Sepsis, insan vücudunun ciddi enfeksiyonlara karşı verdiği aşırı tepki sonucunda meydana gelen, hayatı tehdit eden bir klinik durumdur. Bağışıklık sistemimizin görevi, enfeksiyonlara karşı savaşarak vücudumuzu korumaktır. Ancak, sepsiste bu sistemin verdiği yanıt kontrolden çıkar ve kendi dokularımıza zarar vermeye başlar. Bu durum, organ yetmezliklerine ve ölüme kadar gidebilecek ciddi sonuçlar doğurabilir. Dünya genelinde her yıl milyonlarca insan sepsis nedeniyle hayatını kaybetmektedir ve bu sayı her geçen gün artmaktadır. Özellikle hastanelerde, yoğun bakım ünitelerinde ve bağışıklık sistemi zayıf olan bireylerde risk daha yüksektir.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Sepsis Nedir? Kan Zehirlenmesi Belirtileri ve Tedavisi
Her yaştan bireyi etkileyebilir ve çeşitli enfeksiyon kaynaklarına bağlı olarak ortaya çıkabilir. En yaygın nedenleri arasında bakteriyel enfeksiyonlar yer alırken, virüsler, mantarlar ve parazitler de neden olabilir. Temel nedeni enfeksiyon olsa da, sepsisin neden olduğu bağışıklık sistemi yanıtı, enfeksiyonun şiddetinden bağımsız olarak vücuda zarar verir. Bu nedenle, zamanında teşhis edilmediği veya uygun şekilde tedavi edilmediği takdirde hızla ölümcül hale gelebilir.
Bu ciddi sağlık sorunu, özellikle sağlık çalışanlarının ve hastaların bilinçlenmesiyle daha etkili şekilde yönetilebilir. Ancak, tanısı ve tedavisi halen sağlık alanında önemli bir zorluk teşkil etmektedir. Belirtileri, birçok farklı hastalığın belirtileriyle örtüşebilir ve bu da teşhisin zorlaşmasına neden olur. Bunun yanı sıra, tedavisinde erken müdahalenin önemi oldukça büyüktür. Erken teşhis ve tedavi, sepsisle başa çıkmada hayati öneme sahiptir ve hastaların hayatta kalma şansını önemli ölçüde artırır.
Birçok bilimsel çalışma, bu durumun karmaşıklığını ortaya koymuştur. Sadece enfeksiyonun kendisiyle değil, aynı zamanda vücudun bu enfeksiyona karşı verdiği aşırı tepkiyle de ilişkilidir. Bu yazıda, sepsisin ne olduğu, nasıl ortaya çıktığı, kimlerin risk altında olduğu ve tedavi seçeneklerinin neler olduğu detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Aynı zamanda, küresel sağlık üzerindeki etkileri ve gelecekteki tedavi yaklaşımları da incelenecektir.
Sepsisin Tanımı ve Temel Mekanizması, Sepsis Nedir?
Sepsis, basit bir enfeksiyonun bağışıklık sistemini aşırı aktive etmesi sonucunda ortaya çıkan, son derece karmaşık bir süreçtir. Enfeksiyonun kendisi, mikroorganizmaların (bakteri, virüs, mantar veya parazit) vücuda girmesiyle başlar. Normalde, bağışıklık sistemi bu patojenlere karşı savaşır ve vücudu korur. Ancak, septik tablo durumunda bu yanıt kontrolden çıkar ve enfeksiyon vücut genelinde yayılarak organlara zarar vermeye başlar. Mekanizmayı anlamak, hastalığın neden bu kadar tehlikeli olduğunu açıklamaya yardımcı olur.
Bağışıklık sistemi, enfeksiyonlara karşı savunma yapmak için sitokin adı verilen proteinler üretir. Normal koşullarda bu sitokinler, bağışıklık hücrelerinin enfeksiyon bölgesine gitmesini sağlar. Ancak sepsis sırasında, sitokinler anormal derecede fazla üretilir ve bu da sitokin fırtınası olarak adlandırılan duruma yol açar. Sitokin fırtınası, iltihaplanmanın aşırı seviyelere çıkmasına neden olur ve bu iltihap, enfekte olmayan dokulara bile zarar verebilir. Bunun sonucunda, organ yetmezliği ve doku hasarı gibi ciddi komplikasyonlar ortaya çıkar.
