teşhisi bazen zor olabilir. Anal kanserin en sık görülen belirtileri arasında anal bölgede ağrı, kaşıntı, kanama ve anüs çevresinde şişlik bulunmaktadır. Bazı durumlarda hastalar dışkı yaparken zorlanma ya da anormal akıntı fark edebilirler. Bu belirtiler genellikle hemoroid veya anal fissür gibi daha yaygın hastalıklarla ilişkilendirilse de, uzun süre devam eden şikayetler mutlaka bir sağlık uzmanı tarafından değerlendirilmelidir.
Anal kanser tanısında çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. İlk olarak, hastanın tıbbi geçmişi ve fiziksel muayenesi yapılır. Anal bölgedeki anormallikler incelenir ve gerekirse biyopsi alınarak mikroskobik incelemeye gönderilir. Görüntüleme testleri de tümörün yayılma derecesini belirlemek amacıyla kullanılabilir. Tanı sürecinin ardından kanserin evresine göre uygun tedavi seçenekleri belirlenir. Cerrahi müdahale, radyoterapi ve kemoterapi en yaygın tedavi yöntemleridir ve hastalığın evresine göre kombinasyon halinde kullanılabilir.
Anal Kanser Nedenleri
Anal kanserin gelişmesinde çeşitli biyolojik, çevresel ve yaşam tarzıyla ilgili faktörler etkilidir. Kesin nedenler her zaman belirlenemese de, belirli risk faktörlerinin hastalığın ortaya çıkma olasılığını artırdığı bilinmektedir.
1. Human Papilloma Virüsü (HPV) Enfeksiyonu
HPV, anal kanserin gelişiminde en önemli nedenlerden biridir.
- Cinsel yolla bulaşır: Özellikle anal cinsel ilişki, HPV bulaşma riskini artırır.
- Yüksek riskli HPV türleri: Bazı HPV türleri (özellikle HPV-16 ve HPV-18) kansere yol açma potansiyeline sahiptir.
- HPV enfeksiyonlarının yaygınlığı: HPV, yalnızca anal kanser değil, aynı zamanda rahim ağzı kanseri gibi diğer kanser türlerine de yol açabilir.
2. Bağışıklık Sisteminin Zayıf Olması
Bağışıklık sistemi baskılanmış bireylerde anal kanser riski daha yüksektir.
- HIV pozitif bireyler: HIV taşıyan bireylerin bağışıklık sistemi zayıfladığı için anal kanser riski artar.
- Organ nakli sonrası tedaviler: Nakil sonrası bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar kullanılması riski artırabilir.
3. Sigara Kullanımı
Sigara içmek, anal kanser riskini artıran önemli bir faktördür.
- Kanserojen maddelerin birikimi: Sigaranın içeriğindeki toksik maddeler, hücrelerde anormal değişikliklere neden olabilir.
- Bağışıklık sistemine zarar: Sigara kullanımı, vücudun enfeksiyonlara ve anormal hücre büyümesine karşı savunmasını zayıflatır.
4. Yaş ve Cinsiyet
Anal kanser, genellikle 50 yaş ve üzerindeki bireylerde daha sık görülür.
- Yaşla birlikte artan risk: Hücresel yenilenme kapasitesinin azalması, anormal hücre büyümesini kolaylaştırır.
- Cinsiyet farkı: Bazı çalışmalarda, kadınlarda anal kanser riskinin erkeklere göre daha yüksek olduğu bildirilmiştir. Ancak bu fark, HPV enfeksiyonlarının yaygınlığı ile de ilişkilendirilebilir.
5. Anal Cinsel İlişki ve Cinsel Davranışlar
Anal kanser, anal cinsel ilişkiye giren bireylerde daha yaygın olarak görülmektedir.
- HPV bulaşma riskinin artması: Korunmasız anal ilişki, virüsün yayılmasına zemin hazırlar.
- Birden fazla cinsel partner: Cinsel partner sayısının fazla olması, HPV bulaşma ihtimalini artırır.
6. Aile Öyküsü ve Genetik Faktörler
Bazı bireylerde, ailesel yatkınlık nedeniyle anal kanser gelişme riski daha yüksektir.
- Ailede kanser öyküsü: Ailede bağırsak, rektum ya da anal kanser vakalarının bulunması riski artırabilir.
