Endokrin Bozukluklarda Teşhisin 5 Adımı Ve Tedavi
Endokrin sistem, vücudun hormon üretimini ve salınımını kontrol eden bezlerden oluşan karmaşık bir yapıdır. Hormonlar, metabolizma, büyüme, gelişim, üreme ve ruh hali gibi birçok hayati fonksiyonu düzenler. Endokrin sistemdeki bozukluklar, bu fonksiyonların dengesini bozabilir ve vücutta çeşitli sorunlara yol açabilir. Bu bozuklukların tespiti, belirtileri doğru bir şekilde anlamak ve kapsamlı bir teşhis sürecini takip etmekle mümkündür. Endokrin bozuklukların yaygınlığı göz önüne alındığında, bu hastalıkların erken teşhisi ve etkili tedavisi sağlık sisteminin temel taşlarından biridir.
Sağlık Bilgisi İçeriği
Endokrin Bozukluklarda Teşhisin 5 Adımı Ve Tedavi
Endokrin bozukluklar, genetik faktörler, çevresel etkiler veya yaşam tarzı gibi çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Hipotiroidi, hipertiroidi, diyabet, Addison hastalığı ve Cushing sendromu gibi bozukluklar bu sisteme etki eden başlıca rahatsızlıklardır. Bu hastalıklar, hormon seviyelerinde dengesizliklere yol açarak vücut işlevlerinde bozulmalara neden olur. Örneğin, tiroid hormonlarının dengesizliği metabolizmayı doğrudan etkilerken, pankreasın yeterli insülin üretememesi diyabete neden olabilir. Bu durumların teşhisi, hasta öyküsü, fiziksel muayene ve laboratuvar testleri ile gerçekleştirilir.
Teşhis süreci genellikle karmaşıktır çünkü endokrin bozuklukların semptomları, birçok başka hastalıkla benzerlik gösterebilir. Bu nedenle doğru teşhis koymak için klinik değerlendirme ile birlikte hormon seviyelerinin detaylı bir incelemesi yapılmalıdır. Laboratuvar testleri, kandaki hormon seviyelerini ölçerek teşhis koymada yardımcı olurken, görüntüleme teknikleri de bezlerin yapısal bozukluklarını ortaya çıkarabilir. Bu süreçte, doktorların hastanın genel sağlık durumunu göz önünde bulundurarak kapsamlı bir değerlendirme yapması hayati önem taşır.
Endokrin bozuklukların tedavisinde ise hastalığın türüne, şiddetine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak farklı yaklaşımlar uygulanır. Medikal tedavi genellikle hormon seviyelerini dengelemeye yönelik ilaçlarla yapılır. Ancak bazı durumlarda cerrahi müdahale gerekebilir. Ayrıca yaşam tarzı değişiklikleri ve diyet düzenlemeleri de tedavinin önemli bir parçasını oluşturur. Bu makale, endokrin bozuklukların teşhisi ve tedavisinde kullanılan yöntemleri ayrıntılı olarak ele alarak, bu hastalıklarla mücadelede en etkili yaklaşımları ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Endokrin Bozuklukların Teşhisi
Endokrin bozuklukların teşhisi, karmaşık bir süreci içerir çünkü hormonlar vücut fonksiyonlarının geniş bir yelpazesini etkiler. Bu bozuklukların semptomları sıklıkla belirsiz ve diğer hastalıklarla benzer olabilir. Bu nedenle doğru teşhis, klinik bilgi, kapsamlı testler ve görüntüleme tekniklerinin bir araya getirilmesini gerektirir. Aşağıda teşhis sürecinin daha detaylı aşamaları açıklanmaktadır:
1. Hasta Öyküsü (Anamnez)
Endokrin bozuklukların teşhisine başlarken, doktorlar hastanın ayrıntılı bir öyküsünü alır. Bu süreçte hastanın mevcut semptomları, geçmiş tıbbi durumu ve ailesel yatkınlıkları değerlendirilir. Endokrin bozukluklar genellikle genetik temelli olabileceği için ailede tiroid hastalıkları, diyabet, adrenal bozukluklar gibi hastalıkların olup olmadığı sorulur. Ayrıca hastanın yaşam tarzı, stres düzeyi, beslenme alışkanlıkları, egzersiz rutini ve ilaç kullanımı gibi faktörler de teşhis sürecinde önemli rol oynar. Özellikle endokrin bezlerin işleyişini etkileyen ilaçlar (örneğin, steroidler) hastalığın tetikleyicisi olabilir.
