Dil Bağı (Ankyloglossia)

96 / 100

Dil bağı, tıbbi literatürde “ankyloglossia” olarak bilinen ve toplumda oldukça yaygın olmasına rağmen sıklıkla gözden kaçan bir durumdur. Ankyloglossia, dilin hareketini kısıtlayan, dil altındaki frenulum adı verilen ince bir bağ dokusu anormalliğidir. Bu durum, konuşma, beslenme ve ağız hijyeni gibi günlük aktiviteleri etkileyebilir. Farklı şiddetlerde görülebilen dil bağı, çocukluk döneminde fark edilmezse, yaşam boyu devam eden sorunlara yol açabilir. Bu yazıda, dil bağının tanımından tedavi yöntemlerine kadar tüm detayları ele alacağız.

Dil Bağı (Ankyloglossia)

Dil bağı, genellikle doğumdan itibaren var olan ve dilin alt kısmındaki frenulumun normalden kısa, kalın veya sıkı olmasından kaynaklanan bir anomali olarak tanımlanır. Bu durum, dilin serbest hareketini kısıtlayarak özellikle bebeklerde emme, yutma ve daha ileri yaşlarda konuşma gibi fonksiyonel problemler oluşturabilir. Ankyloglossia, her iki cinsiyette de görülebilmesine rağmen, erkek çocuklarda kızlara oranla daha sık ortaya çıkar. Bu durumun tespiti ve tedavisi, çocuğun dil gelişimi ve genel yaşam kalitesi açısından büyük önem taşır.

Bu çocuklarda, dilin ön ve yan hareketlerinde sınırlamalar görülür. Bu da harflerin doğru telaffuz edilememesi, çiğneme ve yutkunma problemleri, hatta bazı durumlarda diş eti hastalıklarına neden olabilir. Özellikle emzirme döneminde fark edilen bu problem, bebeğin yeterli beslenememesi ve annenin meme ucu yaralanmaları gibi sorunlara da yol açabilir. Bu nedenle, dil bağı teşhisi konulan bebeklerin ve çocukların erken yaşta değerlendirilmesi ve gerekli müdahalelerin yapılması önemlidir.

Dil bağının teşhis edilmesi ve tedavi süreci, ebeveynler ve sağlık profesyonelleri için zorlu bir süreç olabilir. Çünkü, hafif düzeyde olduğunda belirti vermeyebilir veya belirtiler başka problemlerle karıştırılabilir. Ancak, bu durumun erken teşhisi ve uygun tedavi yöntemlerinin uygulanması, dil ve konuşma gelişiminin desteklenmesi açısından kritik rol oynar. İlerleyen bölümlerde, dil bağının belirtilerini, teşhis yöntemlerini ve tedavi seçeneklerini detaylı bir şekilde ele alacağız.

Dil Bağı (Ankyloglossia)

Dil Bağı Belirtileri

Dil bağı belirtileri, durumun şiddetine ve hastanın yaşına bağlı olarak değişiklik gösterir. Bebeklerde, genellikle emme güçlüğü, huzursuzluk ve kilo alamama gibi belirtilerle kendini gösterir. Emzirme sırasında bebek yeterli miktarda süt ememez ve bu da hem bebek hem de anne için zorlu bir süreç oluşturur. Annenin meme ucu yaralanmaları ve ağrılı emzirme deneyimi de en sık görülen belirtilerden biridir.

Daha büyük çocuklarda ise, konuşma bozuklukları ile kendini gösterebilir. Özellikle “r”, “l”, “d”, “t” ve “n” harflerinin telaffuzunda güçlük yaşanması dil bağının tipik belirtileri arasındadır. Bu çocuklar, dilin üst damağa temasını gerektiren bu harfleri çıkarırken zorlanır ve bu da konuşmalarının anlaşılmasını zorlaştırır. Dil bağının şiddetine bağlı olarak, bazı çocuklar hızlı konuşurken veya heyecanlandıklarında daha belirgin bir şekilde harfleri atlayabilir veya yanlış telaffuz edebilirler.

