Renk körlüğü, dünya genelinde oldukça yaygın bir görme bozukluğu olup, birçok insanın günlük yaşamını etkileyebilecek kadar önemli bir durumdur. Genetik yatkınlık, yaşlanma, göz hastalıkları ve bazı ilaçlar gibi faktörler sebep olabilir. Bireyler, dünyayı diğer insanlar gibi algılayamazlar ve bu da onların sosyal, mesleki ve hatta psikolojik yaşamlarını etkileyebilir. Ancak bu durum, renk körlüğünün yalnızca bir dezavantaj olduğu anlamına gelmez; bazı insanlar, sınırlı renk algılarına rağmen farklı görsel beceriler geliştirebilirler. Tedavi edilebilir olmasa da yaşam kalitesini artırmak için çeşitli yollar ve araçlar mevcuttur.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Renk Körlüğü Türleri, Nedenleri, Tanısı ve Tedavisi
Genellikle kırmızı, yeşil ve mavi gibi temel renklerin algılanmasında zorluk olarak tanımlanır. Bu renklerin algılanmasındaki bozukluk, genellikle koni hücrelerinin işlev bozukluğu ya da eksikliği ile ilgilidir. Bu hücreler, retinanın içinde bulunan ve ışığı renk bilgisine dönüştüren özel hücrelerdir. İnsanlar renkleri bu koni hücrelerinin yardımıyla algılarlar. Koni hücrelerinin eksik ya da işlevsiz olması, bazı renklerin tam olarak algılanamamasına veya hiç algılanamamasına neden olur. Bu durum, farklı türlerinin ortaya çıkmasına yol açar.
Doğuştan ya da sonradan edinilmiş olabilir. Doğuştan gelen renk körlüğü genellikle X kromozomu üzerinde taşınan genetik mutasyonlardan kaynaklanır ve bu nedenle erkeklerde kadınlara oranla daha yaygındır. Ancak, bazı göz hastalıkları, travmalar, sinirsel bozukluklar ya da yaşlanmaya bağlı olarak da gelişebilir. Bu tür renk körlükleri genellikle daha geç yaşlarda ortaya çıkar ve çevresel faktörlerle ilişkili olabilir. Her bireyde aynı düzeyde olmasa da, bireylerin günlük yaşamda karşılaştıkları zorluklar açısından önemli bir konudur.
Renk körlüğü tedavisi, bilim dünyasında uzun süredir araştırılan bir konudur. Genetik renk körlüğü tedavisi henüz tam anlamıyla mümkün olmasa da, bireylerin renk algısını geliştirmeye yardımcı olan teknolojik çözümler ve gözlükler mevcuttur. Bunun yanı sıra, son yıllarda genetik mühendislik ve optik cihazlardaki gelişmeler, tedavide umut verici ilerlemelere işaret etmektedir. Bu makalede, renk körlüğü türlerini, nedenlerini ve tedavi yöntemlerini detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
Renk Körlüğü Türleri
Temel olarak üç ana kategoriye ayrılır: kırmızı-yeşil renk körlüğü, mavi-sarı renk körlüğü ve tam renk körlüğü (monokromasi). Her bir tür, belirli koni hücrelerinin işlevsizliği ya da eksikliği ile ilgilidir. Bu koni hücreleri, gözün retina tabakasında bulunan ve renklerin algılanmasını sağlayan hücrelerdir.
1. Kırmızı-Yeşil Renk Körlüğü
En yaygın görülen türdür ve genellikle erkeklerde daha sık rastlanır. Bu tür, kırmızı ve yeşil tonlarının algılanmasında zorluklara yol açar.
İki ana alt türü vardır:
Deuteranopi ve Deuteranomalı (Yeşil Körlüğü)
- Deuteranopi: Bu alt türde, yeşil renk konileri işlevini yerine getiremez. Bu durum, yeşil rengin ayırt edilememesine neden olur. Deuteranopi olan bireyler, yeşil renkleri ya algılayamaz ya da bu renkleri sarı veya kırmızı tonları ile karıştırırlar.