- Genetik mutasyonlar: Kanserle ilişkilendirilen bazı genetik mutasyonlar da hastalığın gelişiminde rol oynayabilir.
7. Kronik İnflamasyon ve Enfeksiyonlar
Anüs bölgesinde uzun süreli enfeksiyon veya inflamasyon, kanser gelişimine zemin hazırlayabilir.
- Kronik anal fissürler: Uzun süre iyileşmeyen anal çatlaklar kansere dönüşme riski taşır.
- Human Immunodeficiency Virus (HIV) enfeksiyonu: HIV enfeksiyonu olan bireylerde, anal kanser daha sık görülür.
Bu nedenlerin farkında olmak, anal kanserden korunmak ve erken teşhis için önemlidir. Düzenli taramalar ve HPV aşısı gibi önlemler, hastalık riskini azaltabilir.
Anal Kanser Belirtileri
Anal kanserin belirtileri, hastalığın evresine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Erken evrelerde çok hafif belirtiler ortaya çıkarken, hastalık ilerledikçe semptomlar daha belirgin hale gelir. Belirtilerin çoğu, hemoroid ya da anal fissür gibi yaygın rahatsızlıklarla karıştırılabilir. Ancak belirtilerin sürekli veya şiddetli hale gelmesi durumunda bir uzmana danışmak gereklidir.
1. Makattan Kanama
Makattan gelen kanama, anal kanserin en sık rastlanan belirtilerinden biridir.
- Parlak kırmızı renkte kan: Bu durum, anüs bölgesinde taze kanamaya işaret eder.
- Dışkıda kan veya mukus: Bazen kan, dışkıya bulaşmış şekilde de görülebilir.
- Aralıklı veya sürekli kanama: Başlangıçta aralıklı olarak meydana gelen kanama, ilerleyen evrelerde daha sık hale gelebilir.
Bu tip kanamalar, genellikle hemoroid ile karıştırılır. Ancak devam eden ve açıklanamayan kanamalar için mutlaka bir hekime başvurulmalıdır.
2. Makatta Kaşıntı ve Tahriş
Anal kanser, bölgedeki dokuların hasar görmesi nedeniyle yoğun kaşıntı ve tahrişe yol açabilir.
- Sürekli kaşıma isteği: Bu durum bölgedeki hassasiyeti artırarak daha fazla rahatsızlığa neden olabilir.
- Tahriş nedeniyle iltihaplanma: Anüs çevresindeki derinin tahriş olması, bazen enfeksiyonlara da yol açabilir.
Kaşıntının kronik hale gelmesi, altta yatan bir problem olabileceğine işaret eder.
3. Ağrı ve Rahatsızlık Hissi
Anüs ve çevresindeki ağrı, anal kanserin yaygın belirtilerinden biridir.
- Otururken veya dışkılama sırasında ağrı: İleri evrelerde, ağrı günlük aktiviteleri etkileyebilir.
- Yanma hissi: Ağrıya ek olarak anüste sürekli bir yanma hissi oluşabilir.
- Gece ağrıları: İlerlemiş vakalarda, ağrı gece uykularını da etkileyebilir.
4. Kitle veya Şişlik Oluşumu
Hastalar, anüs bölgesinde elle hissedilebilen şişlikler ya da kitle fark edebilir.
- Hissedilebilen yumrular: Bu yumrular genellikle dışkılama sırasında fark edilir.
- Şişlikler: Bazı vakalarda bu şişlikler ağrısız olabilirken, bazı durumlarda ağrılı hale gelebilir.
5. Bağırsak Alışkanlıklarında Değişiklikler
Anal kanser, bağırsak düzeninde bozulmalara yol açabilir.
- Kabızlık veya ishal: Bağırsak alışkanlıklarındaki ani değişiklikler hastalığın habercisi olabilir.
- Dışkının incelmesi: Anüs çevresinde tümör varlığı, dışkının normalden daha ince ve şekilsiz olmasına neden olabilir.
- Sürekli dışkılama hissi: Hastalar tuvaletten çıktıktan kısa süre sonra yeniden dışkılama ihtiyacı hissedebilir.
Bu belirtilerin varlığı durumunda erken teşhis için hızlı hareket etmek oldukça önemlidir.