Dil bağı teşhisi, genellikle fiziksel muayene ile konulur. Sağlık profesyonelleri, dilin altındaki frenulumu inceleyerek yapısal anormallikleri değerlendirebilir. Bu muayene sırasında, dilin üst damağa dokundurulması veya dilin dışarı çıkarılması gibi basit testler uygulanır. Frenulumun kısa, kalın veya gergin olması dil bağı teşhisi için yeterli bir bulgudur. Ancak, bazı durumlarda bu muayene yeterli olmayabilir ve daha ileri teşhis yöntemlerine başvurulabilir.

İleri teşhis yöntemleri arasında, dil bağı derecesini ve fonksiyonel etkilerini değerlendirmek için kullanılan fonksiyonel dil testleri bulunur. Bu testlerde, hastanın dil hareketleri, konuşma ve yutma fonksiyonları detaylı bir şekilde incelenir. Ayrıca, bazı durumlarda dil bağının yarattığı fonksiyonel kısıtlamaları belirlemek için video analiz yöntemleri de kullanılabilir. Teşhis konduktan sonra, dil bağının şiddetine ve hastanın yaşına bağlı olarak uygun tedavi yöntemleri belirlenir.

Ne zaman doktora görünmeli

Aşağıdaki durumlarda bir doktora görünün:

  • Bebeğinizde emzirmede zorluk yaşama gibi sorunlara neden olan belirtiler varsa
  • Bir konuşma-dil patoloğu, çocuğunuzun konuşmasının dil bağından etkilendiğini düşünüyor
  • Büyük çocuğunuz yemek yemeyi, konuşmayı veya arka dişlere ulaşmayı engelleyen dil problemlerinden şikayet ediyor
  • Kendi belirtilerinizden rahatsız oluyorsanız

Dil Bağı Nedenleri

Dil bağı, genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimi sonucunda ortaya çıkabilen bir durumdur. Genetik yatkınlık, bağ oluşumunda önemli bir rol oynar ve ailede öyküsü olan kişilerde bu duruma daha sık rastlanır. Bazı araştırmalar, dil bağı olan çocukların birinci derece akrabalarında da benzer problemlerin bulunduğunu göstermiştir. Bu nedenle, genetik faktörler dil bağının ortaya çıkışında büyük bir etken olarak kabul edilir.

Dil bağının görülme sıklığı konusunda farklı araştırmalar farklı sonuçlar vermektedir. Genel olarak, bebeklerin %4 ile %10’u arasında değişen bir oranla bu durumun görüldüğü tahmin edilmektedir. Erkek bebeklerde kız bebeklere oranla daha sık rastlanmasının yanı sıra, doğumdan hemen sonra teşhis konulabilmesine rağmen, birçok vakada fark edilmesi zaman alabilir. Özellikle hafif vakalarda, dil bağının etkileri daha ileri yaşlarda, konuşma veya beslenme problemleri ortaya çıktığında fark edilebilir.

Ankyloglossia, dilin frenulumunun yapısal anormalliği nedeniyle ortaya çıkar. Frenulumun kalın, kısa veya yapışık olması, dilin serbestçe hareket etmesini engeller. Bu durum, dilin yukarı ve yana hareketlerinin kısıtlanmasına, dolayısıyla konuşma ve beslenme işlevlerinde aksamalara neden olur. Frenulumun anatomik yapısındaki bu bozukluk, genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin bir araya gelmesiyle meydana gelir.