- Deuteranomalı: Bu durumda ise yeşil koniler zayıf çalışır. Renkler tam olarak algılanabilir, ancak yeşil tonları diğer renklere göre daha soluk ve karışık görünür. Deuteranomalı, kırmızı ve yeşil tonlarının birbirine karıştığı hafif bir türdür.
Protanopi ve Protanomalı (Kırmızı Körlüğü)
- Protanopi: Kırmızı renk konilerinin eksikliği ile karakterize edilir. Protanopi olan kişiler, kırmızı rengi algılayamaz veya çok zayıf algılar. Kırmızı, genellikle siyah veya koyu gri olarak algılanır ve kırmızı tonları diğer renklerle karışabilir. Bu kişiler, özellikle kırmızı ve yeşil tonları birbirinden ayırt etmekte zorlanır.
- Protanomalı: Kırmızı renk konileri işlevseldir ancak zayıf çalışır. Bu durum, kırmızı tonlarının diğer renklere göre daha soluk algılanmasına neden olur. Protanomalı olan bireyler, özellikle kırmızı ve yeşil tonları karıştırır, ancak kırmızı tamamen algılanmaz değildir.
Kırmızı-Yeşil Renk Körlüğünün Yaygınlığı
Genetik bir bozukluk olarak X kromozomu üzerinde taşınır. Bu nedenle, erkeklerde daha sık görülür çünkü erkekler tek bir X kromozomuna sahiptir. Kadınlarda, bu gen mutasyonu taşıyıcı olsalar bile genellikle etkilenmezler çünkü iki X kromozomuna sahiptirler ve sağlam bir X kromozomu mutasyonu dengeleyebilir.
2. Mavi-Sarı Renk Körlüğü (Tritanopi ve Tritanomalı)
Kırmızı-yeşil renk körlüğünden daha nadir görülen bir durumdur ve erkeklerde ve kadınlarda eşit oranlarda görülür. Bu tür, mavi ve sarı renklerin algılanmasında zorluklara yol açar.
İki ana alt türü vardır:
Tritanopi (Mavi Körlüğü)
- Tritanopi, mavi renk konilerinin eksikliği veya işlevsizliği ile karakterizedir. Bu durum, mavi ve sarı tonlarının ayırt edilememesine neden olur. Tritanopi olan bireyler, maviyi çoğunlukla yeşil olarak algılarlar ve sarı renk genellikle gri ya da beyaz olarak görünür. Mavi-sarı renk körlüğü, kırmızı-yeşil renk körlüğünden farklı olarak otozomal (X kromozomundan bağımsız) bir mutasyon ile bağlantılıdır ve bu nedenle hem erkeklerde hem de kadınlarda eşit oranlarda ortaya çıkar.
Tritanomalı
- Tritanomalı, mavi konilerin işlevinin zayıf olduğu bir durumdur. Bu durumda, mavi renkler diğer renklere göre daha soluk veya bulanık algılanabilir. Mavi ve yeşil tonlarının birbirine karışması ve sarı tonlarının zayıf algılanması bu durumun temel özelliklerindendir.
Mavi-Sarı Renk Körlüğünün Yaygınlığı
Otozomal resesif bir genetik mutasyondan kaynaklanır ve bu nedenle cinsiyetle ilgili herhangi bir farklılık göstermez. Yani erkeklerde ve kadınlarda aynı sıklıkla görülür. Ayrıca, yaşlanmaya bağlı olarak da bu tür gelişebilir. Yaşa bağlı olarak, mavi ve sarı tonlarını ayırt etmek daha zor hale gelebilir.
3. Tam Renk Körlüğü (Monokromasi)
Diğer adıyla monokromasi, en nadir görülen türdür. Bu durumda bireyler, dünyayı sadece siyah, beyaz ve gri tonlarında algılarlar. Monokromasi, tüm renk algısının kaybolmasına neden olur ve iki farklı alt türü vardır:
Koni Monokromasi
- Koni monokromasi, bireylerin renkleri algılayabilen koni hücrelerinin bir ya da daha fazlasının eksik ya da işlevsiz olduğu bir durumdur. Bu nedenle, kişi belirli renkleri hiç algılayamaz ve dünyayı yalnızca siyah, beyaz ve gri tonlarında görür. Bu durum genellikle genetik bir mutasyon sonucu ortaya çıkar ve nadir görülür.