Anal Kanser Tanısı
Anal kanser tanısında bir dizi test ve inceleme yapılır. Tanı süreci, kanserin ne kadar ilerlediğini belirlemek ve en uygun tedavi seçeneklerini sunmak amacıyla gerçekleştirilir.
- Fiziksel Muayene: Doktor, anüs ve çevresindeki alanı fiziksel olarak inceler. Elle yapılan muayene sırasında doktor, anormal kitleleri veya şişlikleri hissedebilir.
- Anoskopi ve Proktoskopi: Anoskopi, anüsün içini incelemek için kullanılan bir prosedürdür. Küçük bir tüp ile anüs içine girilerek detaylı bir inceleme yapılır. Proktoskopi ise rektum ve alt kolonun incelendiği bir testtir. Bu testlerle herhangi bir anormallik veya kitle gözlemlenebilir.
- Biyopsi: Eğer doktor şüpheli bir kitle bulursa, biyopsi yaparak kanserli hücrelerin varlığı mikroskobik olarak incelenir. Bu işlem sırasında şüpheli doku örneği alınır ve kanser olup olmadığı belirlenir.
- Görüntüleme Testleri: MRI, CT taramaları ve PET taramaları gibi görüntüleme testleri, tümörün yayılma derecesini ve büyüklüğünü belirlemek için kullanılır. Bu testler, kanserin diğer organlara yayılıp yayılmadığını da ortaya koyabilir.
- Kan Testleri: Kan testleri, genel sağlık durumunu değerlendirmek ve kanserin yayılma olasılığını belirlemek için yapılır. Özellikle HIV pozitif bireylerde kanser riski daha yüksek olduğu için HIV testi de tanı sürecine dahil edilebilir.
Anal Kanser Tedavisi
Anal kanser tedavisi, hastalığın evresi, tümörün boyutu ve hastanın genel sağlık durumu gibi faktörlere bağlı olarak planlanır. Tedavi seçenekleri cerrahi müdahale, radyoterapi, kemoterapi ve immünoterapiyi içerir. Her bir tedavi yöntemi hastanın durumuna özel olarak uygulanır ve genellikle birden fazla tedavi yöntemi kombine edilerek daha başarılı sonuçlar elde edilir. Aşağıda, anal kanser tedavisinin detaylı incelemesini bulabilirsiniz.
1. Cerrahi Müdahale
Cerrahi, anal kanserin tedavisinde yaygın olarak kullanılan yöntemlerden biridir. Ancak cerrahi müdahale, kanserin evresine ve tümörün konumuna göre değişiklik gösterebilir. Cerrahi, genellikle erken evrede teşhis edilen ve küçük tümörlere sahip hastalar için tercih edilir. Cerrahi müdahaleler, minimal invaziv (küçük bir bölgeye odaklanan) veya daha kapsamlı olabilir. En yaygın cerrahi tedavi yöntemleri şunlardır:
- Lokal Eksizyon: Küçük ve erken evre tümörlerin çıkarılması için kullanılan bu cerrahi işlem, tümörün çevresindeki sağlıklı dokuyla birlikte çıkarılmasını içerir. Bu operasyon sırasında tümörün tamamı temizlenmeye çalışılır ve anüs çevresindeki kaslara zarar vermemek amaçlanır. Lokal eksizyon sonrasında hastalar genellikle normal dışkılama işlevini koruyabilirler.
- Abdominoperineal Rezeksiyon (APR): Eğer tümör daha büyükse veya kanser ilerlemişse, daha kapsamlı bir cerrahi müdahale gerekebilir. APR işlemi sırasında anüs, rektum ve sigmoid kolonun bir kısmı çıkarılır. Bu operasyon, tümörün yayılma riskini azaltmak için yapılır. APR sonrasında hastalara kalıcı kolostomi uygulanır. Kolostomi, bağırsaklardan gelen dışkının bir torba aracılığıyla vücuttan atılmasını sağlar, çünkü anüs ve rektum çıkarıldığından normal dışkılama mümkün değildir.
Cerrahi tedaviler genellikle küçük, sınırlı tümörler için kullanılır. Ancak kanser yayılmışsa veya anüs çevresindeki dokulara derinlemesine nüfuz etmişse, cerrahi tedavi genellikle diğer yöntemlerle kombine edilir.
