Parkinson Hastalığından Korunmak İçin 18 Öneri
Parkinson hastalığı, beyindeki dopamin üreten hücrelerin bozulmasıyla ortaya çıkan, ilerleyici ve nörolojik bir bozukluktur. Genellikle yavaş yavaş başlayan bu hastalık, motor becerilerde bozulmaya yol açar ve zamanla hareket kontrolünü zorlaştırır. Parkinson, sadece yaşlı bireylerde değil, daha genç yaş gruplarında da görülebilen bir hastalık haline gelmiştir. Hastalığın nedeni kesin olarak bilinmese de genetik ve çevresel faktörlerin bu durumu tetiklediği düşünülmektedir. Ancak, Parkinson hastalığının tam olarak tedavi edilemez bir hastalık olması, bu durumu yönetmenin ve önlemenin ne kadar önemli olduğunu gösterir.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Parkinson Hastalığından Korunmak İçin 18 Öneri
Parkinson hastalığının tedavisinde ilerlemeler kaydedilse de, hastalığın belirtilerini kontrol altına almak çoğu zaman yeterli değildir. Bu nedenle, Parkinson’dan korunmanın yollarını araştırmak ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları edinmek büyük önem taşır. Bu yazıda, Parkinson hastalığından korunmak için 18 pratik öneri sunulacaktır. Bu öneriler, yaşam tarzında yapılacak değişiklikler, beslenme düzenlemeleri ve zihinsel aktiviteyi arttıran aktiviteler gibi geniş bir yelpazeyi kapsar. Her bireyin kendi sağlığını koruma sorumluluğu taşıdığı bir dünyada, Parkinson hastalığını önlemek için yapılabileceklerin farkında olmak oldukça değerlidir.
Parkinson, hastaların yaşam kalitesini ciddi ölçüde etkileyen bir hastalık olmakla birlikte, erken evrede müdahale etmek ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak mümkündür. Bu nedenle, hastalık riskini azaltacak alışkanlıkların kazanılması, sadece Parkinson ile değil, diğer birçok nörolojik hastalıkla mücadelede de kilit rol oynamaktadır. Araştırmalar, düzenli egzersizin, dengeli beslenmenin ve zihinsel olarak aktif kalmanın nörolojik sağlığı korumada oldukça etkili olduğunu göstermektedir. Sağlıklı bir yaşam tarzının benimsenmesi, Parkinson riskini azaltmaya yardımcı olabilir.
Parkinson hastalığından korunmanın en iyi yolu, hastalığın risk faktörlerini anlamak ve bu riskleri minimize edecek önlemler almaktır. Bu makalede sunulan 18 öneri, bilimsel araştırmalara dayalı, etkili yöntemlerdir. Her biri, bireylerin genel sağlık durumunu korumasına ve sinir sisteminin daha güçlü kalmasına katkıda bulunur. Şimdi, Parkinson hastalığından korunmak için neler yapılabileceğine daha yakından bakalım.
Parkinson Hastalığından Korunmak İçin Öneriler
1. Düzenli Egzersiz Yapın
Parkinson hastalığından korunmanın en etkili yollarından biri, düzenli egzersiz yapmaktır. Fiziksel aktivite, beynin sinir hücrelerinin fonksiyonlarını korumaya yardımcı olur ve hastalığın gelişme riskini azaltır. Özellikle aerobik egzersizlerin, beyin plastisitesini destekleyerek dopamin üretimini teşvik ettiği bilinmektedir. Dopamin, Parkinson hastalığıyla doğrudan bağlantılıdır; çünkü hastalık, beyindeki dopamin seviyelerinin düşmesiyle başlar. Yapılan araştırmalar, haftada 150 dakikayı bulan orta yoğunluklu egzersizlerin, Parkinson riskini ciddi şekilde azalttığını ortaya koymuştur. Örneğin:
- Yürüyüş: Haftada en az 5 gün 30 dakika yürüyüş, kan dolaşımını artırarak beynin oksijen alımını optimize eder. Ayrıca, düşük etkili bir egzersiz olarak kas ve eklemler üzerindeki baskıyı azaltır.
- Yüzme: Tüm vücudu çalıştıran bir egzersiz olan yüzme, beyin-beden koordinasyonunu geliştirir ve stresi azaltarak sinir sistemi üzerinde olumlu etkiler yaratır.