Hasta öyküsünün alınması sırasında şu sorular sorulabilir:
- Ailede tiroid, diyabet, adrenal bozukluklar gibi endokrin hastalıklar var mı?
- Son zamanlarda ani kilo değişimi, iştah artışı ya da azalışı, aşırı susuzluk hissi veya sık idrara çıkma gibi belirtiler yaşadınız mı?
- Halsizlik, depresif ruh hali, kas güçsüzlüğü gibi şikayetleriniz var mı?
- Menstrüasyon düzensizlikleri, cinsel işlev bozuklukları veya üreme ile ilgili başka sorunlar yaşıyor musunuz?
Bu tür sorularla toplanan bilgiler, semptomların hormon dengesizliklerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığı konusunda doktorlara ipuçları sağlar.
2. Fiziksel Muayene
Fiziksel muayene, endokrin bozuklukların teşhisinde kritik bir rol oynar. Endokrin bezlerin yapısı, büyüklüğü ve palpasyon (elle muayene) sırasında hissedilen anormallikler, doktorların bu bezlerin düzgün çalışıp çalışmadığını değerlendirmesine yardımcı olur. Örneğin, tiroid bezinin büyümesi veya düzensiz bir yapıya sahip olması (guatr) tiroid bozukluklarına işaret edebilir. Bunun yanında, hastanın genel fiziksel görünümü ve cilt özellikleri de değerlendirilir. Endokrin bozukluklar, ciltte kuruluk, aşırı terleme, saç dökülmesi veya yüzeyde ince tüylenme gibi belirtiler gösterebilir.
- Tiroid Muayenesi: Boyun bölgesi elle kontrol edilerek tiroid bezinin büyüklüğü ve yapısal düzensizlikleri (nodüller veya guatr) incelenir. Bu, tiroid hormonlarıyla ilgili bir sorun olup olmadığı hakkında bilgi verir.
- Cilt ve Saç Muayenesi: Endokrin bozukluklar sıklıkla ciltte değişikliklere neden olur. Örneğin, ciltte aşırı kuruluk veya hipertiroidide terleme artışı görülebilir. Ayrıca saç dökülmesi, ciltte pigment değişiklikleri gibi belirtiler gözlemlenebilir.
- Vücut Kitle İndeksi (VKİ): Özellikle tiroid bozuklukları ve metabolizma üzerinde etkili olan diğer endokrin bozukluklar, ani kilo alımı veya kaybına yol açabilir. VKİ hesaplanarak hastanın kilo durumu değerlendirilir.
Fiziksel muayene aynı zamanda, hipofiz, adrenal veya pankreas gibi daha derinde bulunan endokrin bezlerin işlev bozukluğuna işaret eden sistemik belirtileri de incelemek için yapılır. Örneğin, kan basıncının anormal derecede yüksek veya düşük olması, böbreküstü bezi bozuklukları için bir ipucu olabilir.
3. Laboratuvar Testleri
Endokrin bozuklukların teşhisinde en önemli adımlardan biri laboratuvar testleridir. Bu testler, vücuttaki hormon seviyelerinin ölçülmesiyle gerçekleştirilir. Hormon seviyelerindeki anormallikler, spesifik bir bezin düzgün çalışmadığını gösterir. Her endokrin bozukluğun tanısı için farklı testler kullanılır. Aşağıda, bazı yaygın laboratuvar testleri ve hangi hastalıkların teşhisinde kullanıldıkları açıklanmıştır:
- Tiroid Fonksiyon Testleri: Serbest T4 (tiroksin), T3 (triiodotironin) ve TSH (tiroid uyarıcı hormon) seviyeleri ölçülür. Hipotiroidizmde T4 düşük, TSH yüksek olurken, hipertiroidizmde T4 yüksek, TSH düşük olur.