Dil bağının farklı dereceleri vardır ve bu dereceler dilin hareket kabiliyetini farklı şekillerde etkiler. Hafif derecede dil bağı olan kişilerde, dilin ucunda hafif bir kısıtlama görülürken, şiddetli vakalarda dil neredeyse tamamen ağız tabanına yapışık halde olabilir. Bu durum, sadece konuşma ve beslenmeyi değil, aynı zamanda ağız hijyenini de etkileyebilir. Dilin sınırlı hareketi, ağız içindeki yiyecek kalıntılarının temizlenmesini zorlaştırarak diş çürümesi ve diş eti hastalıklarına yol açabilir.

Risk Faktörleri

Herkesi etkileyebilse de erkeklerde kızlardan daha yaygındır. Bazen ailelerde görülür.

Komplikasyonları

Bebeğin ağız gelişiminin yanı sıra yeme, konuşma ve yutkunma şeklini de etkileyebilir.

Örneğin şunlara yol açabilir:

  • Emzirme sorunları. Emzirme, bebeğin emerken dilini alt diş eti üzerinde tutmasını gerektirir. Dilini hareket ettiremez veya doğru pozisyonda tutamazsa bebek meme ucunu emmek yerine çiğneyebilir. Bu, ciddi meme ucu ağrısına neden olabilir ve bebeğin anne sütü alma yeteneğini etkileyebilir. Sonuçta, yetersiz emzirme, yetersiz beslenmeye ve gelişme başarısızlığına yol açabilir.
  • Konuşma zorlukları. “t”, “d”, “z”, “s”, “th”, “r” ve “l” gibi belirli sesleri çıkarma yeteneğini etkileyebilir.
  • Kötü ağız hijyeni. Daha büyük bir çocuk veya yetişkin için, yemek artıklarının dişlerden temizlenmesini zorlaştırabilir. Bu, diş çürümesine ve diş eti iltihabına (diş eti iltihabı) katkıda bulunabilir. Aynı zamanda alt ön iki diş arasında boşluk veya boşluk oluşmasına da yol açabilir.
  • Diğer sözlü etkinliklerle ilgili zorluklar. Dondurma külahını yalamak, dudakları yalamak, öpmek veya nefesli çalgı çalmak gibi aktiviteleri engelleyebilir.

Teşhis

Dil bağı genellikle fizik muayene sırasında teşhis edilir. Bebekler için doktor, dilin görünümü ve hareket yeteneğinin çeşitli yönlerini puanlamak için bir tarama aracı kullanabilir.

Dil Bağı (Ankyloglossia)

Dil Bağı Tedavisi

Dil bağı tedavisinde, duruma göre cerrahi ve cerrahi olmayan yöntemler kullanılabilir. Hafif derecede dil bağı olan ve belirtileri minimal olan hastalarda, cerrahi müdahale gerekmeyebilir. Bu tür durumlarda, dil egzersizleri ve konuşma terapisi gibi yöntemlerle dilin hareket kabiliyeti artırılabilir. Bu tedavi yöntemi, özellikle çocukluk çağında teşhis konulmuş ve konuşma problemleri olan hastalarda etkili olabilir.

Cerrahi tedavi yöntemleri arasında en sık kullanılan iki yöntem frenotomi ve frenuloplasti olarak bilinir. Frenotomi, dil altındaki frenulumun basit bir cerrahi kesim ile serbest bırakılması işlemidir. Bu işlem, genellikle bebeklerde ve küçük çocuklarda lokal anestezi altında yapılır ve hızlı bir iyileşme süreci sunar. Frenotomi işlemi sırasında, frenulumun kısa ve sıkı kısmı kesilerek dilin serbest hareketi sağlanır. Bu işlem sonrasında, dilin hareket kabiliyeti ve fonksiyonları hızla düzelir.

Frenuloplasti ise, daha karmaşık bir cerrahi işlemdir ve frenulumun ciddi derecede kısa veya kalın olduğu durumlarda uygulanır. Bu işlemde, frenulumun yeniden şekillendirilmesi ve dil hareketlerinin normal hale getirilmesi hedeflenir. Frenuloplasti, genel anestezi altında yapılır ve frenotomiye göre daha uzun bir iyileşme süreci gerektirir. Ancak, bu yöntem özellikle dil bağının ciddi düzeyde olduğu ve frenotominin yetersiz kaldığı durumlarda tercih edilir.