2. Radyoterapi
Radyoterapi, kanser hücrelerini öldürmek veya büyümelerini durdurmak için yüksek enerjili ışınların kullanıldığı bir tedavi yöntemidir. Anal kanser tedavisinde radyoterapi, tek başına veya kemoterapi ile birlikte kullanılabilir. Tedavinin amacı, kanser hücrelerini hedef alırken çevredeki sağlıklı dokulara en az hasarı vermektir. Radyoterapi genellikle iki şekilde uygulanır:
- Dış Işın Radyoterapisi (External Beam Radiation Therapy): Bu tedavi yönteminde, kanserli bölgeye dışarıdan yüksek enerjili X ışınları yönlendirilir. Tedavi genellikle birkaç hafta boyunca günlük seanslar halinde yapılır. Her bir seans, tümörün etrafındaki dokulara zarar vermeden kanserli hücreleri yok etmeyi amaçlar.
- Brachytherapy (İçsel Radyoterapi): Bu yöntemde, radyasyon kaynağı doğrudan tümörün içine veya yakınına yerleştirilir. Brachytherapy, özellikle küçük tümörlerde etkili bir yöntemdir ve radyasyonun daha doğrudan hedefe ulaşmasını sağlar. Çevredeki sağlıklı dokulara daha az zarar verdiği için tercih edilen bir yöntem olabilir.
Radyoterapinin yan etkileri genellikle tedavi edilen bölgeyle ilişkilidir. Anal kanser tedavisinde radyoterapi uygulandığında, hastalar dışkılama sırasında ağrı, cilt tahrişi ve anal bölgede hassasiyet yaşayabilirler. Tedavi sürecinde bu yan etkiler genellikle zamanla geçse de, bazı durumlarda uzun süreli etkiler görülebilir.
3. Kemoterapi
Kemoterapi, kanser hücrelerinin büyümesini ve çoğalmasını engelleyen ilaçların kullanıldığı bir tedavi yöntemidir. Kemoterapi, genellikle radyoterapi ile birlikte kullanıldığında daha etkili sonuçlar verir. Anal kanser tedavisinde kemoterapi, ileri evre tümörlerin tedavisinde veya cerrahi müdahalenin mümkün olmadığı durumlarda kullanılır.
- Kemoterapi İlaçları: En yaygın kullanılan kemoterapi ilaçları arasında 5-fluorouracil (5-FU) ve mitomisin C bulunur. Bu ilaçlar, kanser hücrelerinin DNA’sını hedef alarak onların bölünmesini engeller ve böylece tümörün büyümesini durdurur.
- Kombinasyon Tedavisi: Kemoterapi genellikle radyoterapi ile birlikte uygulanır. Bu kombinasyon, her iki tedavinin de daha etkili olmasını sağlar. Radyoterapi kanser hücrelerini doğrudan öldürürken, kemoterapi hücrelerin bölünme yeteneğini ortadan kaldırarak tümör büyümesini durdurur.
Kemoterapinin yan etkileri tedavi edilen ilaçların türüne ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Yaygın yan etkiler arasında mide bulantısı, kusma, saç dökülmesi, yorgunluk ve bağışıklık sisteminin zayıflaması yer alır. Bu yan etkiler genellikle tedavi süresince kontrol altına alınabilir ve tedavi sona erdiğinde düzelir.
4. İmmünoterapi
Son yıllarda immünoterapi, anal kanser tedavisinde umut verici bir seçenek olarak ortaya çıkmıştır. İmmünoterapi, vücudun bağışıklık sistemini güçlendirerek kanser hücrelerine karşı savaşı teşvik eder. Bağışıklık sistemi, normalde vücudu enfeksiyonlara karşı korur, ancak bazen kanser hücrelerini fark edemez. İmmünoterapi, bağışıklık sistemini harekete geçirerek kanser hücrelerini yok etmesine yardımcı olur.
- İmmünoterapi İlaçları: Anal kanser tedavisinde kullanılan immünoterapi ilaçları arasında PD-1 inhibitörleri yer alır. Bu ilaçlar, bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini tanıyıp onlara saldırmasına izin veren bir mekanizmaya sahiptir. PD-1 inhibitörleri, özellikle ileri evre anal kanseri olan veya diğer tedavi yöntemlerine yanıt vermeyen hastalar için etkili olabilir.