- Bisiklet: Düzenli bisiklet sürmek, bacak kaslarını çalıştırmanın yanı sıra kardiyovasküler sağlığı iyileştirir ve beyin hücrelerini korur.
Bu egzersiz türlerinin yanı sıra, esneme ve kuvvet egzersizleri de sinir sisteminin işleyişini destekleyebilir. Pilates, yoga ve ağırlık kaldırma gibi aktiviteler de sinir hücrelerini destekleyen nörolojik bağlantıları geliştirir. Özellikle yaş ilerledikçe kas gücünün korunması, Parkinson’un getirebileceği hareket kayıplarını önleyebilir.
2. Sağlıklı ve Dengeli Beslenin
Parkinson hastalığından korunmak için dengeli bir diyet uygulamak son derece önemlidir. Antioksidanlar, beyindeki serbest radikallerin neden olduğu hasarı önlemeye yardımcı olur ve beyin hücrelerini korur. Akdeniz diyeti, Parkinson gibi nörodejeneratif hastalıkların gelişme riskini azaltmak için önerilen en etkili diyetlerden biridir. Bu diyet, taze sebze ve meyveler, zeytinyağı, balık, tam tahıllar ve kuruyemişler gibi besinlerin bolca tüketilmesini öngörür. Antioksidanlar ve fitokimyasallar açısından zengin bu gıdalar, vücutta iltihaplanmayı azaltarak sinir hücrelerini korur.
- Sebzeler ve Meyveler: Ispanak, brokoli, havuç gibi sebzeler ile yaban mersini, elma ve portakal gibi meyveler, yüksek oranda vitamin ve mineral içerir. Bu besinler, beynin yaşlanma sürecini yavaşlatarak Parkinson hastalığının gelişme riskini azaltır.
- Tam Tahıllar: Beynin enerji kaynağı olan glikozu sağlıklı bir şekilde almak için tam tahıllar tercih edilmelidir. Bulgur, kinoa ve yulaf gibi gıdalar, beyin fonksiyonlarını destekler.
- Zeytinyağı: Sağlıklı yağlar, beyin hücre zarlarının bütünlüğünü korur. Zeytinyağı, beyin sağlığı için gerekli olan E vitamini ve diğer antioksidanları içerir.
Dengeli bir beslenme düzeni, sadece beyin sağlığını desteklemekle kalmaz, aynı zamanda metabolik bozuklukları da önler. Beslenme alışkanlıklarında yapılacak ufak değişiklikler, Parkinson riskini azaltmada büyük farklar yaratabilir.
3. Omega-3 Yağ Asitleri Tüketin
Omega-3 yağ asitleri, beynin sağlıklı kalmasında önemli rol oynar. Bu esansiyel yağ asitleri, hücre zarlarını güçlendirir ve sinir hücrelerinin hasar görmesini engeller. Omega-3’ler, özellikle iltihaplanmayı azaltarak sinir sistemi üzerinde koruyucu etkiler gösterir. Bu yağ asitlerinin yeterli miktarda alınması, Parkinson ve diğer nörolojik hastalıkların riskini azaltmada büyük katkı sağlar. Omega-3 kaynakları arasında şunlar bulunur:
- Balık: Somon, sardalya ve ton balığı, yüksek miktarda omega-3 içerir. Haftada iki kez balık tüketmek, bu yağ asitlerinden yeterince alınmasına yardımcı olabilir.
- Keten Tohumu ve Chia Tohumu: Bitkisel omega-3 kaynakları olan bu tohumlar, aynı zamanda lif ve protein içerir. Smoothie’lere veya salatalara eklenerek tüketilebilir.
- Ceviz: Beyin sağlığı için önemli olan ceviz, omega-3 yağ asitleri açısından zengindir ve aynı zamanda sağlıklı yağlar içerir.
Omega-3 yağ asitleri, sadece sinir hücrelerini korumakla kalmaz, aynı zamanda beyin içindeki dopamin üretimini de destekler. Bu nedenle, düzenli olarak omega-3 açısından zengin besinler tüketmek, Parkinson hastalığından korunmada etkili olabilir.