Çubuk Monokromasi (Achromatopsia)
- Çubuk monokromasi ya da achromatopsia, en ağır türdür. Bu durumda, kişi hiçbir rengi algılayamaz ve yalnızca siyah, beyaz ve gri tonlarını görür. Bu bireylerde ayrıca fotofobi (ışığa duyarlılık) ve düşük görme keskinliği gibi ek problemler de bulunabilir. Bu tür, hem genetik hem de çevresel faktörlerden kaynaklanabilir.
Monokromasi ile Yaşamak
Monokromasi ile yaşayan bireyler, renk körlüğünün diğer türlerine kıyasla daha fazla zorluk yaşarlar. Renkli dünyayı hiç deneyimleyemedikleri için, özellikle sosyal ve mesleki yaşamda ciddi zorluklarla karşılaşabilirler. Ancak bazı bireyler, bu duruma adapte olarak, daha iyi bir kontrast algısı ve düşük ışık koşullarında daha iyi bir görüş geliştirebilirler.
Renk Körlüğü Nedenleri
Renk körlüğünün başlıca nedenleri genetik faktörlerdir, ancak bazı durumlarda çevresel ve sağlıkla ilgili nedenler de rol oynayabilir.
- Genetik Yatkınlık: En sık görülen nedeni, genetik mutasyonlardır. Bu mutasyonlar, genellikle X kromozomu üzerinde taşınır ve bu yüzden erkeklerde daha yaygın görülür. Anne tarafından taşınan bu mutasyonlar, oğullara geçme eğilimindedir. Kadınlar ise iki X kromozomuna sahip oldukları için, renk körlüğü genini taşısalar da etkilenmeyebilirler.
- Göz Hastalıkları: Glokom, katarakt, diyabetik retinopati gibi göz hastalıkları, renk algısını olumsuz etkileyebilir ve renk körlüğüne yol açabilir. Bu tür, genellikle ilerleyici bir şekilde gelişir ve tedavi edilebilir.
- Yaşlanma: Yaşlanma ile birlikte gözdeki koni hücreleri hasar görebilir ve renk algısı zayıflayabilir. Yaşa bağlı renk körlüğü genellikle mavi ve sarı renklerin algılanmasında zorluk olarak ortaya çıkar.
- İlaçlar ve Kimyasallar: Bazı ilaçlar, özellikle görme sistemini etkileyebilecek yan etkilere sahip olanlar, hastalığa neden olabilir. Örneğin, bazı antipsikotik ilaçlar ve anti-malarial ilaçlar uzun süre kullanıldığında renk algısını etkileyebilir.
- Travma: Göz veya beyin hasarları da renk körlüğüne yol açabilir. Özellikle retinayı ya da optik sinirleri etkileyen travmalar, renk algısında kalıcı değişikliklere neden olabilir.
Renk Körlüğü Tanısı
Renk körlüğü tanısı, genellikle bireyin renkleri algılamada yaşadığı zorlukların fark edilmesiyle başlayan bir süreçtir. Bu hastalık genetik bir durum olabileceği gibi, bazı hastalıklar, yaşlanma veya gözdeki yapısal bozukluklar nedeniyle de gelişebilir. Bu nedenle tanı sürecinde kişinin tıbbi geçmişi, yaşam tarzı ve semptomları detaylı şekilde değerlendirilir.
1. Görüş Problemlerinin İlk Fark Edilmesi
Genellikle bireylerin ya da çevresindekilerin belirli renkleri ayırt etmede zorlandığını fark etmesiyle ortaya çıkar. Çocuklarda, eğitim sırasında renklerin öğrenilmesinde yaşanan zorluklar, tanı koymada önemli bir ipucu olabilir. Yetişkinlerde ise, genellikle iş hayatında ya da günlük yaşamda renklerle ilgili bir problemi fark ettiklerinde gündeme gelir. Örneğin, trafik ışıklarını ayırt edememe veya belirli renklerdeki objeleri tanıyamama gibi durumlar, bir uzmana danışma ihtiyacını doğurur.