Cerrahi işlemler sonrasında, dilin normal hareket kabiliyetine kavuşabilmesi için dil egzersizleri ve konuşma terapisi önerilir. Bu egzersizler, dil kaslarının güçlenmesini ve dilin daha etkili bir şekilde kullanılmasını sağlar. Ayrıca, ameliyat sonrası dönemde yara iyileşmesi ve enfeksiyon riskinin azaltılması için ağız hijyenine dikkat edilmesi gereklidir. Bu süreçte, düzenli kontroller ve doktor tavsiyelerine uyulması önemlidir.

Bazı doktorlar ve emzirme danışmanları, yeni doğmuş bir bebek hastaneden taburcu edilmeden önce bile bu durumun derhal düzeltilmesini önermektedir. Bazıları ise bekle-gör yaklaşımını tercih ediyor.

Lingual frenulum zamanla gevşeyerek dil bağını çözebilir. Diğer durumlarda bağ sorun yaratmadan devam eder. Bazı durumlarda emzirme danışmanına danışmak emzirmeye yardımcı olabilir ve bir konuşma-dil patologuyla konuşma terapisi konuşma seslerinin iyileştirilmesine yardımcı olabilir. Bebeklerde, çocuklarda veya yetişkinlerde dil bağı sorun yaratıyorsa cerrahi tedavisi gerekebilir. Cerrahi prosedürler arasında frenotomi veya frenuloplasti bulunur.

Frenotomi

Frenotomi adı verilen basit bir cerrahi işlem, hastanenin kreşinde veya doktorun muayenehanesinde anestezi ile veya anestezi olmadan yapılabilir. Doktor lingual frenulumu inceler ve ardından frenulumu serbest bırakmak için steril makas kullanır. Lingual frenulumda az sayıda sinir ucu veya kan damarı bulunduğundan işlem hızlıdır ve rahatsızlık minimum düzeydedir.

Herhangi bir kanama meydana gelirse, muhtemelen yalnızca bir veya iki damla kan olacaktır. İşlem sonrasında bebek hemen emzirilebilir. Frenotomi komplikasyonları nadirdir ancak kanama, enfeksiyon veya dil veya tükürük bezlerinde hasar meydana gelebilir. Ayrıca yara izi kalması veya frenulumun dilin tabanına yeniden bağlanması da mümkündür.

Frenuloplasti

Ek onarım gerekiyorsa veya lingual frenulum frenotomi için çok kalınsa, frenuloplasti olarak bilinen daha kapsamlı bir prosedür önerilebilir. Frenuloplasti genel anestezi altında cerrahi aletlerle yapılır. Frenulum serbest bırakıldıktan sonra yara genellikle dil iyileşirken kendiliğinden emilen dikişlerle kapatılır.

Frenuloplastinin olası komplikasyonları frenotomiye benzer ve nadirdir; kanama veya enfeksiyon veya dil veya tükürük bezlerinde hasar. Anestezi reaksiyonları gibi, prosedürün daha kapsamlı doğası nedeniyle yara izi de mümkündür. Frenuloplasti sonrasında dil hareketini arttırmak ve yara izi potansiyelini azaltmak için dil egzersizleri önerilebilir.

Dil Bağının Günlük Yaşama Etkileri ve Psikososyal Boyutları

Dil bağı, sadece fiziksel değil, aynı zamanda psikososyal açıdan da etkiler yaratabilir. Özellikle çocukluk döneminde fark edilmeyen veya tedavi edilmeyen dil bağı, çocukların okul hayatında ve sosyal ilişkilerinde zorluklar yaşamasına neden olabilir. Konuşma güçlükleri, arkadaş ilişkilerinde iletişim sorunları yaratabilir ve bu durum çocuğun kendine güvenini olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, çocukların bazı harfleri doğru telaffuz edememesi, sınıf içinde alay konusu olmalarına yol açabilir.