4. Uyku Düzeninize Dikkat Edin
Yeterli ve kaliteli uyku, beyin sağlığı için vazgeçilmezdir. Uyku sırasında beyindeki toksinler temizlenir ve hücrelerin yenilenmesi sağlanır. Yetersiz uyku, beyin hücrelerinin fonksiyonlarını bozabilir ve Parkinson hastalığı riskini artırabilir. Beyin, vücut fonksiyonlarını düzenlemek için dinlenmeye ihtiyaç duyar. Parkinson’dan korunmak için şu adımları izlemek faydalıdır:
- Günlük olarak 7-8 saat uyumak: Bu süre, beynin kendini yenilemesi için ideal kabul edilir. Uyku süresinin sürekli olarak azalması, sinir sistemi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir.
- Uyku hijyenine dikkat etmek: Yatmadan önce ağır yemekler tüketmemek, elektronik cihazlardan uzak durmak ve yatak odasında karanlık bir ortam sağlamak, kaliteli bir uyku için gereklidir.
- Düzenli bir uyku rutini oluşturmak: Her gün aynı saatte yatıp kalkmak, vücudun biyolojik saatini düzenler ve kaliteli uyku almayı kolaylaştırır.
Kaliteli uyku, beynin kendini onarma sürecini hızlandırır ve sinir sisteminin işleyişini korur. Uyku düzenine dikkat ederek Parkinson hastalığından korunmak mümkündür.
5. Stresi Yönetin
Kronik stres, beyin hücreleri üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir ve Parkinson hastalığı riskini artırabilir. Stres, kortizol adı verilen stres hormonunun salınımını artırarak beyindeki iltihaplanmayı tetikleyebilir. Bu durum, sinir hücrelerinin işlevlerini bozabilir. Stres yönetimi teknikleri, beynin stresle başa çıkma kapasitesini artırarak Parkinson hastalığı riskini azaltmaya yardımcı olabilir. İşte bazı etkili stres yönetimi yöntemleri:
- Meditasyon: Meditasyon, zihni sakinleştirmeye yardımcı olur ve stres hormonlarının üretimini azaltır. Günlük meditasyon pratiği, stres seviyelerini düşürerek beyin fonksiyonlarını korur.
- Yoga: Yoga, hem fiziksel hem de zihinsel olarak rahatlama sağlar. Nefes teknikleri ve bedensel hareketlerle stresi azaltan yoga, aynı zamanda esnekliği artırır.
- Derin Nefes Alma Teknikleri: Derin nefes almak, vücuda daha fazla oksijen sağlar ve stresin olumsuz etkilerini hafifletir. Düzenli olarak uygulanan nefes egzersizleri, beynin rahatlamasına katkı sağlar.
Stresi yönetmek, Parkinson gibi nörolojik hastalıkların önlenmesi açısından kritik bir rol oynar. Bu nedenle, stres azaltıcı yöntemleri günlük rutine dahil etmek önemlidir.
6. Sigara ve Alkol Tüketimini Azaltın
Sigara ve alkol tüketimi, sinir hücrelerine ciddi zararlar verebilir. Özellikle tütün ürünleri, beyinde oksidatif stres yaratır ve hücrelerin erken yaşlanmasına neden olabilir. Ayrıca alkolün aşırı tüketimi, beyin fonksiyonlarını bozar ve Parkinson riskini artırır. Sigara ve alkolün sinir sistemi üzerindeki etkilerini en aza indirmek için şu adımlar atılabilir:
- Sigara kullanımını tamamen bırakmak: Sigara içmek, Parkinson riskini artıran önemli bir faktördür. Sigaranın içerdiği kimyasallar, sinir hücrelerinin işlevlerini bozarak dopamin seviyelerini düşürebilir.
- Alkol tüketimini sınırlamak: Aşırı alkol tüketimi beyin sağlığına zarar verir. Sosyal içiciyseniz bile alkol alımını minimum seviyede tutmak beyin sağlığınızı korumak açısından önemlidir.
Bu alışkanlıklardan uzak durmak, sinir hücrelerini koruyarak Parkinson riskini azaltmada önemli bir rol oynar.
7. Kafein Tüketimini Gözden Geçirin
Bazı araştırmalar, kafein tüketiminin Parkinson hastalığına yakalanma riskini azaltabileceğini öne sürmektedir. Kafein, dopamin üretimini artırarak Parkinson’a karşı koruyucu bir etki yaratabilir. Ancak kafein tüketiminde aşırıya kaçmamak da önemlidir. Dengeli bir kafein tüketimi için şu adımlar izlenebilir:
- Kahve ve çay tüketimini ölçülü yapın: Günde 1-2 fincan kahve içmek, dopamin seviyelerini artırabilir. Ancak aşırı kafein tüketimi, uykusuzluk ve anksiyete gibi yan etkilere neden olabilir.