- Kan Şekeri ve HbA1c Testleri: Diyabet şüphesi olan hastalarda açlık kan şekeri ve HbA1c seviyeleri ölçülür. HbA1c, son üç ay içindeki ortalama kan şekeri seviyesini gösteren bir testtir. Diyabet teşhisi için kan şekeri seviyesi 126 mg/dL ve üzerindeyse, HbA1c değeri ise %6,5’in üzerindeyse teşhis konulabilir.
- Kortizol ve ACTH Testleri: Böbreküstü bezlerinin işlevini değerlendirmek için kortizol ve ACTH (adrenokortikotropik hormon) seviyeleri ölçülür. Özellikle Cushing sendromu ya da Addison hastalığı gibi adrenal bozuklukların teşhisinde bu testler kullanılır.
- İnsülin ve C-peptid Testleri: İnsülin direnci veya hipoglisemi şüphesi olan hastalarda insülin ve C-peptid seviyeleri ölçülür. Bu testler, pankreasın insülin üretim kapasitesini ve insülinin ne kadar etkili kullanıldığını değerlendirmede yardımcı olur.
- Cinsiyet Hormonları Testleri: Östrojen, progesteron, testosteron gibi cinsiyet hormonlarının seviyeleri, üreme sistemi bozuklukları ve cinsel işlev bozukluklarının teşhisinde önemli rol oynar. Özellikle polikistik over sendromu (PCOS) veya hipogonadizm şüphesi olan hastalarda bu hormonlar test edilir.
Laboratuvar testleri, endokrin bozuklukların teşhisinde kilit bir rol oynar ve çoğu zaman bu testler, tanı sürecinin en önemli basamağını oluşturur.
4. Görüntüleme Yöntemleri
Endokrin bezlerdeki yapısal bozuklukları tespit etmek amacıyla görüntüleme yöntemleri de teşhis sürecinin önemli bir parçasını oluşturur. Görüntüleme teknikleri, endokrin bezlerde tümör, kist veya diğer anormal büyümelerin varlığını ortaya koyabilir. En yaygın kullanılan görüntüleme teknikleri şunlardır:
- Ultrasonografi: Tiroid bezi gibi yüzeysel organların incelenmesinde kullanılan temel bir görüntüleme yöntemidir. Ultrason, bezdeki nodüllerin varlığını, büyüklüğünü ve yapısal özelliklerini tespit eder. Ayrıca gebelik döneminde fetal gelişimin takibinde de hormon dengesizliklerine neden olabilecek durumlar araştırılır.
- Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR): Hipofiz bezindeki anormallikler gibi derin yerleşimli bezlerdeki bozuklukları tespit etmek için kullanılır. MR, hipofiz tümörleri ya da hipotalamus bozuklukları gibi durumları değerlendirmede etkilidir.
- Bilgisayarlı Tomografi (BT): Böbreküstü bezlerindeki tümörler ya da hiperplazi gibi yapısal bozuklukların tespitinde BT taramaları yapılır. Özellikle adrenal bozukluklarda, böbreküstü bezlerinin görüntülenmesi önemlidir.
- Sintigrafi ve PET Tarama: Tiroid bezi ve diğer endokrin bezlerin fonksiyonel değerlendirmesinde sintigrafi kullanılır. Özellikle tiroid nodüllerinin fonksiyonel olup olmadığını anlamak için sintigrafi yapılır. PET tarama ise kanser riski taşıyan durumların araştırılmasında kullanılır.
Bu görüntüleme yöntemleri, bezlerin anatomik yapılarını inceleyerek teşhisi kesinleştirmede yardımcı olur. Ayrıca cerrahi müdahale gerektiren durumlarda da operasyonun planlanmasına katkıda bulunur.
5. Biyopsi ve İleri Testler
Bazı durumlarda, görüntüleme yöntemleri yeterli bilgi sağlamadığında ya da malign (kötü huylu) tümör şüphesi varsa biyopsi gerekebilir. Özellikle tiroid nodüllerinde kanser riski değerlendirilirken biyopsi alınarak hücresel inceleme yapılır. İnce iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB), tiroid bezinde sık kullanılan bir tekniktir. Biyopsi sonuçları, bezdeki yapısal bozukluğun malign olup olmadığını belirlemeye yardımcı olur.