Septik durumun ilerlemesiyle birlikte, hastada kan pıhtılaşma bozuklukları da gelişebilir. Damarların iç kısmında pıhtılar oluşabilir ve bu da organlara giden kan akışını engelleyebilir. Yetersiz kan akışı, organların düzgün çalışamamasına yol açar. Eğer bu durum kontrol altına alınmazsa, çoklu organ yetmezliği gelişebilir ve ölümcül olabilir.
Septik tablo genellikle üç aşamada incelenir: sepsis, şiddetli sepsis ve septik şok. Septik şok, septik tablonun en ileri aşamasıdır ve kan basıncının tehlikeli seviyelere düşmesiyle karakterizedir. Bu aşamada, hastaların hayatta kalma şansı oldukça düşüktür.
Sepsis Belirtileri Nelerdir?
Sepsisin erken belirtilerini tanımak, hızlı müdahale açısından kritik öneme sahiptir. Sepsis belirtileri genellikle hafif semptomlarla başlayıp hızla kötüleşebilir.
1. Yüksek veya Düşük Vücut Sıcaklığı
Hastalarda ateşin yükselmesi veya tam tersi olarak vücut sıcaklığının düşmesi sık görülür. Bu, vücudun enfeksiyona verdiği tepkinin aşırı ya da yetersiz çalıştığını gösterebilir.
- 38°C üzeri ateş: Enfeksiyonla savaşan bağışıklık sisteminin aşırı tepki verdiğini gösterebilir.
- 36°C altı düşük vücut sıcaklığı (hipotermi): Bağışıklık sisteminin zayıfladığını ve ciddi bir enfeksiyonun geliştiğini gösterebilir.
2. Hızlı Kalp Atışı (Taşikardi)
Sepsis gelişen hastalarda kalp atış hızı normalden daha yüksek olabilir. Vücut, enfeksiyonla savaşmak için kan akışını hızlandırmaya çalışır, bu da kalbin daha hızlı atmasına neden olur.
- Dakikada 90’dan fazla nabız: Sepsis belirtisi olabilir.
- Özellikle göğüs ağrısı veya nefes darlığı ile birlikte görülüyorsa acil müdahale gerektirir.
3. Hızlı veya Yüzeysel Nefes Alıp Verme (Taşipne)
Bu hastalarında solunum hızı artabilir. Enfeksiyonun neden olduğu inflamasyon ve düşük oksijen seviyesi, akciğerlerin daha hızlı çalışmasına yol açabilir.
- Dakikada 22’den fazla nefes alma: Sepsisin erken belirtisi olabilir.
- Ağır vakalarda nefes darlığı, bilinç bulanıklığı veya morarma görülebilir.
4. Bilinç Değişiklikleri ve Konfüzyon
Sepsis ilerledikçe beyin fonksiyonları etkilenebilir ve kişi şu belirtileri yaşayabilir:
- Kafa karışıklığı, konsantrasyon bozukluğu
- Uykulu ve tepkisiz olma hali
- Ajitasyon veya anksiyete artışı
Beyne yeterince oksijen gitmemesi, tablonun ilerlediğini ve acil müdahale gerektiğini gösterir.
5. Şiddetli Titreme ve Aşırı Terleme
Bağışıklık sistemi enfeksiyonla mücadele ederken, vücut sıcaklığında ani değişiklikler meydana gelebilir. Bu durum titreme ve terleme ile kendini gösterebilir.
6. Düşük Kan Basıncı (Hipotansiyon)
Sepsis, kan damarlarının genişlemesine neden olarak tansiyonun düşmesine yol açabilir. Bu, organlara yeterince kan gitmemesine sebep olur ve septik şoka ilerleyebilir.
- Sistolik kan basıncı 100 mmHg’nin altına düşerse şüphe artar.
- Baş dönmesi, sersemlik veya bayılma hissi ile birlikte olabilir.
7. Ciltte Solgunluk, Soğukluk veya Beneklenme
Kan dolaşımındaki bozukluklar, ciltte şu değişimlere neden olabilir:
- Solgunluk ve nemlilik: Vücut hayati organlara kan göndermeye çalışırken, deri yeterince kanlanamaz.
- Mavimsi veya morarmış görünüm: Oksijen eksikliği veya dolaşım problemlerine işaret edebilir.
- Ciltte beneklenme (mottling): Kan dolaşımının bozulduğunu gösteren ciddi bir belirti olabilir.
8. İdrar Çıkışında Azalma (Oligüri)
Böbrekler, kan akışı azaldığında yeterli şekilde çalışamaz ve idrar çıkışı azalır.