Dil bağının psikososyal etkileri, sadece çocukluk döneminde değil, yetişkinlik döneminde de devam edebilir. Konuşma problemleri, iş görüşmelerinde veya sosyal ortamlarda kendini ifade etme zorluklarına yol açabilir. Bu durum, kişinin sosyal ilişkilerinde ve kariyerinde kısıtlayıcı bir etki yaratabilir. Ayrıca, dil bağının tedavi edilmemesi, ağız hijyeninde problemlere ve bu nedenle ağız kokusu gibi sosyal açıdan rahatsız edici durumlara neden olabilir.

Bu tür olumsuz etkilerin önüne geçebilmek için, dil bağı olan kişilerin erken teşhis edilmesi ve tedavi edilmesi büyük önem taşır. Tedavi sürecinde, aile desteği ve psikolojik danışmanlık hizmetlerinin alınması da gerekebilir. Özellikle çocukluk çağındaki hastalarda, konuşma terapisi ve dil egzersizlerinin yanı sıra, sosyal becerilerin geliştirilmesine yönelik destekleyici çalışmalar da yapılmalıdır.

Dil bağının tedavi edilmesi, kişinin yaşam kalitesini önemli ölçüde artırır. Dilin serbestçe hareket edebilmesi, konuşma, beslenme ve ağız hijyenini olumlu yönde etkiler. Ayrıca, dil bağı tedavi edildiğinde, kişinin kendine olan güveni ve sosyal ilişkileri de olumlu yönde gelişir. Bu nedenle, dil bağı olan kişilerin erken dönemde teşhis edilmesi ve uygun tedavi yöntemlerinin uygulanması büyük önem taşımaktadır.

Sonuç

Dil bağı, toplumda yaygın olarak görülen ancak sıklıkla gözden kaçan bir durumdur. Genetik ve çevresel faktörlerin etkisiyle ortaya çıkan bu anomali, dilin hareketlerini kısıtlayarak konuşma, beslenme ve ağız hijyeninde problemlere yol açar. Dil bağı, bebeklikten itibaren teşhis edilip tedavi edilmediğinde, yaşam boyu devam eden fiziksel ve psikososyal sorunlara neden olabilir. Bu makalede, dil bağının tanımından belirtilerine, teşhis yöntemlerinden tedavi seçeneklerine kadar geniş bir perspektif sunarak konunun tüm yönlerini ele aldık.

Erken teşhis ve tedavi, dil bağının yarattığı olumsuz etkileri en aza indirger ve kişinin yaşam kalitesini artırır. Sağlık profesyonelleri ve ebeveynlerin, dil bağı belirtilerine karşı bilinçli olmaları ve gerektiğinde uzman yardımı almaları önemlidir. Dil bağının cerrahi ve cerrahi olmayan tedavi yöntemleri, hastanın durumuna ve yaşına bağlı olarak belirlenir. Her iki tedavi yönteminde de başarı oranı yüksektir ve iyileşme süreci genellikle hızlı ve sorunsuz geçer.

Sonuç olarak, dil bağı, erken dönemde fark edilip tedavi edildiğinde, dilin hareket kabiliyetini ve fonksiyonlarını büyük ölçüde düzeltir. Bu durum, bireyin konuşma ve beslenme gibi temel fonksiyonlarında iyileşme sağlar ve yaşam kalitesini artırır. Dil bağı olan kişilerin, tedavi sürecinde ve sonrasında uygun dil egzersizleri ve konuşma terapisi ile desteklenmesi, uzun vadeli başarı için önemlidir.