Biyopsiye ek olarak, bazı genetik testler de endokrin bozuklukların teşhisinde kullanılabilir. Özellikle ailesel yatkınlıkların ve genetik sendromların tespitinde genetik analizler yapılır. Örneğin, multiple endokrin neoplazi (MEN) gibi genetik sendromlar, çeşitli endokrin tümörlerle ilişkilidir ve bu sendromların teşhisinde genetik testler önemlidir.
Endokrin Bozuklukların Tedavisi
Endokrin bozuklukların tedavisi, hastalığın türüne, şiddetine ve hastanın genel sağlık durumuna bağlı olarak çeşitlilik gösterir. Temel hedef, hormon dengesizliklerini düzeltmek ve semptomları hafifletmektir. Tedavi yöntemleri, medikal tedavilerden cerrahi müdahalelere ve yaşam tarzı değişikliklerine kadar geniş bir yelpazede yer alır. Şimdi bu tedavi seçeneklerini daha detaylı inceleyelim.
1. Medikal Tedavi
Endokrin bozuklukların tedavisinde en sık başvurulan yöntem medikal tedavidir. İlaçlar, hormon dengesini sağlamak ve eksik veya fazla üretilen hormonları düzenlemek amacıyla kullanılır. Farklı endokrin bozukluklar için kullanılan bazı yaygın ilaç tedavileri şu şekildedir:
A. Hormon Replasman Tedavisi (HRT)
Hormon replasman tedavisi, hormon üretiminin azaldığı veya durduğu durumlarda uygulanan bir tedavi yöntemidir. Bu tedavi, eksik hormonları dışarıdan sağlayarak hormon seviyelerini normal sınırlara getirir. En yaygın hormon replasman tedavileri şunlardır:
- Tiroid Hormon Replasmanı: Hipotiroidi hastalarında eksik tiroid hormonlarını yerine koymak amacıyla sentetik levotiroksin kullanılır. Bu ilaç, vücuttaki metabolik süreçleri düzenlemek için tiroid hormonlarının görevini üstlenir.
- Kortikosteroid Tedavisi: Addison hastalığı veya böbreküstü bezi yetmezliği olan hastalara kortikosteroidler (örneğin, hidrokortizon) verilerek kortizol seviyeleri düzenlenir.
- Cinsiyet Hormonları Replasmanı: Menopoz sonrası kadınlarda östrojen tedavisi, hipogonadizm gibi durumlarda ise testosteron replasman tedavisi uygulanır.
B. Hormon Üretimini Baskılayan İlaçlar
Bazı endokrin bozukluklarda, aşırı hormon üretimini baskılamak gerekir. Bu tedavi yöntemi, hormon üretimini azaltarak vücuttaki aşırı hormon seviyelerini kontrol altına alır. Örneğin:
- Antitiroid İlaçlar: Hipertiroidizmde, tiroid bezinin aşırı hormon üretimini baskılamak için propiltiyourasil (PTU) ve metimazol gibi ilaçlar kullanılır.
- Somatostatin Analogları: Akromegali gibi büyüme hormonu fazlalığı olan hastalıklarda, somatostatin analogları büyüme hormonu salgısını baskılar.
C. İnsülin ve Oral Antidiyabetik İlaçlar
Diyabet tedavisinde, insülin ve oral antidiyabetik ilaçlar hastalığın yönetiminde temel tedavi yöntemleridir:
- İnsülin Tedavisi: Tip 1 diyabet hastalarında pankreas yeterli insülin üretmediği için, insülin enjeksiyonları ile kan şekeri düzeyleri kontrol altında tutulur. Tip 2 diyabette de ilerlemiş vakalarda insülin tedavisine başvurulabilir.
- Oral Antidiyabetik İlaçlar: Tip 2 diyabet hastalarında, insülin duyarlılığını artıran veya insülin üretimini teşvik eden metformin ve sülfonilüre gibi ilaçlar kullanılır.