- Günde 500 mL’den az idrar çıkarma: Sepsis belirtisi olabilir.
- Koyu renkli idrar veya hiç idrar yapamama ciddi bir böbrek fonksiyon bozukluğunu işaret edebilir.
9. Şiddetli Kas Ağrıları ve Halsizlik
Hastalarda yaygın olarak kas ağrıları ve halsizlik görülür. Bu, vücudun aşırı inflamasyonuna ve enerji rezervlerinin tükenmesine bağlı olarak gelişebilir.
10. Ne Zaman Acil Yardım Alınmalı?
Eğer yukarıdaki belirtilerden biri veya birkaçı gözlemleniyorsa, özellikle aşağıdaki durumlar yaşanıyorsa acil tıbbi yardım alınmalıdır:
- Bilinç kaybı veya aşırı kafa karışıklığı
- Şiddetli nefes darlığı
- Ciltte morarma veya beneklenme
- Aşırı düşük tansiyon ve bayılma hissi
Hızla ilerleyebilen, erken tanı ve tedavi gerektiren hayati bir durumdur. Belirtilerin farkında olmak ve erken müdahale etmek, ölüm riskini önemli ölçüde azaltabilir.
Sepsis Nedenleri Nelerdir?
Enfeksiyonun kaynağı farklı organ sistemlerinden kaynaklanabilir ve sepsisin gelişiminde çeşitli faktörler rol oynayabilir.
1. Bakteriyel Enfeksiyonlar
Bakteriler, sepsis gelişiminde en yaygın enfeksiyon etkenleridir. Kan dolaşımına yayılan bakteriler, bağışıklık sisteminin aşırı tepki vermesine neden olabilir.
- Pnömoni (zatürre): Akciğerlerde enfeksiyona neden olan bakteriler kan dolaşımına yayılarak yol açabilir.
- İdrar yolu enfeksiyonları: Özellikle böbreklere yayılan enfeksiyonlar (piyelonefrit), riski artırır.
- Cilt ve yumuşak doku enfeksiyonları: Selülit, nekrotizan fasiit gibi enfeksiyonlar ciddi komplikasyonlara neden olabilir.
- Menenjit: Beyin zarlarını etkileyen bakteriyel enfeksiyonlar, kan yoluyla tüm vücuda yayılabilir.
2. Viral Enfeksiyonlar
Bakteriler kadar yaygın olmasa da bazı virüsler de sepsise yol açabilir. Özellikle bağışıklık sistemi zayıflamış bireylerde viral enfeksiyonların ciddi komplikasyonlara neden olma riski yüksektir.
- İnfluenza (grip)
- COVID-19
- HIV/AIDS
- Herpes virüsü enfeksiyonları
3. Mantar Enfeksiyonları (Fungal Sepsis)
Bağışıklık sistemi baskılanmış bireylerde mantar enfeksiyonları da neden olabilir. Kandida ve Aspergillus türleri en sık sepsise neden olan mantar patojenleridir. Özellikle uzun süre hastanede yatan, bağışıklığı zayıf olan veya yoğun bakımda tedavi gören hastalarda mantar enfeksiyonları ciddi risk oluşturur.
4. Paraziter Enfeksiyonlar
Parazitlerin neden olduğu bazı enfeksiyonlar da yol açabilir. Tropikal bölgelerde sık görülen bazı paraziter enfeksiyonlar şunlardır:
- Sıtma (Plasmodium spp.)
- Leishmaniasis
- Bağırsak parazitleri (örneğin, Entamoeba histolytica)
5. Hastane Enfeksiyonları (Nosokomiyal Enfeksiyonlar)
Hastane ortamında ortaya çıkan enfeksiyonlar, özellikle yoğun bakım ünitelerinde yatan hastalar için büyük bir risk oluşturur. Hastane enfeksiyonlarına bağlı sepsis gelişimi şu faktörlerle ilişkilidir:
- Kateter ilişkili enfeksiyonlar: Merkezi venöz kateterler veya idrar sondaları enfeksiyon kaynağı olabilir.
- Ventilatör ilişkili pnömoni: Solunum cihazına bağlı hastalarda gelişen enfeksiyonlar neden olabilir.
- Cerrahi alan enfeksiyonları: Ameliyat sonrası gelişen enfeksiyonlar kan dolaşımına yayılabilir.