Referanslar:

  1. Dil Bağı (Ankyloglossia)
  2. Messner AH, Lalakea ML. Ankyloglossia: controversies in management. International Journal of Pediatric Otorhinolaryngology. 2000;54(2-3):123-131.
  3. Wallace H, Clarke S. Tongue tie division in infants with breast-feeding difficulties. International Journal of Pediatric Otorhinolaryngology. 2006;70(7):1257-1261.
  4. Hogan M, Westcott C, Griffiths M. A randomized controlled trial of division of tongue-tie in infants with feeding problems. Journal of Paediatrics and Child Health. 2005;41(5-6):246-250.
  5. Segal LM, Stephenson R, Dawes M, Feldman P. Prevalence, diagnosis, and treatment of ankyloglossia: methodologic review. Canadian Family Physician. 2007;53(6):1027-1033.
  6. Knox I. Tongue tie and frenotomy in the breastfeeding newborn. NeoReviews. 2010;11(9)
  7. Suter VG, Bornstein MM. Ankyloglossia: facts and myths in diagnosis and treatment. Journal of Periodontology. 2009;80(8):1204-1219.
  8. Ricke LA, Baker NJ, Madlon-Kay DJ, DeFor TA. Newborn tongue-tie: prevalence and effect on breast-feeding. Journal of the American Board of Family Medicine. 2005;18(1):1-7.
  9. Geddes DT, Langton DB, Gollow I, Jacobs LA, Hartmann PE, Simmer K. Frenulotomy for breastfeeding infants with ankyloglossia: effect on milk removal and sucking mechanism as imaged by ultrasound. Pediatrics. 2008;122(1)
  10. Lalakea ML, Messner AH. Ankyloglossia: the adolescent and adult perspective. Otolaryngology-Head and Neck Surgery. 2003;128(6):746-752.
  11. Mills N, Pransky SM, Geddes DT, Mirjalili SA. What is a tongue tie? Defining the anatomy of the in-situ lingual frenulum. Clinical Anatomy. 2019;32(6):749-761.
  12. Kotlow LA. Ankyloglossia (tongue-tie): a diagnostic and treatment quandary. Quintessence International. 1999;30(4):259-262.
  13. Coryllos E, Genna CW, Salloum AC. Congenital tongue-tie and its impact on breastfeeding. American Academy of Pediatrics, Section on Breastfeeding. 2004;114(1)
  14. Messner AH, Walsh J, Rosenfeld RM, et al. Clinical consensus statement: ankyloglossia in children. Otolaryngology–Head and Neck Surgery. 2020;162(5):597-611.
  15. Webb AN, Hao W, Hong P. The effect of tongue-tie division on breastfeeding and speech articulation: a systematic review. International Journal of Pediatric Otorhinolaryngology. 2013;77(5):635-646.
  16. Cho A, Kelsberg G, Safranek S. Clinical inquiries. What is the best treatment for infants with tongue-tie? The Journal of Family Practice. 2010;59(12):712-713.
  17. Amir LH, James JP, Donath SM. Reliability of the Hazelbaker Assessment Tool for lingual frenulum function. International Breastfeeding Journal. 2006;1(1):3.
  18. Walsh J, Tunkel D, Kulich R, et al. Diagnosis and treatment of ankyloglossia in newborns and infants: A review. JAMA Otolaryngology–Head & Neck Surgery. 2021;147(4):354-360.
  19. O’Shea JE, Foster JP, O’Donnell CP, et al. Frenotomy for tongue-tie in newborn infants. Cochrane Database of Systematic Reviews. 2017;3
  20. https://kidshealth.org/en/parents/tongue-tie.html
  21. https://www.nhs.uk/conditions/tongue-tie/
  22. https://my.clevelandclinic.org/health/diseases/17931-tongue-tie-ankyloglossia
  23. https://www.healthline.com/health/baby/tongue-tie
  24. https://www.betterhealth.vic.gov.au/health/conditionsandtreatments/tongue-tie

Dil Bağı (Ankyloglossia)

 

Sağlık Bilgisi Paylaş !