D. Paratiroid Hormon Tedavisi
Hipoparatiroidizm hastalarında, kalsiyum seviyelerinin düzenlenmesi amacıyla paratiroid hormon tedavisi uygulanır. Bunun yanı sıra, kalsiyum ve D vitamini takviyeleri de tedavinin bir parçasıdır.
2. Cerrahi Müdahale
Bazı endokrin bozukluklar ilaç tedavisi ile kontrol edilemez ve cerrahi müdahale gerektirir. Cerrahi tedavi genellikle hormon salgılayan bezlerdeki tümörler veya anormal büyümeler söz konusu olduğunda tercih edilir. Cerrahi müdahalelerin ayrıntılarına bakalım:
A. Tiroid Cerrahisi
Tiroid bezi ile ilgili cerrahi müdahaleler, genellikle tiroid nodülleri, guatr veya tiroid kanseri vakalarında yapılır. Cerrahi yöntemler şunlardır:
- Total Tiroidektomi: Tiroid bezinin tamamen çıkarılması işlemidir. Genellikle tiroid kanseri vakalarında uygulanır.
- Lobektomi: Tiroid bezinin sadece bir lobunun çıkarılması işlemidir. Nodüllerin veya guatrın bir lobda sınırlı olduğu durumlarda tercih edilir.
B. Hipofiz Cerrahisi
Hipofiz bezindeki tümörler, hormon dengesizliği yaratabileceği için cerrahi müdahale ile çıkarılabilir. Hipofiz adenomu gibi vakalarda endonazal transsfenoidal cerrahi yöntemi kullanılarak tümör çıkarılır. Bu yöntem, burun yoluyla hipofiz bezine ulaşmayı sağlayan minimal invaziv bir tekniktir.
C. Adrenal Cerrahi
Böbreküstü bezlerindeki tümörler veya hiperplazi vakalarında adrenalektomi yapılabilir. Adrenal bezlerin birinin veya her ikisinin çıkarılması, kortizol, aldosteron veya adrenal hormonların aşırı üretimini durdurmaya yönelik etkili bir tedavi yöntemidir.
D. Paratiroid Cerrahisi
Paratiroid bezlerinde aşırı hormon üretimi veya tümörler varsa, paratiroid bezinin bir kısmının veya tamamının çıkarılması gerekebilir. Paratiroidektomi, genellikle hiperparatiroidizm vakalarında tercih edilen cerrahi bir yöntemdir.
3. Yaşam Tarzı Değişiklikleri ve Destekleyici Tedaviler
Endokrin bozuklukların tedavisinde ilaç ve cerrahi müdahalelere ek olarak, yaşam tarzı değişiklikleri de son derece önemlidir. Özellikle diyabet, tiroid hastalıkları ve metabolik sendrom gibi rahatsızlıklar, hastanın günlük yaşamında yapacağı değişikliklerle daha iyi yönetilebilir. Bu değişiklikler arasında şunlar yer alır:
A. Diyet ve Beslenme Düzenlemeleri
Endokrin bozuklukların tedavisinde sağlıklı bir beslenme planı oluşturmak, tedavinin önemli bir parçasıdır. Örneğin:
- Diyabet: Tip 1 ve Tip 2 diyabet hastaları için düşük karbonhidrat içeren ve kan şekerini dengede tutan bir diyet önerilir. Lif açısından zengin gıdalar, tam tahıllar ve sebzeler tercih edilirken, rafine şeker ve işlenmiş gıdalardan kaçınılması önerilir.
- Hipotiroidi ve Hipertiroidi: Hipotiroidi hastaları için iyot açısından dengeli bir diyet önerilirken, hipertiroidi hastaları için iyot alımını sınırlamak önemlidir. Soya ve turpgiller gibi gıdalar da tiroid fonksiyonlarını etkileyebileceğinden dikkatli tüketilmelidir.
B. Egzersiz ve Fiziksel Aktivite
Düzenli egzersiz, endokrin bozuklukların yönetiminde önemli bir rol oynar. Özellikle diyabet hastalarında, egzersiz kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı olurken, obezite riskini azaltır ve genel metabolik sağlığı iyileştirir. Haftada en az 150 dakika orta yoğunluklu egzersiz önerilir.