6. Bağışıklık Sisteminin Zayıflaması
Bağışıklık sistemi zayıf olan bireyler daha yüksek risk altındadır. Aşağıdaki durumlar bağışıklık sisteminin savunmasını zayıflatabilir:
- Kanser tedavileri (kemoterapi, radyoterapi)
- Organ nakli sonrası immünsüpresif ilaç kullanımı
- Diyabet ve diğer kronik hastalıklar
- İleri yaş veya yenidoğan dönemi (bağışıklık sisteminin zayıf olması nedeniyle)
7. Kontrol Edilemeyen Enfeksiyonlar
Bazı enfeksiyonlar, zamanında teşhis ve tedavi edilmezse hızla sepsise dönüşebilir. Özellikle erken antibiyotik tedavisi uygulanmazsa, bakteriler hızla çoğalabilir ve bağışıklık sisteminin aşırı tepki vermesine neden olabilir.
Erken tanı ve uygun tedavi ile sepsisin önüne geçmek mümkündür.
Sepsis Tanısı Nasıl Konulur?
Erken teşhis edilmesi gereken, yaşamı tehdit eden bir durumdur. Tanı koyma süreci karmaşık olabilir, çünkü belirtiler diğer hastalıklarla benzerlik gösterebilir. Ancak, belirli klinik kriterler, laboratuvar testleri ve görüntüleme yöntemleri sayesinde sepsis teşhisi koymak mümkündür.
1. Sepsisin Tanısında Kullanılan Kriterler
Sepsis tanısı koymak için genellikle Sepsis-3 kriterleri kullanılır. Bu kriterlere göre, organ yetmezliği ile birlikte şiddetli bir enfeksiyonun varlığıdır. Tanıda şu kriterler dikkate alınır:
- SOFA Skoru (Sequential Organ Failure Assessment – Ardışık Organ Yetmezliği Değerlendirme Skoru)
- SOFA skoru, organ yetmezliğinin ciddiyetini ölçmek için kullanılır.
- Solunum, kardiyovasküler sistem, böbrek fonksiyonları, karaciğer, merkezi sinir sistemi ve koagülasyon parametrelerini içerir.
- Skorun 2 veya daha fazla artışı tanı açısından anlamlıdır.
- qSOFA Skoru (Quick SOFA – Hızlı SOFA)
- Yoğun bakım dışındaki hastalar için kullanılır.
- 3 kriterden en az 2’sinin pozitif olması sepsis açısından şüphe uyandırır:
- Solunum sayısı ≥ 22/dakika
- Mental durum değişikliği (bilinç bulanıklığı, konfüzyon)
- Sistolik kan basıncının ≤ 100 mmHg olması
2. Klinik Bulgular ve Fizik Muayene
Bu hastalar genellikle şu belirtileri gösterir:
- Yüksek ateş veya hipotermi (düşük vücut ısısı)
- Hızlı solunum (taşipne)
- Hızlı kalp atımı (taşikardi)
- Kan basıncında düşme (hipotansiyon)
- Bilinç değişiklikleri (konfüzyon, uyuklama)
- Ciltte solukluk, soğukluk veya morarma
Fizik muayene sırasında hekim, hastanın genel durumu, deri bulguları ve bilinç seviyesini değerlendirir. Sepsis düşündüren bir tablo varsa, ileri tetkikler yapılır.
3. Laboratuvar Testleri
Sepsis tanısını desteklemek ve organ yetmezliğini değerlendirmek için çeşitli laboratuvar testleri kullanılır:
- Tam Kan Sayımı (CBC)
- Lökosit (beyaz kan hücreleri) sayısında artış veya azalma
- Trombosit düşüklüğü (trombositopeni)
- Hematokrit ve hemoglobin seviyelerindeki değişimler
- Biyokimyasal Testler
- C-reaktif protein (CRP) ve prokalsitonin (PCT) yüksekliği (inflamasyon belirteçleri)
- Laktat yüksekliği (dokularda oksijen yetersizliği ve şok göstergesi)
- Karaciğer ve böbrek fonksiyon testlerinde bozulma
- Kan Kültürü ve Mikrobiyolojik Testler
- Kan kültürü, idrar kültürü, balgam veya yara kültürleri enfeksiyonun kaynağını belirlemek için yapılır.
- Pozitif kan kültürü, bakteriyemi (kan dolaşımında bakteri varlığı) tanısını koymada yardımcıdır.