- Alternatif kaynakları değerlendirin: Kahve dışında yeşil çay gibi daha düşük kafein içeren içecekleri tercih edebilirsiniz. Yeşil çay, aynı zamanda antioksidanlar açısından zengindir.
Kafein tüketimi, doğru şekilde yapıldığında Parkinson riskini azaltabilir. Ancak aşırıya kaçmamak, diğer olumsuz etkilerden kaçınmak için önemlidir.
8. Zihinsel Aktivitenizi Arttırın
Zihinsel olarak aktif kalmak, beyin sağlığını korumanın en önemli yollarından biridir. Beyin, sürekli olarak yeni bilgilerle ve zorluklarla karşı karşıya kaldığında, kendini yeniler ve sinir hücreleri arasındaki bağlantılar güçlenir. Zihinsel aktivitenin artırılması, beyin plastisitesini artırarak Parkinson hastalığının gelişme riskini azaltabilir. Zihinsel aktivitenizi artırmak için şunları yapabilirsiniz:
- Bulmaca çözmek: Sudoku, çapraz bulmaca gibi aktiviteler, beyin hücrelerinin aktif kalmasını sağlar ve bilişsel yetenekleri geliştirir.
- Kitap okumak: Okuma, beyin üzerinde olumlu etkiler yaratır ve hafıza ile konsantrasyonu artırır.
- Yeni bir dil öğrenmek: Dil öğrenimi, beynin farklı bölgelerini uyararak sinirsel bağlantıları güçlendirir ve beynin esnekliğini artırır.
Bu tür zihinsel aktiviteler, beyin fonksiyonlarını korumak ve Parkinson gibi nörolojik hastalıkların önlenmesine yardımcı olmak için oldukça etkilidir.
9. Sosyal İlişkilerinizi Güçlendirin
Sosyal olarak aktif bireylerde Parkinson hastalığının gelişme riskinin daha düşük olduğu gözlemlenmiştir. Sosyal etkileşimler, beynin bilişsel fonksiyonlarını korur ve depresyon gibi Parkinson’la ilişkili psikolojik risk faktörlerinin önlenmesine yardımcı olur. Sosyal ilişkilerinizi güçlendirmek için şu adımları atabilirsiniz:
- Arkadaşlarınızla vakit geçirin: Sosyal etkinliklere katılmak, beyin için faydalıdır. Konuşma ve etkileşim, beyin fonksiyonlarını olumlu yönde etkiler.
- Topluluk aktivitelerine katılın: Kulüpler, dernekler veya gönüllü organizasyonlar, sosyal çevrenizi genişletmek için harika fırsatlar sunar.
- Yeni insanlarla tanışın: Farklı insanlarla iletişim kurmak, beyin üzerinde pozitif etkiler yaratır ve stres seviyelerini düşürür.
Sosyal etkileşimler, yalnızca duygusal sağlığınızı desteklemekle kalmaz, aynı zamanda sinir sistemi üzerinde de koruyucu bir etkiye sahiptir.
10. Toksinlere Maruz Kalmaktan Kaçının
Parkinson hastalığının bazı çevresel faktörlerle bağlantısı olduğuna dair önemli kanıtlar vardır. Özellikle tarım ilaçları (pestisitler), ağır metaller (kurşun, cıva) ve endüstriyel kimyasalların Parkinson riskini artırabileceği düşünülmektedir. Bu toksinler, sinir hücrelerine zarar verebilir ve dopamin üretimini olumsuz etkileyebilir. Tarım alanlarında çalışan veya bu tür kimyasallara sıklıkla maruz kalan kişilerin, önleyici tedbirler alması kritik öneme sahiptir. Örneğin, pestisit kullanılan ortamlardan kaçınmak, kimyasalları içeren ürünlerle temas ederken koruyucu giysi kullanmak gibi önlemler alınabilir. Ayrıca, beslenme yoluyla alınan toksinleri en aza indirmek için organik ürünleri tercih etmek, kimyasal katkı maddeleri içermeyen doğal ürünler kullanmak faydalı olacaktır.
Dış ortamlarda da, hava kirliliği ve endüstriyel bölgelerdeki zararlı gazların Parkinson riskini artırabileceği belirtilmektedir. Bu nedenle, temiz hava koşullarında yaşamaya ve çalışmaya özen göstermek, maruz kalınan toksin miktarını azaltacaktır.