2. İshihara Testi
En yaygın tanı yöntemlerinden biri İshihara Renk Testidir. Bu test, renk körlüğü olan bireylerin belirli renk kombinasyonlarını algılayamadığını anlamak için tasarlanmıştır. Testte, renkli noktalarla dolu çeşitli tablolar kullanılır. Her tablonun içinde bir sayı ya da şekil yer alır. Bireyler, bu şekilleri ya da sayıları ayırt etmekte zorlanır ya da tamamen göremez.
İshihara testinin avantajı, hızlı ve kolay bir şekilde renk körlüğü tipini belirleyebilmesidir. Test, kırmızı-yeşil renk körlüğü gibi en yaygın türleri tespit etmekte oldukça etkilidir. Ancak, mavi-sarı renk körlüğü ya da tam renk körlüğü (monokromasi) gibi daha nadir görülen durumları belirlemede sınırlamaları olabilir.
3. Anomaloskopi
Anomaloskopi, renk körlüğü tanısında kullanılan bir diğer test yöntemidir ve renk algısının detaylı bir şekilde ölçülmesini sağlar. Bu testte birey, iki farklı ışık kaynağını birleştirerek bir rengi eşleştirmeye çalışır. Örneğin, kırmızı ve yeşil ışıkların karışımı ile verilen bir referans sarı ışığın aynı tonunu elde etmeye çalışması istenir. Bu bireyler, bu eşleşmeleri normal bir görüşe sahip bireylerden farklı şekilde yapar.
Anomaloskopi, özellikle körlüğün derecesini ve türünü anlamada oldukça etkilidir. İshihara testine kıyasla daha detaylı bir analiz sunar ancak uygulaması daha karmaşık ve zaman alıcıdır. Bu nedenle genellikle uzman bir göz doktoru veya optometrist tarafından gerçekleştirilir.
4. Farnsworth-Munsell 100 Hue Testi
Farnsworth-Munsell 100 Hue Testi, bireylerin renk tonlarını ayırt etme yeteneğini ölçen daha kapsamlı bir yöntemdir. Bu testte bireyden, farklı renk tonlarına sahip bir dizi renk çubuğunu düzenlemesi istenir. Hasta bireyler, bu çubukları sıralarken belirli renk tonlarını yanlış sıralama eğilimindedir.
Bu test, yalnızca renk körlüğünün varlığını değil, aynı zamanda hangi renk tonlarının problem oluşturduğunu da ortaya koyar. Daha ayrıntılı bir analiz sunması nedeniyle, genellikle mesleki gereklilikler için renk algısının değerlendirilmesi gereken durumlarda tercih edilir.
5. Genetik Testler
Renk körlüğünün genetik bir bileşeni olduğu durumlarda, genetik testler tanı sürecine dahil edilebilir. Bu testler, renk körlüğüne neden olan genetik mutasyonların tespit edilmesine yardımcı olur. Genellikle doğuştan gelen türlerin doğrulanmasında kullanılır.
Genetik testler, özellikle ailede renk körlüğü geçmişi olan bireylerde tanıyı kesinleştirmek için önemli bir araçtır. Ayrıca, genetik testler sayesinde aile üyelerinin taşıyıcı olup olmadıkları da belirlenebilir. Bu durum, çocuk sahibi olmak isteyen bireyler için bilgi sağlar.
6. Oftalmolojik Muayene
Renk körlüğünün altta yatan nedenini belirlemek için kapsamlı bir göz muayenesi de gerekebilir. Özellikle sonradan gelişen renk körlüğü durumlarında, retinadaki hasar, optik sinir problemleri veya belirli ilaçların yan etkileri göz önünde bulundurulur. Göz doktorları, bireyin genel göz sağlığını değerlendirerek renk körlüğüne neden olan faktörleri tespit edebilir.