- Kan Gazı Analizi
- Sepsis durumunda asidoz ve hiperlaktatemi görülebilir.
- Hipoksi (oksijen düşüklüğü) olup olmadığı değerlendirilir.
4. Görüntüleme Yöntemleri
Enfeksiyon kaynağını belirlemek ve sepsise neden olan durumu tespit etmek için bazı görüntüleme yöntemleri kullanılır:
- Akciğer Grafisi: Sepsisin kaynağı pnömoni gibi akciğer enfeksiyonlarıysa kullanılabilir.
- Ultrason: Karın içi apseler, safra kesesi enfeksiyonları veya idrar yolu enfeksiyonları araştırılır.
- Bilgisayarlı Tomografi (BT) ve Manyetik Rezonans (MR): Daha detaylı inceleme için kullanılabilir.
5. Sepsis Tanısında Erken Müdahalenin Önemi
Sepsis tanısı konulduktan sonra hızlı müdahale hayati önem taşır. Hastanın durumu hızla kötüleşebileceği için tanının erken konulması ve uygun tedavinin başlatılması ölüm riskini azaltır. Şüpheli hastalara erken antibiyotik tedavisi, sıvı resüsitasyonu ve destekleyici tedaviler
Sepsis Riski Taşıyan Kişiler
Herkesi etkileyebilse de bazı bireylerde risk daha yüksektir. Özellikle belirli sağlık koşullarına sahip bireyler ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler, daha büyük bir risk altındadır. Risk grupları arasında yaşlılar, bebekler, kronik hastalıklara sahip olanlar ve bağışıklık sistemi baskılanmış olanlar yer alır. Yoğun bakım ünitelerinde tedavi gören hastalar, invaziv tıbbi prosedürlere maruz kalanlar ve ciddi yaralanmalara sahip bireyler de yüksek risk altındadır.
- Yaşlılar: Bağışıklık sisteminin yaşla birlikte zayıflaması nedeniyle yaşlı bireylerde risk daha yüksektir.
- Yenidoğanlar ve bebekler: Gelişmemiş bağışıklık sistemleri nedeniyle küçük çocuklar da savunmasızdır.
- Bağışıklık sistemi baskılanmış bireyler: Kanser tedavisi görenler, organ nakli hastaları ve HIV gibi hastalıklara sahip bireylerde risk daha yüksektir.
Sepsis Tedavisi Nasıl Yapılır?
Tedavi süreci, hastanın hayatta kalma şansını artırmak ve organ yetmezliklerini önlemek için sistematik bir şekilde yürütülmelidir. Sepsis tedavisi, erken tanı, destekleyici bakım, enfeksiyon kontrolü ve komplikasyon yönetimi olmak üzere birkaç temel bileşenden oluşur.
1. Erken Tanı ve Müdahale
- Erken Tanı: Belirti (ateş, düşük kan basıncı, hızlı solunum, bilinç değişiklikleri) gözlemlendiğinde hızlı hareket edilmelidir. Sepsis, saatler içinde şiddetlenebilir, bu yüzden erken tanı büyük önem taşır.
- Hızlı Müdahale: İlk saatlerde uygulanacak tedavi protokolleri, hastanın hayatta kalma oranını önemli ölçüde artırır. Bu nedenle, hastaların acil serviste değerlendirilmesi ve hızlı tedaviye başlanması gereklidir.
- Sepsis Tarama Protokolleri: Hastanelerde, sepsis için standart tarama protokolleri uygulanmalıdır. Özellikle yoğun bakım hastaları ve bağışıklık sistemi zayıf olan bireyler daha sıkı takip edilmelidir.
2. Enfeksiyon Kontrolü ve Antibiyotik Tedavisi
- Kan Kültürleri ve Mikrobiyolojik Testler: Enfeksiyonun kaynağını belirlemek için kan, idrar, balgam ve diğer vücut sıvılarından kültür alınır.
- Geniş Spektrumlu Antibiyotikler: Enfeksiyonun türü belirlenene kadar, hızla geniş spektrumlu antibiyotik tedavisine başlanmalıdır. Bu antibiyotikler, birçok farklı bakteri türüne karşı etkilidir.
- Hedefe Yönelik Antibiyotik Seçimi: Kültür sonuçları çıktıktan sonra, enfeksiyona neden olan spesifik mikroorganizmaya yönelik antibiyotik tedavisine geçilmelidir.