C. Stres Yönetimi
Stres, hormon seviyelerini doğrudan etkileyebileceği için, stres yönetimi endokrin bozuklukların tedavisinde kritik bir faktördür. Kortizol üretimini artıran stres, özellikle böbreküstü bezlerini etkileyen hastalıklarda durumu kötüleştirebilir. Yoga, meditasyon ve derin nefes alma teknikleri gibi stres yönetimi yöntemleri, hormon dengesinin sağlanmasında yardımcı olabilir.
D. Uyku Düzeni
Yeterli ve düzenli uyku, vücudun hormon seviyelerini dengelemek için gereklidir. Özellikle diyabet, tiroid ve adrenal bez bozukluklarında uyku kalitesini artırmak, hastalığın yönetiminde önemli bir faktördür. Yetişkinler için önerilen uyku süresi günde 7-9 saat arasındadır.
E. Alternatif Tedavi Yöntemleri
Bazı hastalar, tedavilerine destek olarak alternatif tıp yöntemlerine başvurabilir. Örneğin:
- Akupunktur: Akupunktur, endokrin sistemi etkileyen hastalıkların bazı semptomlarını hafifletmek için kullanılabilir.
- Bitkisel Tedaviler: Bazı bitkiler, hormon dengesini iyileştirmek amacıyla destekleyici olarak kullanılabilir. Ancak bu tür tedavilere başlamadan önce mutlaka doktor onayı alınmalıdır.
Sonuç
Endokrin bozukluklar, vücudun hormon dengesini etkileyerek birçok sistemi olumsuz yönde etkileyebilir. Bu hastalıkların teşhisi, belirtilerin doğru bir şekilde değerlendirilmesi ve kapsamlı bir teşhis sürecinin izlenmesi ile mümkündür. Laboratuvar testleri, görüntüleme yöntemleri ve biyopsi gibi tanı araçları, doğru teşhis koymada önemli rol oynar. Tedavi süreci ise hastalığın türüne, şiddetine ve hastanın genel sağlık durumuna göre planlanır. Medikal tedavi, cerrahi müdahale ve yaşam tarzı değişiklikleri, bu hastalıkların yönetiminde kullanılan başlıca yöntemlerdir. Erken teşhis ve doğru tedavi, endokrin bozuklukların olumsuz etkilerini en aza indirmek ve hastaların yaşam kalitesini artırmak açısından kritik öneme sahiptir.
Referanslar:
- Endokrin Bozukluklarda Teşhisin 5 Adımı Ve Tedavi
- Melmed, S., Polonsky, K. S., Larsen, P. R., & Kronenberg, H. M. (2015). Williams Textbook of Endocrinology. Elsevier Health Sciences.
- Jameson, J. L., & De Groot, L. J. (Eds.). (2020). Endocrinology: Adult and Pediatric. Elsevier Health Sciences.
- Bornstein, S. R., et al. (2016). Diagnosis and treatment of primary adrenal insufficiency: An Endocrine Society clinical practice guideline. The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, 101(2), 364-389.
- American Diabetes Association. (2023). Standards of medical care in diabetes. Diabetes Care, 46(Supplement 1), S1-S150.
- Fleseriu, M., et al. (2016). Hormonal evaluation and management of Cushing’s syndrome. The Lancet Diabetes & Endocrinology, 4(7), 611-624.
- Biondi, B., & Cooper, D. S. (2010). The clinical significance of subclinical thyroid dysfunction. Endocrine Reviews, 31(2), 151-159.
- Gharib, H., et al. (2016). Subclinical thyroid dysfunction: A joint statement on management from the American Association of Clinical Endocrinologists, American Thyroid Association, and The Endocrine Society. Thyroid, 25(7), 389-399.
- Alexander, E. K., et al. (2017). 2017 Guidelines of the American Thyroid Association for the diagnosis and management of thyroid disease during pregnancy and the postpartum. Thyroid, 27(3), 315-389.