7. Mesleki Değerlendirme Testleri
Bazı durumlarda, renk körlüğü tanısı mesleki gerekliliklerle ilgili olarak yapılır. Örneğin, pilotlar, elektrik teknisyenleri, grafikerler veya belirli renklerin ayırt edilmesinin kritik olduğu meslekler için renk körlüğü testleri zorunlu hale gelebilir. Bu gibi durumlarda, standart tanı yöntemlerine ek olarak mesleki simülasyonlar da yapılabilir.
Renk Körlüğü Tedavisi
Renk körlüğü, genetik bir durum olması nedeniyle genellikle doğuştan gelir ve kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Ancak, teknolojideki ilerlemeler ve bilimsel araştırmalar sayesinde renk körlüğünün etkilerini hafifletmek veya bireylerin yaşam kalitesini artırmak için çeşitli yöntemler ve araçlar geliştirilmiştir. Tedaviye yönelik stratejiler genellikle körlüğün türüne, şiddetine ve bireyin yaşam tarzına bağlı olarak şekillenir.
1. Renk Körlüğü Gözlükleri
Son yıllarda,bu bireyler için özel olarak tasarlanmış gözlükler büyük bir ilgi görmektedir. Bu gözlükler, renk algısını iyileştirmek için ışık dalga boylarını filtreleyerek çalışır. Özellikle kırmızı-yeşil renk körlüğü olan bireylerde etkili olan bu gözlükler, renklerin daha belirgin bir şekilde algılanmasını sağlar.
- Nasıl Çalışır?
Renk körlüğü gözlükleri, gözle algılanan ışık dalga boylarını filtreleyerek, renkler arasındaki kontrastı artırır. Örneğin, kırmızı ve yeşil gibi renklerin birbirine karıştığı durumlarda, bu gözlükler her iki rengin daha net bir şekilde ayrışmasını sağlar. - Kısıtlamalar:
Bu gözlükler her tür renk körlüğünde etkili değildir. Mavi-sarı renk körlüğü gibi durumlarda sınırlı fayda sağlar. Ayrıca bu gözlükler, renk algısını düzeltmek yerine görsel deneyimi iyileştirir; renk körlüğünü tamamen tedavi etmez.
2. Renk Algısını Geliştiren Kontakt Lensler
Renk körlüğüne yönelik bir diğer teknolojik gelişme, renk filtreleme özelliğine sahip kontakt lenslerdir. Bu lensler, gözün ışığı daha doğru bir şekilde algılamasına yardımcı olur.
- Avantajları:
Gözlüklerden farklı olarak, kontakt lensler doğrudan göz üzerinde bulunduğu için daha geniş bir görüş alanı sunar. Ayrıca estetik olarak daha az dikkat çeker. - Dezavantajları:
Kontakt lenslerin doğru bir şekilde yerleştirilmesi ve kullanımı hassasiyet gerektirir. Uzun süreli kullanımda rahatsızlık ve göz kuruluğu gibi sorunlara yol açabilir.
3. Renk Körlüğü İçin Dijital Uygulamalar
Teknoloji dünyası, renk körlüğü olan bireylerin günlük yaşamlarını kolaylaştırmak için çeşitli dijital çözümler sunmaktadır. Akıllı telefon uygulamaları ve yazılımlar, renk algısına yardımcı olacak şekilde tasarlanmıştır.
- Nasıl Çalışır?
Bu uygulamalar, kamerayı kullanarak çevredeki renkleri analiz eder ve renklerin doğru bir şekilde adlandırılmasını sağlar. Örneğin, kırmızı-yeşil renk körlüğü olan bir birey, telefonunun kamerasını kullanarak hangi rengin kırmızı, hangi rengin yeşil olduğunu belirleyebilir. - Faydaları:
Günlük hayatta, özellikle giysi seçimi, trafik ışıklarının algılanması ve iş ortamındaki renklerle ilgili görevlerde büyük kolaylık sağlar.
4. Gen Terapisi
Renk körlüğü tedavisinde en umut verici yaklaşımlardan biri gen terapisidir. Bu yöntem, renk körlüğünün genetik kökenini hedef alarak problemi çözmeyi amaçlar. Araştırmalar, özellikle hayvan deneylerinde, gen terapisinin renk algısını düzeltmede etkili olabileceğini göstermektedir.