- Kaynak Kontrolü: Sepsis kaynağı tespit edildikten sonra, apse drenajı, enfekte cihazın (kateter, protez vb.) çıkarılması veya cerrahi müdahale gerekebilir.
3. Sıvı Tedavisi ve Hedeflenmiş Hemodinamik Destek
- Damar İçi (IV) Sıvı Replasmanı: Bu hastalarda düşük kan basıncı (hipotansiyon) yaygın görüldüğünden, damar içi sıvı desteği verilir. Kristalloid sıvılar (örneğin, serum fizyolojik veya Ringer laktat) ilk tercihtir.
- Sıvı Yanıtının Değerlendirilmesi: Hastanın sıvı tedavisine verdiği yanıt sık sık değerlendirilerek, aşırı sıvı yüklenmesinden kaçınılmalıdır.
- Vazopressörler: Eğer sıvı tedavisine rağmen kan basıncı yükselmezse, damarları daraltarak tansiyonu artıran ilaçlar (norepinefrin, dopamin gibi) kullanılabilir.
4. Organ Destek Tedavisi
- Oksijen Tedavisi ve Mekanik Ventilasyon: Solunum yetmezliği olan hastalarda oksijen tedavisi veya mekanik ventilasyon (solunum cihazına bağlama) gerekebilir.
- Böbrek Yetmezliği Yönetimi: Sepsis, böbrek fonksiyonlarını bozabilir. Akut böbrek yetmezliği gelişirse, diyaliz tedavisi gerekebilir.
- Glukoz Kontrolü: Hastalarda kan şekeri düzeyleri dikkatle izlenmelidir. Hiperglisemi (yüksek kan şekeri), kötü sonuçlarla ilişkilidir.
- Steroid Tedavisi: Dirençli septik şok vakalarında düşük doz kortikosteroidler kullanılabilir.
5. Sepsis Komplikasyonlarının Yönetimi
- Koagülopati (Pıhtılaşma Bozuklukları): Sepsiste yaygın damar içi pıhtılaşma (DIC) görülebilir. Bu durumda pıhtılaşmayı düzenleyici tedaviler uygulanır.
- Bağışıklık Sistemi Desteği: Sepsis bağışıklık sistemini zayıflatabilir. Hastalar sıkı takip edilmeli ve destekleyici tedaviler uygulanmalıdır.
- Beslenme Desteği: Hastaların metabolik ihtiyaçları artar. Enteral veya parenteral beslenme ile yeterli besin alımı sağlanmalıdır.
- Yoğun Bakım Takibi: Şiddetli sepsis ve septik şok hastaları, yoğun bakım ünitesinde sıkı takip edilmelidir.
Sepsis tedavisi, multidisipliner bir yaklaşımla yürütülmelidir. Erken teşhis, uygun antibiyotik tedavisi, sıvı dengesi ve organ destek tedavileri, hastanın yaşam şansını artıran en önemli faktörlerdir.
Sepsis Nasıl Önlenir?
Sepsisin önlenmesi, enfeksiyonların zamanında teşhis edilmesi ve uygun şekilde tedavi edilmesiyle mümkündür. Temel hijyen kurallarına uymak, aşılar ve enfeksiyonları önleme stratejileri riski azaltmada önemli rol oynar. Özellikle hastanelerde ve sağlık kurumlarında enfeksiyon kontrol önlemleri kritik bir öneme sahiptir.
- El yıkama ve hijyen: El yıkama, enfeksiyonların yayılmasını önlemek için en basit ve etkili yollardan biridir.
- Aşılar: Grip, zatürre ve diğer enfeksiyonlara karşı aşılar, septik durumun önlenmesinde önemli rol oynar.
- Erken enfeksiyon tedavisi: Herhangi bir enfeksiyonun zamanında tedavi edilmesi, riski büyük ölçüde azaltır.
Sonuç
Dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen, hızlı ilerleyen ve ölümcül olabilen bir klinik durumdur. Erken teşhis ve uygun tedavi ile hastaların hayatta kalma şansı önemli ölçüde artırılabilir. Sepsisle mücadelede sağlık çalışanlarının ve bireylerin bilinçlenmesi büyük önem taşımaktadır. Enfeksiyonların önlenmesi, erken tanı ve doğru tedavi stratejileri, septik sorunlar kaynaklı ölümlerin önüne geçmenin en etkili yoludur. Bu makalede sepsisin ne olduğu, nasıl geliştiği, kimleri etkilediği ve nasıl tedavi edildiği konularını detaylı şekilde ele aldık. Gelecekte araştırmalar ve tedavi yöntemleri geliştikçe, bu ölümcül hastalığın etkilerinin azalması umulmaktadır.