- Yan Etkiler: İmmünoterapinin yan etkileri genellikle diğer tedavilere göre daha hafiftir, ancak bazı hastalarda bağışıklık sisteminin aşırı tepki vermesi nedeniyle cilt döküntüleri, yorgunluk veya organlara zarar gibi yan etkiler görülebilir.
5. Hedefe Yönelik Tedavi
Hedefe yönelik tedavi, kanser hücrelerinin belirli özelliklerine saldıran bir tedavi yöntemidir. Bu tedavi, kanser hücrelerinin büyümesini ve yayılmasını engelleyen spesifik proteinleri veya genleri hedef alır. Anal kanser tedavisinde hedefe yönelik tedavi henüz yaygın olarak kullanılmamakla birlikte, araştırmalar bu yöntemin gelecekte anal kanser tedavisinde etkili olabileceğini göstermektedir.
6. Tedavi Seçeneklerinin Kombinasyonu
Anal kanser tedavisinde genellikle birden fazla tedavi yöntemi kombine edilerek daha başarılı sonuçlar elde edilir. Örneğin, cerrahi müdahale öncesi radyoterapi ve kemoterapi uygulanarak tümörün küçülmesi sağlanabilir ve ameliyat daha az invaziv hale getirilebilir. Aynı şekilde, ameliyat sonrası radyoterapi ve kemoterapi kullanılarak kalan kanser hücrelerinin yok edilmesi amaçlanır.
Tedavi kombinasyonları, kanserin evresi ve hastanın genel sağlık durumuna göre belirlenir. Erken evrelerde lokal eksizyon ve radyoterapi yeterli olabilirken, ileri evrelerde cerrahi, kemoterapi ve immünoterapi kombinasyonları gerekebilir.
Tedavi Sonrası Takip ve Yeniden Değerlendirme
Anal kanser tedavisinden sonra, hastaların düzenli aralıklarla kontrole gitmeleri önemlidir. Tedavi sonrası takip, kanserin geri gelip gelmediğini kontrol etmek ve hastanın genel sağlık durumunu değerlendirmek için yapılır. Doktorlar genellikle birkaç ayda bir fiziksel muayene, kan testleri ve görüntüleme testleri yaparak kanserin tekrarlama riskini değerlendirirler.
Tedavi süreci boyunca hastaların yaşam kalitesini korumak ve tedaviye bağlı yan etkileri en aza indirmek için destekleyici tedaviler de uygulanabilir. Psikolojik destek, beslenme danışmanlığı ve fiziksel terapi gibi yaklaşımlar, hastaların tedavi sürecinde ve sonrasında daha rahat bir yaşam sürmelerine yardımcı olabilir.
Anal Kanserden Korunma Yolları
Anal kanserden korunmanın en etkili yollarından biri HPV enfeksiyonuna karşı aşı yaptırmaktır. HPV aşısı, genç yaşlardan itibaren uygulanarak bu virüsün neden olduğu kanser riskini azaltabilir. Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak için kondom kullanımı ve cinsel sağlık eğitimi de anal kanser riskini azaltmaya yardımcı olabilir.
Sigara kullanımını bırakmak, anal kanser riskini azaltmada önemli bir rol oynar. Ayrıca, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, bağışıklık sistemini güçlü tutmak ve düzenli doktor kontrolleri yaptırmak da anal kanserin erken teşhis edilmesine katkıda bulunur.
Sonuç
Anal kanser, erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilir bir hastalık olmasına rağmen, belirtilerinin fark edilmemesi veya ihmal edilmesi durumunda ilerleyerek ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle rektal kanama, anal kaşıntı, kitle oluşumu gibi yaygın belirtilerin başka hastalıklarla karıştırılması, tanının gecikmesine neden olabilir. Bu nedenle bireylerin, anüs bölgesinde meydana gelen her türlü değişikliği ciddiye almaları ve uzman bir sağlık kuruluşuna başvurmaları son derece önemlidir. Erken evrede tespit edilen anal kanser vakaları, daha kolay ve etkili tedavi edilebilir, bu da hastaların yaşam kalitesini artırır.