- Nasıl Çalışır?
Gen terapisi, eksik olan veya işlevini düzgün bir şekilde yerine getiremeyen genlerin düzeltilmesi veya değiştirilmesi sürecine dayanır. Renk körlüğüne neden olan genetik mutasyonlar, bu yöntemle düzeltilerek bireyin normal renk algısına kavuşması sağlanabilir. - Mevcut Durum:
Gen terapisi, henüz insanlar üzerinde rutin bir tedavi yöntemi olarak kullanılmamaktadır. Ancak, yapılan çalışmalar bu yöntemle ilgili olumlu sonuçlar vermektedir ve gelecekte renk körlüğü için kalıcı bir çözüm sunabilir.
5. Eğitim ve Renk Adaptasyonu
Renk körlüğü olan bireylerin renk algısını düzeltmek yerine, bu duruma adapte olmalarını sağlayan eğitim programları da bir tedavi yaklaşımı olarak kabul edilmektedir. Bu eğitimler, bireylerin renkleri farklı yollarla tanımlamalarına yardımcı olur.
- Eğitim Teknikleri:
Renklerin tonlarına, yoğunluklarına veya şekillerine göre ayrım yapmayı öğrenmek, renk körlüğü olan bireylerin çevreleriyle daha etkili bir şekilde etkileşim kurmasını sağlar. Örneğin, renklerin yanına not edilen isimler veya semboller bu adaptasyonu kolaylaştırır. - Uygulama Alanları:
İş hayatında veya eğitim alanında renklerin önemli olduğu görevlerde bu teknikler oldukça faydalıdır. Örneğin, trafik sinyallerini öğrenmek veya haritalardaki renk kodlamalarını anlamak için bu eğitimler kullanılabilir.
6. Tıbbi ve Psikolojik Destek
Renk körlüğü, özellikle çocukluk döneminde fark edildiğinde bireylerde özgüven kaybı, sosyal zorluklar veya akademik performansla ilgili endişelere yol açabilir. Bu durum, tıbbi müdahalenin yanı sıra psikolojik desteği de gerekli kılar.
- Psikolojik Destek:
Renk körlüğü olan bireylerin sosyal hayatlarında ve eğitimlerinde yaşadıkları zorluklarla başa çıkmalarına yardımcı olmak için rehberlik hizmetleri sunulabilir. - Aile ve Çevre Eğitimi:
Ailelerin ve eğitimcilerin renk körlüğü hakkında bilinçlendirilmesi, bireyin kendini daha güvende hissetmesine ve daha sağlıklı bir şekilde toplumla bütünleşmesine yardımcı olur.
7. Umuda Yönelik Gelecek Gelişmeleri
Renk körlüğü tedavisinde teknoloji ve bilim hızla ilerlemektedir. Gözlükler, lensler ve gen terapisi gibi yöntemlerin yanında, nanoteknoloji ve nöroteknoloji gibi yeni bilimsel alanlar, renk körlüğünün etkilerini azaltmak ve hatta tamamen ortadan kaldırmak için araştırılmaktadır.
- Nanoteknoloji:
Mikroskobik cihazlarla, gözün ışığı algılama kapasitesini artırmaya yönelik çalışmalar yapılmaktadır. - Beyin-Makine Arayüzleri:
Beynin görsel işleme sistemine doğrudan müdahale ederek, renk algısını değiştirmek veya geliştirmek mümkün olabilir.
Sonuç
Genetik faktörler başta olmak üzere çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilen ve bireylerin yaşam kalitesini etkileyen bir görme bozukluğudur. Farklı türleri ve ciddiyet dereceleri olsa da, bireyler için çeşitli tedavi yöntemleri ve yaşam uyarlamaları mevcuttur. Gelişen teknoloji ve bilimsel araştırmalar, gelecekte renk körlüğü tedavisinde daha fazla ilerleme kaydedileceğine işaret etmektedir.
Referanslar:
- Renk Körlüğü Türleri, Nedenleri, Tanısı ve Tedavisi
- Birch, J. (2001). Diagnosis of defective colour vision. Oxford University Press.