Referanslar:
- Sepsis Nedir? Kan Zehirlenmesi Belirtileri ve Tedavisi
- Singer, M., Deutschman, C. S., Seymour, C. W., Shankar‐Hari, M., Annane, D., Bauer, M., … & Vincent, J. L. (2016). The third international consensus definitions for life‐threatening organ dysfunction due to infection and shock. JAMA, 315(8), 801–810.
- Angus, D. C., Linde‐Zwirble, W. T., Lidicker, J., Clermont, G., Carcillo, J., & Pinsky, M. R. (2001). Epidemiology of severe infection‐induced organ dysfunction in the United States: Analysis of incidence, outcome, and associated costs of care. Critical Care Medicine, 29(7), 1303–1310.
- Martin, G. S., Mannino, D. M., Eaton, S., & Moss, M. (2003). The epidemiology of severe infection‐induced organ dysfunction in the United States from 1979 through 2000. New England Journal of Medicine, 348(16), 1546–1554.
- Dellinger, R. P., Levy, M. M., Rhodes, A., Annane, D., Gerlach, H., Opal, S. M., … & Moreno, R. (2013). Surviving infection‐induced organ dysfunction and shock campaign: International guidelines for management. Intensive Care Medicine, 39(2), 165–228.
- Rhodes, A., Evans, L. E., Alhazzani, W., Levy, M. M., Antonelli, M., Ferrer, R., … & Dellinger, R. P. (2017). International guidelines for management of infection‐induced organ dysfunction and shock. Intensive Care Medicine, 43(3), 304–377.
- Hotchkiss, R. S., Monneret, G., & Payen, D. (2013). Infection‐induced inflammatory syndrome and shock. Nature Reviews Immunology, 13(12), 862–874.
- van der Poll, T., van de Veerdonk, F. L., & Netea, M. G. (2017). The immunopathology of infection‐induced inflammatory syndrome. Nature Reviews Immunology, 17(1), 407–420.
- Scherag, A., Reinhart, K., Meisner, M., Rohde, G., & Oppert, M. (2003). Tumor necrosis factor, interleukin‐1, and interleukin‐6 in the blood of patients with severe infection‐induced organ dysfunction. Critical Care Medicine, 31(3), 974–979.
- Angus, D. C., & van der Poll, T. (2013). Severe infection‐induced organ dysfunction. New England Journal of Medicine, 369(9), 840–851.
- Marshall, J. C. (2005). Why have clinical trials in infection‐induced inflammatory syndrome failed? Trends in Molecular Medicine, 11(10), 437–443.
- Opal, S. M., & van der Poll, T. (2015). Endothelial barrier dysfunction in infection‐induced organ failure. Journal of Internal Medicine, 277(3), 277–293.
- Boomer, J. S., To, K., Chang, K. C., Takasu, O., Osborne, D. F., Walton, A. H., … & Hotchkiss, R. S. (2011). Immunosuppression in patients who die of infection‐induced inflammatory syndrome. JAMA, 306(23), 2594–2605.
- van der Poll, T., & van de Veerdonk, F. L. (2017). The role of the host response in life‐threatening infection‐induced organ dysfunction. Critical Care, 21(1), 1–2.
- Marshall, J. C., & Vincent, J. L. (2009). Critical care in infection‐induced organ dysfunction: State of the science. Critical Care Medicine, 37(10 Suppl), S475–S480.
- Cecconi, M., Evans, L., Levy, M., & Rhodes, A. (2018). Management of life‐threatening infection‐induced organ dysfunction in the intensive care unit: A review of current practice. Intensive Care Medicine, 44(11), 1794–1804.
- Kumar, A., Roberts, D., Wood, K. E., Light, B., Parrillo, J. E., Sharma, S., … & Cheang, M. (2006). Duration of hypotension before initiation of effective antimicrobial therapy is the critical determinant of survival in life‐threatening infection‐induced organ dysfunction. Critical Care Medicine, 34(6), 1589–1596.
- Rhodes, A., & Evans, L. E. (2018). Blood pressure targets in the management of life‐threatening infection‐induced organ dysfunction. Critical Care, 22(1), 107.