11. İyi Hidratasyon Sağlayın
Vücudun su ihtiyacını karşılamak, beyin sağlığı için de son derece önemlidir. Dehidrasyon, vücut fonksiyonlarını bozar ve beyin dokularına zarar verebilir. Yeterli su içilmemesi durumunda beyin hücreleri toksinlerden etkilenir ve sinir sistemi zarar görebilir. Günlük olarak yeterli miktarda su tüketmek, beyin fonksiyonlarını düzenler ve sinir hücrelerinin sağlıklı çalışmasını sağlar. Özellikle yaş ilerledikçe, susuzluk hissi azalabilir ve bu nedenle bilinçli olarak su içmeye özen göstermek gerekir.
Beynin suya olan ihtiyacını karşılamak için, günde en az 8 bardak su tüketmek önerilmektedir. Bu miktar, kişinin yaşına, kilosuna ve fiziksel aktivite düzeyine göre artırılabilir. Kafeinli içeceklerden kaçınmak veya sınırlı miktarda tüketmek de, su dengesini korumada yardımcı olacaktır çünkü bu tür içecekler idrar söktürücü özelliklere sahiptir ve vücutta su kaybına neden olabilir.
12. D Vitamini Seviyenizi Kontrol Edin
D vitamini, bağışıklık sistemi ve kemik sağlığı üzerindeki etkilerinin yanı sıra, sinir sistemi üzerinde de önemli bir rol oynar. D vitamini eksikliği, Parkinson hastalığı riskini artırabilir. Araştırmalar, yeterli D vitamini düzeyine sahip kişilerin, nörodejeneratif hastalıklara yakalanma olasılığının daha düşük olduğunu göstermektedir. D vitamini, sinir hücrelerinin korunmasına yardımcı olur ve beyindeki inflamasyonu azaltabilir. D vitamini seviyelerini düzenli olarak kontrol ettirmek ve eksiklik durumunda takviye almak, Parkinson’dan korunmak için etkili bir yöntemdir.
D vitamini en iyi kaynağı güneş ışığıdır. Güneşten alınan D vitamini, cilt yoluyla emilir ve vücutta aktif forma dönüşür. Bunun yanı sıra, balık, yumurta sarısı ve takviye edilmiş süt ürünleri gibi gıdalardan da D vitamini alınabilir. Özellikle kış aylarında, güneş ışığından yeterince faydalanılamadığı dönemlerde D vitamini takviyesi almayı ihmal etmemek önemlidir.
13. B12 Vitamini Alın
B12 vitamini, sinir sistemi sağlığı için hayati bir öneme sahiptir. B12 vitamini eksikliği, sinir hücrelerinin zayıflamasına ve sinir iletiminde bozulmalara neden olabilir. Bu eksiklik, nörolojik bozuklukların ortaya çıkmasına zemin hazırlayabilir ve Parkinson gibi hastalıkların riskini artırabilir. B12 vitamini, sinir hücrelerinin etrafını saran miyelin kılıfını koruyarak sinir iletiminin düzgün bir şekilde gerçekleşmesine yardımcı olur. Bu nedenle, B12 vitamini eksikliğinin önlenmesi, sinir sisteminin sağlıklı kalmasında kritik rol oynar.
B12 vitamini, genellikle hayvansal kaynaklı gıdalarda bulunur. Et, balık, süt ürünleri ve yumurta, bu vitaminin iyi kaynaklarıdır. Vejetaryen veya vegan beslenen bireylerde B12 vitamini eksikliği daha sık görülebilir, bu nedenle bitkisel bazlı takviyeler alınması gerekebilir. B12 vitamini seviyelerini düzenli olarak kontrol ettirmek ve gerekirse takviye almak, Parkinson riskini azaltmada önemli bir adım olacaktır.
14. Antioksidan Takviyeleri Kullanın
Antioksidanlar, hücrelerde oluşan serbest radikallerin neden olduğu hasarları engelleyen maddelerdir. Serbest radikaller, hücre zarlarına, proteinlere ve DNA’ya zarar vererek sinir sistemi bozukluklarına yol açabilir. Parkinson hastalığında, beyin hücrelerinin hasar görmesinde serbest radikallerin rolü büyüktür. Bu nedenle, antioksidan açısından zengin bir beslenme düzeni, sinir hücrelerini koruyarak Parkinson riskini azaltabilir. Antioksidanlar arasında en bilinenleri vitamin C ve vitamin E’dir.