Anal kanserden korunmada en etkili stratejilerden biri, HPV aşısının yaygınlaştırılmasıdır. HPV, anal kanser gelişiminde en önemli risk faktörlerinden biri olduğundan, aşı sayesinde bireylerin bu virüse karşı bağışıklık kazanması sağlanabilir. Ayrıca, sağlıklı yaşam alışkanlıkları benimsemek, sigarayı bırakmak ve düzenli taramalar yaptırmak, hastalık riskini azaltan önemli adımlardır. Özellikle risk grubunda yer alan bireylerin (HIV pozitif olanlar, sigara kullananlar, 50 yaş üzeri bireyler) periyodik sağlık kontrollerini aksatmamaları önerilir. Tarama testleri sayesinde hastalık erken evrede tespit edilerek, tedavi süreci daha başarılı hale getirilebilir.
Tedavi süreci, hastaların fiziksel sağlığını korumanın yanı sıra ruhsal destek de gerektirir. Cerrahi müdahale, kemoterapi ve radyoterapi gibi tedavi yöntemleri etkili olsa da, bu süreç hastalarda psikolojik zorluklar yaratabilir. Bu nedenle tedavi sürecinde multidisipliner bir yaklaşım benimsenmeli, hastaların psikolojik ve sosyal desteğe erişimi sağlanmalıdır. Sağlık profesyonelleri ile hastalar arasındaki iletişimin güçlü olması, tedavi sürecinde motivasyonu artırarak iyileşmeye katkı sağlar. Anal kanser hakkında farkındalığın artırılması, bireylerin hem korunma yöntemleri konusunda bilinçlenmesini hem de erken tanının mümkün olmasını sağlayacaktır.
Referanslar:
- Anal Kanser Belirtileri, Nedenleri, Tanısı, Tedavisi
- American Cancer Society. (2021). “Anal Cancer Facts and Figures.”
- National Cancer Institute. (2022). “HPV and Cancer.”
- Gervaz, P., Allal, A. S., & Villiger, P. (2006). “Squamous Cell Carcinoma of the Anus: Surgical Resection and Radiotherapy.”
- Machalek, D. A., Poynten, M., Jin, F., Fairley, C. K., Farnsworth, A., & Garland, S. M. (2012). “Anal Human Papillomavirus Infection and Associated Neoplasia in Men.”
- Daling, J. R., Madeleine, M. M., Johnson, L. G., Schwartz, S. M., Shera, K. A., Wurscher, M. A., … & Galloway, D. A. (2004). “Human Papillomavirus, Smoking, and Sexual Practices.”
- Palefsky, J. M., & Rubin, M. (2009). “The Epidemiology of Anal HPV and Associated Neoplasia.”
- Jameson, J. L., Fauci, A. S., Kasper, D. L., Hauser, S. L., Longo, D. L., & Loscalzo, J. (2018). “Harrison’s Principles of Internal Medicine.”
- Cachay, E. R., & Mathews, W. C. (2017). “Human Papillomavirus, Anal Cancer, and Screening Considerations for HIV-Infected Individuals.”
- Siegel, R. L., Miller, K. D., & Jemal, A. (2020). “Cancer Statistics.”
- Nelson, V. M., & Benson, A. B. (2013). “Epidemiology of Anal Cancer.”
- Johnson, L. G., Madeleine, M. M., Newcomer, L. M., Schwartz, S. M., & Daling, J. R. (2004). “Anal Cancer Incidence and Survival.”
- Quinn, M., & Babb, P. (2002). “Patterns and Trends in Anal Cancer.”
- Scholefield, J. H., Castle, M. T., & Watson, N. F. (2005). “Malignant Transformation of Anal Intraepithelial Neoplasia.”
- Brierley, J. D., Gospodarowicz, M. K., & Wittekind, C. (2017). “TNM Classification of Malignant Tumours.”
- Bartelink, H., Roelofsen, F., Eschwege, F., Rougier, P., Bosset, J. F., Gonzalez, D. G., … & Pierart, M. (1997). “Concomitant Radiotherapy and Chemotherapy.”
- Clark, M. A., & Hartley, A. (2004). “Management of Anal Cancer.”
- Glynne-Jones, R., Nilsson, P. J., Aschele, C., Goh, V., Peiffert, D., Cervantes, A., & Arnold, D. (2014). “Anal Cancer: ESMO-ESSO-ESTRO Clinical Practice Guidelines.”
- Wright, J. L., Patil, S. M., Temple, L. K., & Wong, W. D. (2008). “Squamous Cell Carcinoma of the Anal Canal.”
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
- https://www.researchgate.net/
- https://www.mayoclinic.org/
- https://www.nhs.uk/
- https://www.webmd.com/