- Vincent, J. L., Sakr, Y., Sprung, C. L., Ranieri, V. M., Reinhart, K., Gerlach, H., & Martin, G. S. (2009). Life‐threatening infection‐induced inflammatory syndrome in European intensive care units: Results of the SOAP study. Critical Care Medicine, 37(2), 222–228.
- Levy, M. M., Fink, M. P., Marshall, J. C., Abraham, E., Angus, D., Cook, D., … & Ramsay, G. (2003). 2001 international guidelines for management of life‐threatening infection‐induced organ dysfunction and shock. Critical Care Medicine, 31(4), 1250–1256.
- Calandra, T., & Cohen, J. (2005). The epidemiology of life‐threatening infection‐induced organ dysfunction in the intensive care unit. Infectious Disease Clinics of North America, 19(3), 513–532.
- Vincent, J. L., & Marshall, J. C. (2013). Understanding the heterogeneity of life‐threatening infection‐induced inflammatory syndrome. Critical Care, 17(4), 129.
- Pinsky, M. R. (2010). Hemodynamic support in life‐threatening infection‐induced inflammatory syndrome: Current concepts. Critical Care Clinics, 26(4), 697–716.
- Fleischmann, C., Scherag, A., Adhikari, N. K., Hartog, C. S., Tsaganos, T., Schlattmann, P., … & Reinhart, K. (2016). Assessment of global incidence and mortality of life‐threatening infection‐induced inflammatory syndrome: Current estimates and limitations. American Journal of Respiratory and Critical Care Medicine, 193(3), 259–272.
- Opal, S. M. (2010). The future of immunomodulatory therapy in life‐threatening infection‐induced organ dysfunction. Nature Reviews Drug Discovery, 9(11), 893–908.
- Wiersinga, W. J., Leopold, S. J., Cranendonk, D. R., & van der Poll, T. (2014). Host innate immune responses to life‐threatening infection‐induced inflammatory syndrome. Immunity, 41(2), 311–323.
- Rudd, K. E., Johnson, S. C., Agesa, K. M., Shackelford, K. A., Tsoi, D., Kievlan, D. R., … & Naghavi, M. (2020). Global, regional, and national incidence and mortality of life‐threatening infection‐induced inflammatory syndrome, 1990–2017: Analysis for the Global Burden of Disease Study. Lancet, 395(10219), 200–211.
- van der Poll, T., van de Veerdonk, F. L., & Netea, M. G. (2012). Inflammatory mechanisms in life‐threatening infection‐induced inflammatory syndrome. Nature Reviews Immunology, 12(12), 826–837.
- Ince, C. (2015). The microcirculation in life‐threatening infection‐induced organ dysfunction. Critical Care, 19, 1–10.
- Angus, D. C., & van der Poll, T. (2013). Novel therapies for life‐threatening infection‐induced inflammatory syndrome: Challenges and future directions. Lancet, 381(9860), 1054–1065.
- Marshall, J. C. (2006). Bench‐to‐bedside review: Lessons from failed clinical trials in life‐threatening infection‐induced inflammatory syndrome. Critical Care, 10(6), 1–9.
- Angus, D. C., & van der Poll, T. (2013). Commentary: Understanding the pathophysiology of life‐threatening infection‐induced inflammatory syndrome. JAMA, 310(6), 595–597.
- Martin, G. S., & Mannino, D. M. (2007). The changing epidemiology of life‐threatening infection‐induced inflammatory syndrome. Critical Care Medicine, 35(2), 399–405.
- Marshall, J. C., & Maier, R. V. (2009). Clinical trials in life‐threatening infection‐induced inflammatory syndrome: Past, present, and future. Critical Care Clinics, 25(4), 665–680.
- Dellinger, R. P. (2014). Early goal‐directed therapy in life‐threatening infection‐induced organ dysfunction: Is it still relevant? Critical Care, 18(1), 152.
- Mouncey, P. R., Osborn, T. M., Power, G. S., Harrison, D. A., Sadique, M. Z., Grieve, R. M., … & Rowan, K. (2015). Trial of early, goal‐directed resuscitation for life‐threatening infection‐induced inflammatory syndrome. New England Journal of Medicine, 372(14), 1301–1311.
- Yealy, D. M., Kellum, J. A., Huang, D. T., Barnato, A. E., Weissfeld, L. A., … (ProCESS Investigators). (2014). A randomized trial of protocol‐based care for life‐threatening infection‐induced organ dysfunction. New England Journal of Medicine, 370(18), 1683–1693.
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