- Elsheikh, M., et al. (2002). Hypertension in endocrine disorders. The Lancet, 359(9321), 933-940.
- Carroll, T. B., et al. (2015). Endocrine hypertension: An overview. Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, 100(1), 1-11.
- Randeva, H. S., et al. (2019). Cardiometabolic aspects of the polycystic ovary syndrome. Endocrine Reviews, 40(5), 1165-1206.
- Goodarzi, M. O., et al. (2011). Genetics of polycystic ovary syndrome. Molecular and Cellular Endocrinology, 335(1), 1-10.
- Gordon, P. L., et al. (2004). Osteoporosis prevention and treatment: Benefits of calcium, vitamin D, and exercise. Endocrinology and Metabolism Clinics of North America, 33(1), 11-25.
- Eastell, R., et al. (2019). Management of osteoporosis in postmenopausal women: The 2019 position statement of The North American Menopause Society. Menopause, 26(8), 973-997.
- Wang, W., et al. (2018). Management of hypercalcemia of malignancy in the era of denosumab. Endocrine Practice, 24(6), 573-581.
- Klibanski, A., et al. (2005). Hypopituitarism. The New England Journal of Medicine, 352(19), 1891-1903.
- Molitch, M. E. (2017). Diagnosis and treatment of pituitary adenomas: A review. JAMA, 317(5), 516-524.
- Fleseriu, M., et al. (2021). Hormonal management of acromegaly: An update. Nature Reviews Endocrinology, 17(2), 101-114.
- Dekkers, O. M., et al. (2008). Adrenal incidentaloma: A systematic review and meta-analysis. The Lancet Diabetes & Endocrinology, 2(12), 967-976.
- Nieman, L. K., et al. (2008). The diagnosis of Cushing’s syndrome: An Endocrine Society Clinical Practice Guideline. The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, 93(5), 1526-1540.
- Giordano, R., et al. (2011). Management of adrenal insufficiency during the COVID-19 pandemic. The Lancet Diabetes & Endocrinology, 9(2), 76-84.
- Duntas, L. H., & Brenta, G. (2018). A renewed focus on the association between thyroid hormones and lipid metabolism. Frontiers in Endocrinology, 9, 511.
- Brent, G. A. (2012). Mechanisms of thyroid hormone action. The Journal of Clinical Investigation, 122(9), 3035-3043.
- Wajchenberg, B. L., et al. (2002). Subcutaneous and visceral adipose tissue: Their relation to the metabolic syndrome. Endocrine Reviews, 23(6), 697-738.
- Quinkler, M., & Stewart, P. M. (2003). Hypertension and the cortisol–cortisone shuttle. The Journal of Clinical Endocrinology & Metabolism, 88(6), 2384-2392.
- Grinspoon, S. K., & Bilezikian, J. P. (1992). Mechanisms and management of bone loss in hyperthyroidism. Endocrinology and Metabolism Clinics of North America, 21(3), 529-548.
- Kelly, C. J., et al. (2004). Impact of vitamin D insufficiency and deficiency on bone health. Endocrine Practice, 10(4), 381-391.
- Lamberts, S. W., et al. (1998). Cushing’s disease. The Lancet, 352(9134), 286-290.
- Hofbauer, L. C., et al. (2004). Osteoporosis in patients with diabetes mellitus. Journal of Bone and Mineral Research, 19(4), 567-578.
- Strowig, T., et al. (2012). Crosstalk between metabolic and immune systems: An evolutionary perspective. Immunity, 36(4), 451-462.
- Moutsatsou, P., et al. (2006). The glucocorticoid receptor in health and disease. Clinical Endocrinology, 66(2), 178-190.
- AACE/ACE Obesity Clinical Practice Guidelines. (2016). Comprehensive medical care of patients with obesity. Endocrine Practice, 22(Supplement 3), 1-203.
- Luger, A., et al. (2014). Adrenal disease management in special populations. Endocrinology and Metabolism Clinics of North America, 43(3), 849-866.
- https://scholar.google.com/
- https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/
- https://www.researchgate.net/
- https://www.mayoclinic.org/
- https://www.nhs.uk/
- https://www.webmd.com/