C vitamini, vücudun doğal savunma mekanizmasını güçlendiren önemli bir antioksidandır ve bağışıklık sistemini destekler. E vitamini ise hücre zarlarını koruyarak oksidatif stresi azaltır. Antioksidan takviyeleri almak, serbest radikallerin sinir hücrelerine verdiği zararı en aza indirebilir. Bununla birlikte, takviye kullanımında dikkatli olmak gerekir; her zaman doktor önerisi ile kullanılmalıdır.
15. Zihinsel Sağlığınızı Korumaya Özen Gösterin
Parkinson hastalığı, sadece fiziksel belirtilerle değil, aynı zamanda zihinsel ve duygusal sorunlarla da ilişkili olabilir. Özellikle depresyon, anksiyete ve bilişsel gerileme gibi durumlar, Parkinson hastalarının yaşam kalitesini ciddi anlamda etkileyebilir. Zihinsel sağlığın korunması, bu tür sorunların önlenmesinde kilit bir rol oynar. Düzenli olarak psikolojik destek almak, stres yönetimi tekniklerini öğrenmek ve zihinsel sağlığı destekleyen aktivitelerde bulunmak, nörolojik hastalıkların önlenmesine yardımcı olabilir.
Meditasyon, yoga, derin nefes alma teknikleri ve doğa yürüyüşleri gibi aktiviteler, zihinsel sağlığı koruma yolları arasında yer alır. Ayrıca, sosyal ilişkileri canlı tutmak, sevdiklerinizle zaman geçirmek ve yeni hobiler edinmek de ruh sağlığını destekler. Zihinsel olarak güçlü kalmak, Parkinson hastalığı gibi nörolojik sorunlara karşı daha dirençli olmanızı sağlayabilir.
16. Yeterli Lif Alın
Lifli besinler, sindirim sistemi sağlığı için oldukça önemlidir ve genel sağlık durumuna olumlu etkiler sağlar. Sağlıklı bir bağırsak florası, beyin sağlığı ile doğrudan ilişkilidir. Bağırsak florasındaki dengesizlikler, beyin fonksiyonlarını olumsuz yönde etkileyebilir. Özellikle son yıllarda yapılan araştırmalar, bağırsak-beyin ekseni adı verilen bir bağlantıyı ortaya koymuştur. Bu eksen, bağırsaktaki bakterilerin beyin sağlığı üzerindeki etkisini göstermektedir. Lifli gıdalar, bağırsak florasını düzenleyerek sağlıklı bir sindirim sistemine katkı sağlar ve dolaylı olarak beyin sağlığını da korur.
Sebzeler, meyveler, tam tahıllar ve baklagiller, lif açısından zengin besinlerdir. Lifli gıdalar, sindirim sistemini düzenleyerek vücutta biriken toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Lif tüketimi aynı zamanda kan şekeri seviyesini dengeler ve kilo kontrolüne katkıda bulunur, bu da Parkinson riskini azaltabilecek önemli bir etkendir.
17. Kilo Kontrolüne Dikkat Edin
Obezite ve aşırı kilo, birçok sağlık sorununa yol açabilir ve Parkinson hastalığı riskini artırabilir. Aşırı kilo, vücuttaki inflamasyonu artırarak sinir sistemine zarar verebilir ve metabolik sağlığı olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, sağlıklı bir kiloda kalmak, sinir sistemi sağlığı için oldukça önemlidir. Dengeli beslenme ve düzenli fiziksel aktivite, kilo kontrolünü sağlamada en etkili yöntemlerdir.
Vücut kitle indeksi (BMI) normal seviyede olan bireylerin, Parkinson hastalığı ve diğer nörodejeneratif hastalıklara yakalanma riski daha düşüktür. Sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmek, fast food ve işlenmiş gıdalardan uzak durmak ve yeterli egzersiz yapmak, kilo kontrolünü sağlayarak beyin sağlığını koruyabilir. Ayrıca, aşırı kilonun neden olduğu metabolik sendrom ve diyabet gibi rahatsızlıklar da Parkinson riskini artırabileceğinden, bu tür hastalıklardan korunmak için kilo yönetimi önemlidir.