- Sharpe, L. T., Stockman, A., & Jagle, H. (1999). Opsin genes, cone photopigments, color vision, and color blindness. Neuroscience Research, 19(2), 173–222.
- Nathans, J., et al. (1986). Molecular genetics of inherited variation in human color vision. Science, 232(4747), 203–210.
- Simunovic, M. P. (2016). Colour vision deficiency. Eye, 30(2), 246–251.
- Hunt, D. M., et al. (1995). The genetics of color vision deficiencies. Ophthalmic Genetics, 16(2), 79–84.
- Neitz, J., & Neitz, M. (2011). The genetics of normal and defective color vision. Vision Research, 51(7), 633–651.
- Regan, B. C., et al. (2000). Human color vision and its assessment. Acta Psychologica, 103(1-2), 147–170.
- Spalding, J. A. (1999). Color vision deficiency in the medical profession. Occupational Medicine, 49(4), 247–252.
- Cole, B. L., & Lian, K. Y. (2006). The Ishihara test: A re-evaluation. Clinical & Experimental Optometry, 89(4), 254–259.
- Squire, T. J., & Rodriguez-Carmona, M. (2004). Anomaloscope performance in color-deficient observers. Journal of Vision, 4(5), 342–350.
- Foster, D. H. (2011). Color constancy. Vision Research, 51(7), 674–700.
- Williams, A. J., & Simunovic, M. P. (2016). Genetic testing in colour vision deficiency. Clinical Genetics, 89(3), 285–292.
- Steward, J. M., & Cole, B. L. (1989). What do color-blind people see? Scientific American, 260(3), 98–105.
- Bosten, J. M., et al. (2015). Variability in color perception and its genetic basis. Nature Reviews Neuroscience, 16(8), 491–497.
- Neitz, J., & Neitz, M. (2000). Molecular genetics and the biological basis of color vision. Science, 296(5571), 2069–2071.
- Trezise, A. E., et al. (1997). Cone photopigment mutations and color vision deficiencies. Progress in Retinal and Eye Research, 16(3), 347–370.
- Nagy, A. L. (1993). Color discrimination. Vision Research, 33(22), 2875–2889.
- McIntyre, D., et al. (2014). Visual performance in color vision deficiencies. Journal of Vision, 14(1), 23–32.
- Changizi, M. A., et al. (2006). Why some people are color blind. Current Biology, 16(8), 1830–1836.
- Barbur, J. L., & Connolly, D. M. (2011). Colour vision testing in health screening. Occupational Medicine, 61(2), 78–89.
- Stockman, A., & Sharpe, L. T. (2000). The spectral sensitivities of the middle- and long-wavelength cones. Vision Research, 40(13), 1711–1737.
- Gegenfurtner, K. R., & Kiper, D. C. (2003). Color vision: Cognitive and neural processes. Annual Review of Neuroscience, 26(1), 181–206.
- Schmidt, I., et al. (2010). Color blindness and its implications for everyday life. British Journal of Ophthalmology, 94(6), 812–817.
- Crognale, M. A., et al. (1999). Red-green color vision deficiencies and neural mechanisms. Vision Research, 39(6), 1535–1544.
- Jacobs, G. H. (1998). A perspective on color vision in mammals. Vision Research, 38(21), 2917–2930.
- Valberg, A., & Lee, B. B. (2004). Color coding in the primate retina. Vision Research, 44(8), 947–956.
- Schmidt, D., et al. (2001). Testing for color blindness in digital environments. Journal of Vision, 3(9), 452–460.
- Livingstone, M. S., & Hubel, D. H. (1987). Psychophysical evidence for separate pathways for color, form, and motion. Journal of Neuroscience, 7(11), 3416–3468.
- Kainz, P. M., et al. (2015). Digital tools for color vision assessment. Vision Science and Applications, 22(3), 224–231.
- Dain, S. J. (2004). Clinical color vision tests. Clinical & Experimental Optometry, 87(4-5), 276–293.
- Google Scholar
- PubMed