18. Düzenli Doktor Kontrollerini İhmal Etmeyin
Sağlık kontrolleri, Parkinson gibi nörolojik hastalıkların erken teşhis edilmesinde hayati önem taşır. Özellikle Parkinson hastalığının erken evrelerinde belirtiler hafif olabilir ve gözden kaçabilir. Düzenli doktor kontrolleri sayesinde, hastalığın erken evrede tespit edilmesi ve uygun tedavi yöntemlerinin uygulanması mümkün olabilir. Erken teşhis, hastalığın ilerlemesini yavaşlatacak tedavi yöntemlerine başvurulmasına olanak tanır ve bireyin yaşam kalitesini artırır.
Aile geçmişinde Parkinson hastalığı olan bireyler, nörolojik sağlıklarına daha fazla dikkat etmeli ve düzenli olarak nöroloji uzmanlarına başvurmalıdır. Ayrıca, yaşlandıkça beyin sağlığını korumak adına rutin sağlık kontrolleri yaptırmak, sadece Parkinson’dan değil, diğer nörolojik hastalıklardan korunmada da etkilidir. Kan tahlilleri, nörolojik muayeneler ve gerekli durumlarda beyin görüntüleme teknikleri, beyin sağlığını koruma yolunda atılacak önemli adımlardandır.
Referanslar:
- Parkinson Hastalığından Korunmak İçin 18 Öneri
- De Lau, L. M. L., & Breteler, M. M. B. (2006). Epidemiology of Parkinson’s disease. The Lancet Neurology, 5(6), 525-535.
- Shulman, J. M., De Jager, P. L., & Feany, M. B. (2011). Parkinson’s disease: genetics and pathogenesis. Annual Review of Pathology: Mechanisms of Disease, 6, 193-222.
- Schapira, A. H. V. (2013). Neurobiology and treatment of Parkinson’s disease. Trends in Pharmacological Sciences, 34(3), 150-158.
- Lang, A. E., & Lozano, A. M. (1998). Parkinson’s disease. First of two parts. New England Journal of Medicine, 339(15), 1044-1053.
- Kalia, L. V., & Lang, A. E. (2015). Parkinson’s disease. The Lancet, 386(9996), 896-912.
- Litvan, I., et al. (2007). Diagnostic criteria for Parkinson’s disease dementia: Movement Disorder Society Task Force guidelines. Movement Disorders, 22(12), 1689-1707.
- LeWitt, P. A. (2015). Levodopa therapy for Parkinson’s disease: pharmacokinetics and pharmacodynamics. Movement Disorders, 30(1), 64-72.
- Dauer, W., & Przedborski, S. (2003). Parkinson’s disease: mechanisms and models. Neuron, 39(6), 889-909.
- Olanow, C. W., Stern, M. B., & Sethi, K. (2009). The scientific and clinical basis for the treatment of Parkinson disease (2009). Neurology, 72(21 Suppl 4), S1-S136.
- Hauser, R. A., & Zesiewicz, T. A. (2011). Advances in the pharmacologic management of early Parkinson disease. Neurologic Clinics, 29(3), 555-572.
- Schrag, A., et al. (2000). Depression in Parkinson’s disease. The Lancet, 355(9198), 836-837.
- Ahlskog, J. E. (2011). Does vigorous exercise have a neuroprotective effect in Parkinson disease?. Neurology, 77(3), 288-294.
- Chen, H., et al. (2009). Consumption of dairy products and risk of Parkinson’s disease. American Journal of Epidemiology, 169(6), 687-694.
- Simon, D. K., & Tanner, C. M. (2007). Epidemiology of Parkinson’s disease. Neurotherapeutics, 4(3), 313-319.
- Dauer, W., & Przedborski, S. (2003). Parkinson’s disease: mechanisms and models. Neuron, 39(6), 889-909.
- Jenner, P. (2003). Oxidative stress in Parkinson’s disease. Annals of Neurology, 53(S3), S26-S38.
- Lees, A. J., Hardy, J., & Revesz, T. (2009). Parkinson’s disease. The Lancet, 373(9680), 2055-2066.
- Hirsch, E. C., & Hunot, S. (2009). Neuroinflammation in Parkinson’s disease: a target for neuroprotection?. The Lancet Neurology, 8(4), 382-397
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
- https://www.researchgate.net/
- https://www.mayoclinic.org/
- https://www.nhs.uk/
- https://www.webmd.com/